İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, haftalık gazete Aydınlık’ta, Türk aydınlarına yönelik ağır suçlamalarda bulundu. Perinçek, isim vererek yazdığı yazıda, aydınların yeni misyonunun “Jön-Türkler”e saldırmak olduğunu iddia etti. İşte Perinçek’in tartışma yaratacak yazısı.
Ahmet Altan, mafya-tarikat medyasının dört kol çengiyle reklam ettiği yeni romanında, Jön-Türk’e vuruyor: “Komplocu Jön-Türkler!”
Soner Yalçın, Hiram Abas yağcılığından sonra, misyonunu yeni kitabıyla sürdürüyor; kendine özgü numaralarla Cem Ersever’in köklerini Jön-Türk devrimciliğine bağlıyor!
Devrimci yıllarında Jön-Türk Fuat Köprülü’ye hayranlık kitapları yazan Halil Berktay, dönek olunca, Jön-Türklerin devrimci örgütü Teşkilatı Mahsusa’yı Abdullah Çatlı’ların atası ilan etti.
İşbirlikçi iktidarların Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ndeki avukatı, Bakır Çağlar, bu kez Fransa’nın devlet raporlarının sözcülüğünü üstlenerek, Damat Ferit’in Divanı Örfi’lerine sahip çıkıp, “Ermeni soykırımı” faili olarak Jön-Türk’ün yakasına yapıştı.
İlhan Selçuk’un önderliğinde neşredilen Cumhuriyet gazetesinin sıfır noktası’ndaki yazarı Oral Çalışlar, Avrupa muhipliğine bağlandıktan sonra Türkiye’nin ulusal devletinin Jön-Türkler tarafından soykırım sürecinde kurulduğunu öğrenmiş.
Taner Akçam, kendisine Hamburg İnceleme Enstitüsü’nün ısmarladığı “araştırmalarda”, Jön-Türklerin “kasaplık” tarihçelerini yazıyor.
Alman İstihbaratı’nın Kafkas Masası şeflerinden Tessa Hofmann, Taner Akçam’ın görevini yerine getirmede gösterdiği üstün başarıyı şu sözlerle saptıyor:
“Taner Akçam’ın arzusu sadece, Ermeni soykırımı tarihine hizmette bulunmaktan ibaret değil. Akçam, aynı amanda, soykırımın failleri ile Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranlar arasında bugüne kadar Türkiye’de sorgulanmayan tarihsel devamlılığı, kimlik benzerliğini de (…) sergiliyor.”*
VURUN TEŞKİLATI MAHSUSA’YA!
İşte püf nokta burada, misyon da burada.
ABD’nin entel-kontrgerillasının yeni misyonu, Jön-Türk’e vurmak! Çünkü devrimciliğimizin köklerinde Jön-Türkler var. Türkiye’nin 150 yıllık millî demokratik devrimi, Genç Osmanlılarla, Jön-Türklerle başlıyor. Kemalist Devrimciler, Jön-Türkler’in mirasçısı.
Tessa Hofmann, Taner Akçam’a “Ermeni soykırımının failleri” ile “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranlar arasındaki devamlılığı sorguladığı için” aferin diyor.
Devamlılık, Tessa Hofmann’ın ısmarladığı gibi, özellikle Teşkilatı Mahsusa üzerinden kuruluyor. ABD’nin entel kontrgerillası, Bahaeddin Şakir gibi devrimcileri, “Ermeni soykırımı” failleri suçlamasıyla veya Abdullah Çatlılar ve Cem Erseverler üzerinden mahkum ederken, Abdülhamit gericiliğine, 31 Martçılara, Prens Sabahattin türünden İngiliz işbirlikçisi liberallere, Damat Ferit Paşalara ve Divan-ı Örfiler’e sahip çıkıyorlar.
VURUN DEVRİMCİ TARİHE!
Bu bir kontrgerilla misyonudur. Tetikçiler, Doğan Öz’leri, Muammer Aksoy’ları, Eşref Bitlis’leri öldürdü. Entellektüel misyon ise, onların tarihine vuruyor. Türkiye’nin devrimci aydınları, günümüzün Bahaeddin Şakir’leri 1969 yılından beri SüperNATO/Kontrgerilla cinayetleriyle vuruldu, kırıldı, ezildi; bir kısmı da dönekleştirildi, devşirildi. Çanakkale ve Sakarya savaşlarından sonraki en büyük aydın katliamıdır bu. Şimdi o aydın katliamı, ideolojik alanda yürütülmektedir. SüperNATO, kırdığı aydın kuşakların tarihsel köklerine karşı saldırıya geçmiştir. Dönekler ve devşirmelere verilen misyon budur.
*Tessa Hofmann, Armenier und Armenien, Heimat und Exil, Rowohlt, Hamburg 1994, s. 28.
Yorumlar kapatıldı.