İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Mahfi Eğilmez: Ester Hanım – Radikal

ABD’de birlikte çalıştığı Türkiye Musevisi Ester Hanım’ı yazısına konu eden Mahfi Eğilmez “Beyoğlu’nda ne zaman dolaşsam hep Esther hanımın o sözlerini duyar gibi oluyorum:
‘Türkler bizimle vatanlarını paylaştılar.'” diyor… Yazının tamamı şöyle…

Beyoğlu’nda dolaşırken birden aklıma geldi Esther hanım. Ailesi İstanbul’a yerleşmişti.
Çocukluğu ve gençliği İstanbul’da geçmişti. Sonra ailece Amerika’ya yerleşmişler,
orada evlenmiş, çoluk çocuğa karışmıştı. Nerelisin diye sorulduğunda ‘İstanbulluyum’
derdi.

Onu ilk kez Washington’da 1987 yılında tanıdım. Esther hanım, ticaret müşavirliğinin
sekreteriydi. İngilizce, Fransızca, İspanyolca ve Türkçesi kusursuzdu. Bazen
bizim Türkçe yazılarımızı bile düzeltirdi. Ticaret müşavirliğinin rutin yaz
larını ve yanıtlarını tek başına yürütecek kadar işi iyi bilirdi. Çok daha fazla
ücret alabileceği işler olduğu halde, Türk Büyükelçiliği’nde çalışmayı tercih
etmişti. Bazen oturup sohbet ederdik onunla. Türkiye’deki gelişmeleri izler,
çoğu kez üzülür, Türkiye’nin yerinin bu olmadığını söylerdi hep. Beyoğlu’nun
eski halini anlatırdı. Okuldan çıkıp Beyoğlu’nda gezmenin, Markiz’de pasta yemenin
o zamanlar ne kadar önemli bir olay olduğundan söz ederdi. Başkalarından defalarca
dinlediğim eski Beyoğlu öykülerini ondan dinlemekten ayrı bir keyif alırdım.

1991 sonunda ikinci kez aynı göreve gittiğimde Esther hanımı, giderek artan
sağlık sorunlarına karşın, hâlâ canla başla çalışır bulmuştum orada. İki yıl
sonra babası vefat etti. Maryland’deki mezarlığa gittik. Mezarı başında konuşan
Yahudi din adamı konuşmasının sonuna doğru şunları söyledi: “Oradan oraya sürüklenerek
vatansız olarak geçmiş bir yaşam sona erdi. Sürgün gibi geçmiş bir yaşamda çocuk
yetiştirmek, ailesini korumak kolay bir iş değildir. Bunu yaşamamış olanlar
anlayamaz.”
Ya o yıldı ya da bir sonraki. Ermenilerin her nisan ayında düzenledikleri bir
protesto günüydü yine. Bir önceki gün büyükelçilikten gelen uyarılar, protesto
gösterileri için dikkatli olmamız gerektiğini hatırlatıyordu. Sabah, ofise doğru
giderken meydanda toplanmış protestocuları gördüm. Ellerinde pankartlar, Türkiye’yi
protesto ediyorlardı. Arabamın diplomatik plakasını fark ettiklerinde protestolar
bana yöneldi. Kalabalığın önünde bir kadın duruyordu yüzü onlara dönük.Ve bir
şeyler anlatıyordu. Daha dikkatli bakınca kadının Esther hanım olduğunu fark
ettim. Protestoculara aldırmadan arabadan indim ve ona doğru yürüdüm. Polisler
birden hareketlendiler. Esther hanım beni görmemişti. Anlatmaya devam ediyordu:
“Türkler, en zor zamanımızda bizimle vatanlarını paylaştılar. Size de hiç düşmanl
k göstermediler. Niçin böylesine bir ihanet içindesiniz?” Sürekli de aynı şeyi
tekrarlıyordu. Aralarında Amerikalılar da bulunan protestocular şaşkındı. Bir
Amerikalı
Yahudi’nin bu çıkışını anlayamıyorlardı. Yavaşça Esther hanımın yanına geldim,
koluna girdim ve arabama götürdüm. Protestolar durulmuş, yerini utançla kar
şık bir sessizlik almıştı. Esther hanım bir yandan ağlıyor, bir yandan da “Niçin
bunu yapıyorlar. Bu insanlarda hiç vefa duygusu yok mu?” diye soruyordu. Ağlamamak
için dudaklarımı ısırdığım için yanıt veremiyordum.

Aylar önce Esther hanımın ölüm haberini aldığımda bütün bu anılar gözlerimin
önünden geçiverdi bir film şeridi gibi.

Beyoğlu’nda ne zaman dolaşsam hep Esther hanımın o sözlerini duyar gibi oluyorum:
‘Türkler bizimle vatanlarını paylaştılar.’

Yorumlar kapatıldı.