Sevgili Kardeşlerim,
Seçimler bitti. Kazanan dostlarımızı kutluyor ve kendilerine başarılar diliyorum. Kaybeden dostlarımızı ise, yaptıkları demokratik, dostça yarıştan ve en önemlisi bu toplumda demokratik geleneklerin yerleşmesi için gösterdikleri üstün çabadan dolayı kutluyorum. Her yarışta kazanlar ve kaybedenler olacaktır. Önemli olan kazananların, gereksiz bir gurura kapılarak kaybedenleri dışlamaması, kaybedenlerin de küserek cemaatten kopmamasıdır.
Şimdi ne yapılmalı ? Ben burada kişisel görüşlerimi yazmak istiyorum. Her vakıf cemaatle daha fazla ilişki ve iletişimde olmak, çağdaş yöntemleri kullanmak adına bir YENİDEN YAPILANMA ve AÇIKLIK, ŞEFFAFLIK dönemine girmelidir. Artık vakıf yönetimlerinin tek ve asıl görevlerinin para istemek ve vakfa para bulmak olduğu dönemi geçmek zorundayız. Yönetimler cemaatin, yönetim kurulunda olmayan, seçilemeyen, aday olmayan, yönetici ve aydınlarından faydalanmak için yollar bulmalıdır.
Bu konuda Yeniden Yapılanma ile ilgili önerilerim şunlar (Pek çok yöneticinin de bu fikirlere katıldığını biliyorum , açıklık ve şeffaflık ayrı bir yazı konusu).
1.-Öncelikle her vakıf, cemaat arasından 7-11 kişilik bir danışma kurulu seçmelidir. Kurulun seçiminde sadece eş dost tanıdık değil, mümkün olduğunca daha geniş bir gruptan yönetime yararlı olacağı düşünülen kişiler seçilmelidir. Hastane ve Karagözyan için en önemli kaynak diğer liste adayları olabilir. Kurul yönetim sekreterliğinin belirleyeceği gündemlerle toplanmalı, yönetimin belirleyeceği sorunlara ya da kendilerinin yönetime önerecekleri sorunlara çözüm yolları aramalı ve bulacağı çözümleri yönetime önermelidir. Komisyonlardan gelecek öneriler, önce Danışma Kurulunda görüşülmeli ve Yönetim kuruluna komisyon raporuyla birlikte Danişma Kurulunun raporu da verilmelidir.
Toplantıların sonunda hazırlanacak toplantı notları, bir sonraki toplantıda onaylanarak saklanmalıdır.Yönetim Kurulu , danışma kuruluna önereceği sorunlarla ilgili bilgileri ya da bu bilginin alınması için yararlanılacak kaynakları ve bu konuda araştırma ve inceleme yetkisiyle verilmelidir. Danışma Kurulu toplantılarına , Yönetim Kurulu üyelerinden en az biri katılmalıdır.
Toplantı zaman ve yeri ihtiyaca göre Danışma Kurulu üyelerince saptanmalıdır. Ancak Kurul her ay en az bir kere toplanmalıdır.
2.- Her vakıf ihtisas komisyonları kurmalıdır. Pek çok vakıfta, emlak vb. komisyonlar kurulduğunu biliyorum. Ancak yönetimin kendi içinde işbölümü yapması dışında, yine cemaatten konuyu bilen ya da konuyla ilgili kişilerden yararlanılarak komisyonlar kurulması ve daha önemlisi bu komisyonların çalıştırılmasıdır. Göstermelik , bir kez bile bir rapor hazırlamamış komisyonlardan kimseye hayır gelmez.
Bütün komisyonlara, yönetim tarafından belirlenecek bir yönetim kurulu üyesi ya da Danışma kurulu üyesi başkanlık etmelidir. Zaten her Vakıfta bulunan ve gözlemlerime göre son derece verimli çalışan Kadın Kollarını tekrar saymıyorum. Yeteri kadar destek olunursa bu verimin daha da yükselebileceğini düşünüyorum.
Bu komisyonlar, vakıflarca kurulacak ortak komisyonlar olabileceği gibi, bir vakfın komisyonunda görev alan kişilerin, başka bir vakfın komisyonunda da görev alması doğaldır.
a) İlk kurulacak komisyon Emlak Komisyonunu da içine alacak genişletilmiş 3-5 kişilik bir Mali Komisyondur. Bu komisyon, özellikle yönetim kurulunun önerileri doğrultusunda bütçenin hazırlanmasından ve nakit akış tablolarının düzenlenmesinden sorumlu olacaktır. Her türlü mali işlem, yönetim kurulunca bu komisyona gönderilecek, komisyonda geçen öneriler yönetim kurulu kararına bağlanacaktır.
b) İkinci olarak, özellikle Hastane için, 3-5 kişiden oluşan bir personel komisyonu oluşturulması gereklidir.
Yakında çıkacak olan İş Güvenliği Yasası da dikkate alınırsa, personelin performans değerlendirilmesi, görev tanımlarını yapılması, hatır gönül adına çalıştırılanların ayıklanması daha büyük önem taşıyacaktır.
c) Her vakıf bir basın ve halkla ilişkiler (PR) komisyonu kurmalıdır. 3 ya da 5 kişiden oluşacak bu komisyonun görevi toplumda sanıldığı gibi,sadece gazetelere televizyonlara beyanat vermek değil, kurumun cemaatle olan ilişki ve iletişimini artırmak, kurumun cemaat içindeki imajını iyileştirmek olmalıdır.
d) Okulu olan Vakıflar kendi dernekleri yoluyla gençlere ulaşmalı ve her vakfın söz yerinde ise bir gençlik kolu olmalıdır. Hastanenin ise, cemaatin yoğun olarak yaşadığı her semtten alacağı gençlerle bir gençlik kolu kurması yerinde olur.
Bu gençler geleceğin yöneticileri olarak hazırlanmalı, zaman zaman yönetim kurulu, Danışma Kurulu toplantılarına katılmalı ve yönetim kurulunun vereceği görevleri ve araştırmaları yapmalıdır.
e) Vakıflarımızın özellikle eğitim kurumlarımızın, 3-5 kişilik bir eğitim komisyonu kurması yerinde olacaktır. Bu komisyonun görevi, Öğretmenler derneği ve benzeri özel ya da resmi kurumlarla işbirliği yaparak, çalışanların meslek içi eğitimi konusunda projeler üretmek ve uygulamak olmalıdır. Bu komisyon Hastanenin doktorlar dışındaki personeli için de yararlı olabilir.
Yazı çok uzadı, son olarak ayrı bir yazı konusu olması gereken bütçe konusunda kısa bir söz söylemek istiyorum. Bence Vakıf bütçeleri, kamu bütçelerine benzer. Kamu bütçesinde temel bir kural vardır: Giderler gelirlerden önde gelir.(Eski deyimle Giderler gelirlere takaddüm eder). Yani önce kamunun normal çalışması için gerekli gider hesaplanır, sonra ona göre kaynak aranır. Yani kişisel bütçelerimizi yaparken kullandığımız ayağını yorganına göre uzat kavramı, kamu bütçelerinde geçerli değildir. İlk bakışta saçma gibi görülen kural, bir hedef belirlenmesi, verimliliğin ve kalitenin yükseltilmesi için zorunludur. Hep kısa yorgana göre uzatılan ayak, bir süre sonra uzanamaz hale gelir. Burada amaç hiçbir zaman olmayacak duaya amin demek değil, kurumun beklenen ve istenen verimi, başarıyı ve kaliteyi sağlaması için gereken minimum giderin belirlenmesidir. Bunun altındaki bütçeler kendiliğinden kalite ya da başarıdan fedakarlık gerektirecektir.
Yorumlar kapatıldı.