Sabahat Emir Türkiye Gazetesi’ndeki yazısına; “‘Su uyur, düşman uyumaz’ demiş atalar; bizi sürekli tedbirli ve uyanık olma hususunda uyarmışlar. Oysa biz ne yapmaktayız? Birbirimizi yiye yiye, birbirimizi sömüre sömüre düştüğümüz kriz batağında debelenmekteyiz. İçler acısı durumumuz, Türkiye üzerinde sinsi emelleri olanların ekmeklerine bir karış ballı yağ sürüyor.” diye başlıyor… Yazısının devamı ise şöyle…
Söz gelimi, kinleri alevleyerek açık seçik insanlık suçu işleyen Ermeni diasporası dünyanın her yerinde Türkiye aleyhindeki faaliyetlerine büyük bir heves ve gayretle devam ediyor. Amerikan eyaletlerinde soykırım yasasının kabulü serüveni sistemli bir çalışmayla başını almış gidiyor. Hedef 24 Nisan’ı ABD Temsilciler Meclisi’nde Ermeni soykırımını anma günü olarak kabul ettirmek.
Hal böyleyken, ne yazık ki üniversitelerimizde Ermeni soykırım iddialarıyla ilgili olarak doyurucu çalışmalar yapılmıyor. Tarihçilerimiz suskun. Meseleyi ancak münferit çalışmalar karşımıza çıktıkça hatırlıyoruz. Ciddi araştırma ve inceleme yazılarıyla yayın dünyasında özgün bir yer tutan “Yeni Türkiye” dergisi, ocak, şubat, mart ve nisan sayılarını iki büyük cilt halinde “Ermeni Sorunu”na ayırmış. Konu bütün çıplaklığı ile masaya yatırılıp incelenmiş, tarihi gerçeklerin ışığında çözüm yolları ve yapılması gerekenler ehil kişiler tarafından açıklanmış. Ermeni diasporasının adım başı bizi lekeleme gayretlerine anlık öfkelerle bitmiyor iş. Büyük, küçük hepimizin bilgilenerek, aydınlanarak meseleyi ta kökünden halledilinceye kadar takip etmemiz gerekiyor. Bilgilenmek başlı başına güçtür. Bilgilendikçe, derginin genel sanat yönetmeni Güler Eren’le aynı fikirde buluşuyorsunuz:
‘Bizim kültürümüzde ve tarihimizde ırk ayrımcılığı, işkence ve soykırım asla olmamıştır. Eğer bunu yapsaydık, şu anda dünyada Orta Avrupa’dan Orta Asya’ya kadar uzanan bölgede Türk’ten başkasına rastlanmaz ve Ermeni milletinden bahsetmek de mümkün olmazdı. Bizim tarihimizde cadı avları, engizisyon işkenceleri, gaz odaları, Hiroşimalar, Nagazakiler yoktur. Biz, aleyhimizde kanun çıkaran Fransızlar gibi Paris’te Saint-Barthlemy Yortusu’nda bir gecede binlerce Protestanı katletmedik, Cezayir’de milyonlarca Müslüman Cezayirliyi öldürmedik. Avrupa’dan Amerika’ya gidenlerin yaptığı gibi milyonlarca yerliye soykırım uygulamadık. Bize tarihimizde “Güneş Ülkesi” denildi. Hülasa, tarihimizle, milletimizle ve Türklüğümüzle iftihar ediyoruz.’
Dergide; Genel Değerlendirme (Ermeni sorununa genel bakış, Ermeni sorunu üzerine yorumlar ve öneriler), Siyasal Değerlendirme (Son gelişmeler ve çözüm yolları, uluslararası ilişkiler ve stratejik analizler), Tarihsel Değerlendirme (Selçuklular ve Ermeniler, Osmanlılarda azınlıkların statüsü ve hoşgörü, Ermenilerin kışkırtılması, Ermeni komiteleri, Ermeni isyanları ve terörü, misyonerlik faaliyetleri ve eğitim, Ermeni dili ve kültürü üzerine etkiler), Ermeni Mezalimi (Gerçek soykırım, yaşayanların dilinden ermeni zulmü), ana başlıkları altında siyaset adamları, yöneticiler, bilimadamları ve uzmanlardan 103 makale, inceleme-araştırma yazısı yer alıyor.
Yorumlar kapatıldı.