TBMM’de Mulheim toplantısı ve yaklaşan 24 Nisan ile ilgili konuşmalardan derlediklerimiz…
Genel Kurul Tutanağı 21. Dönem 3. Yasama Yılı 78. Birleşim 04/Nisan /2001 Çarşamba
…….
DEVLET BAKANI RECEP ÖNAL (Bursa) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ardahan Milletvekilimiz Sayın Saffet Kaya’nin, gündemdışı konuşması nedeniyle söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisimizi saygılarımızla selamlıyorum.
Radikal görüşü taşıyan Ermeni grupları, her yıl nisan ayında, 24 Nisan tarihinin “soykırımı anma günü” olarak ilanını sağlamak amacıyla çalışmalarını yoğunlaştırmaktadırlar.
Aleyhimize düzenlenen kampanyalar ivme kazanmakta, bu faaliyetler tarihimizin ve halkımızın karalanması için âdeta bir fırsat olarak değerlendirilmektedir.
Ermenistan’daki yönetim değişikliğinden sonra, Türkiye aleyhtarı girişimlerin boyutlarının genişlemesinin ve sıklaşmasının bir rastlantı olmadığı bilinmektedir. Halkının refah düzeyini yükseltemeyen Ermenistan yönetimi, soykırım iddiaları ve toprak istemi gibi çabalarla vatandaşlarını avutmaya çalışmaktadır. Komşusu Azerbaycan’ın topraklarını silah zoruyla işgal edip, 1 milyondan fazla Azerînin kendi ülkelerinde mülteci haline düşmesine yol açan Ermenistan, dünya kamuoyuna kendisini mazlum olarak göstermeye, Azerbaycan’da yaptıklarını unutturmaya çalışmaktadır. Tüm bu girişimler, başta diplomatik temsilcilerimiz olmak üzere, bulundukları ülkelerde örgütlenmiş Türk kuruluşları veya bilinçli bireyler tarafından yakından izlenmekte, ellerindeki olanaklar kullanılarak gerekli müdahaleler yapılmakta ve iddiaların çürütülmesine çalışılmaktadır.
Geçtiğimiz hafta Almanya’da Ermeni yandaşlarınca tertiplenen ve Ermeni propagandasına alet edilmek istenen bir toplantı, bölgedeki vatandaşlarımızın etkili faaliyetleri ve Türkiye’den giderek toplantıya katılan uzmanlarımızın etkin müdahaleleriyle gerçek boyutuna oturtulmuş, Ermeni yandaşları bundan böyle meydanı boş bulamayacaklarını görmüşlerdir. Aşırı görüşlü Ermeni gruplar, çeşitli ülkelerde, özellikle seçim zamanlarını kollayarak, bu dönemlerde ortaya çıkan duyarlılığı sömürme yolunu seçmişlerdir. Ulusal parlamentolarda herhangi bir yaptırım gücü olmayan kararlar kabul ettirerek Türkiye’ye baskı uygulamaya çalışmaktadırlar. Ulusal parlamentoların, tarihi çarpıtarak, halklar arasında düşmanlık tohumları ekmesine, ırkçı veya daha başka türlü şiddeti kışkırtmasına her zaman karşı çıkmaktayız. Tarihin bir bilim olarak barışın elde edilmesi veya bir barış ortamının sürekli kılınması için kullanılması temel tercihimizdir. Ulusal parlamentolar ise, halklar arasında hoşgörü ve kardeşliği, karşılıklı anlayışı geliştirecek adımlar atacak yerde, gelecek kuşaklara daha iyi bir ortam bırakmaya çalışmalıdırlar. Kaldı ki ulusal parlamentolar, Türkiye tarihinin tartışılarak, üzerinde kararlara varılabileceği yerler de değildir.
Fransa Meclisinin kabul ettiği yasanın bir yaptırımının olmadığını ileri sürenler, birkaç hafta içerisinde, Paris’te, Galatasaray ile Paris Saint Germaine spor kulüpleri arasındaki futbol maçında or-taya çıkan şiddeti, ne denli körüklediklerini, halkları birbirine yakınlaştırması amaçlanan spor etkin-liklerinin nasıl kirletildiğini düşünmelidirler.
Ulusal parlamentolarda bu tür kararlar alınmasını savunanlar, Türkiye’yi kendi tarihiyle barış-tırmak istediklerini ifade etmektedirler. Ancak bu savı ileri sürürken, görmekten kaçındıkları bazı nok-talar da vardır. Örneğin Türkiye tarihinin tüm sayfaları, eldeki tüm verileriyle, sadece, az katılımlı bilimsel ağırlıklı toplantılarda değil, yazılı ve görsel basında tüm boyutlarıyla ele alınmakta ve başka hiçbir ülkede görülemeyecek açıklıkta tartışılmaktadır.
Ayrıca, biz, arşivlerimizi gerekli teknik donanımları tamamlanmadan araştırmacıların hizmeti-ne sunmuş bulunuyoruz ve bunu, her gün biraz daha genişletiyoruz. Ancak Ermenistan arşivleri, Taşnak Partisinin arşivleri, misyoner kuruluşların arşivleri, zamanında Doğu Anadolu’da faaliyet gösteren konsoloslukların arşivleri hâlâ araştırmacılara kapalı bulunmaktadır.
Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Devletiyle savaşan ülkelerin, Osmanlı Devletini savaş sırasında karalamak için düzmece olduğu ispatlanmış belgeler kullandıkları da bilinmektedir ve bu, sözde belgeler, savaş sırasında olduğu gibi, bugün de gerçekmiş gibi sunulmaya çalışılmaktadır. Çok boyutlu bu tür organize karalama kampanyalarına uzun bir süredir sadece Dışişleri Bakanlığımızın ça-balarıyla karşı konulmaya çalışılmıştır. Bugün geldiğimiz nokta, Dışişleri Bakanlığımızın görevlerini ve olanaklarını aşmış, başka boyutlar kazandırmıştır; ancak, ülkemizde, özellikle söz konusu tarihî dö-neme ilişkin bir ilgi de giderek uyanmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; başta, Türkiye Büyük Millet Meclisimiz olmak üzere, sivil toplum kuruluşlarının çalışmaları bu karalama kampanyalarına karşı önemli bir katkı ve destek oluşturmaktadır. Ayrıca, gerek yurt içinde gerek yurt dışında Türkiye’yi sevenlerin sessiz kalmamayı yeğledikleri, basınımız tarafından düzenlenen kampanyalara katılımın genişliğini ortak amaçlar için farklı gruplarımızın mektuplarla, fakslarla ve e-mail kampanyalarına katılmakla görmemiz sevindiricidir. Bu yoldaki çalışmalarımız geliştirilerek ısrarla sürdürülmelidir. Bu duygu ve düşüncelerle Yüce Meclise bir kez daha en içten saygılarımı sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)
………
Genel Kurul Tutanağı 21. Dönem 3. Yasama Yılı 79. Birleşim 05/Nisan /2001 Perşembe
……..
FP GRUBU ADINA RAMAZAN TOPRAK (Aksaray)
………
Yine, izninizle, ancak böyle genel görüşmeyle, zorunlu nedenlerle Yüce Meclisin huzuruna getirebildiğimiz -Sayın Dışişleri Bakanımız keşke burada olsa da, bazı temel konuları, gerektiği yerde rahatlıkla konuşabilsek; bu imkândan mahrumuz- önümde, Avrupa Parlamentosunun 2000 yılında aldığı bir karar var. Bu kararın içerisinde, örneğin (j) paragrafında, Türk Silahlı Kuvvetleri işgal kuvvetleri olarak nitelenmiş.
Yine, 10 uncu paragrafından bir pasaj okumak istiyorum: “Bu nedenle, Türk Hükümeti ve Türkiye Büyük Millet Meclisine, Türk toplumunun önemli bir parçası olan Ermeni azınlığa özellikle, bu azınlığın modern Türkiye Devletinin kurulmasından önce maruz kaldığı soykırımı resmen kabul ederek, yeni bir destek sağlamaları için çağrıda bulunmaktadır.”
Yine, Kürt sorunu için siyasî bir çözüm bulunması çağrısı; yine, 2000 yılındaki bir Avrupa Parlamentosu kararıdır.
Yine, 19 uncu paragrafta, aynen şu ibareyi okuyorum: “Türk Hükümetine işgal kuvvetlerini Kuzey Kıbrıs’tan çekmesi çağrısında bulunmaktadır.”
………
Ben, bu vesileyle, Sayın Meclis Başkanının, “tarihte Türk ve Ermeni ilişkileri” konulu genel görüşmemi de ülke gündemine sokmasını arzu ediyorum. Önümüzdeki günlerde yine bu konu alevlenecek; Avrupa Birliği üyesi ülkelerde ve aday ülkelerde, Ermeni soykırımıyla ilgili ciddî iddialar yeniden gündeme gelecek. Genel görüşmedeki amacımız, bu hususta, Türk Milletinin gözbebeği Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan 5 siyasî partinin, ortak, millî bir politika şeklinde, tavrını ortaya koyması ve Parlamento kararı düzeyinde, bunu tüm dünya ülkelerine duyurmak suretiyle, Türk Devletinin kararlılığını göstermesidir.
Yorumlar kapatıldı.