Türkiye Gazetesi’ndeki yazısında Necati Özfatura, “Bir kısım Ermeninin yaptıkları yüzünden, bütün Ermenileri suçlamak elbette haksızlık olur.” dedikten sonra, Ermeni tarihi hakkında bazı bilgiler veriyor. Yazının tamamı şöyle…
Bir kısım Ermeninin yaptıkları yüzünden, bütün Ermenileri suçlamak elbette haksızlık olur. 1853-1923 tarihleri arasında olduğu gibi, 1923’ten bu yana sağduyu sahibi Ermeniler çoğunluktadır. Fakat dün olduğu gibi bugün de emperyalist Batı ülkelerinin emperyalizmine hizmet eden ve Büyük Ermenistan hayali ile kandırılan komitacı Ermeni azınlık, Ermeni çoğunluğu olduğu gibi, Ermeni olmayan aydınları da ölüm dahil çeşitli yollarla sindirmişlerdir. Bütün bunlara rağmen gerçekleri söyleyen insaf ehli Batılı tarihçi ve aydınlar olmuştur. 636 yıllık Osmanlı Devletinde olduğu gibi, ondan önceki Selçuklu Türk Devletinde de Ermeniler, tarihlerinin “Altın Çağı”nı yaşamışlardır.
Gerek Selçuklu gerekse Osmanlı devrindeki Ermeni tarihçiler ve belgeler hakikati açıkça ortaya koyar. Osmanlının en sadık etnik grubu olan Ermenilerdir. Kırım Savaşından sonra emperyalist devletlerince kullanılmaya başlanmış ve 1878 Berlin Kongresinden sonra Ermenileri tahrik çığ gibi artmış ve Birinci Dünya Savaşında zirveye çıkmıştır. Lozan’da İngiltere, Fransa ve Rusya Ermenileri yüzüstü bırakmıştır. Aşağı yukarı 50 yıllık bir durgunluk devresinden sonra 1974 Kıbrıs Barış Harekatından sonra Ermenilerin bir piyon gibi kullanılması yeniden gündeme gelmiş ve şu anda zirvededir.
Osmanlının 600 küsur senelik devrinde Ermeniler, 32 milletvekili ve senatör, en az 20 bin üst düzey memuru ile Osmanlı yönetiminde Hıristiyanlar içinde en yüksek paya sahiptir. Ermenilerin mimar, usta ve sanatkâr olarak Osmanlının sanatsal eserlerinde büyük katkıları vardır. Birinci Dünya Savaşında İstanbul Ticaret Odasına kayıtlı Ermeni işadamı sayısı Türk işadamlarının çok üstündedir. Ermeniler çeşitli sanatkârlıklar ile kasabalarda “eşraf” şehirlerde işadamı, tüccar ve banker, “Tanzimat”tan sonra ise köylerde “ağa” olarak görünmüşlerdir. Türk köylüsünün korkulu rüyası olan “Mültezimler”in çoğu Ermenidir. “Aşar Vergisi”nin yarısı hazineye giderken yarısı da Ermeni mültezimlerin cebine girmiştir. Müslüman erkekler Yemen, Balkanlar, Balkan Savaşları, Libya, Kafkasya, Mısır ve Hicaz’da savaşırken, gayrimüslimler maddi mal ve para varlığını birkaç misli katlamışlardır. Adeta Ermeni, Yahudi ve Rumlar Osmanlının “mutlu azınlığı”dır. Bunlar içinde Ermeniler ise işyerleri, çiftlikleri, köşk ve yalıları, ticarethaneleri ile Osmanlının birinci sınıf yurttaşlarıdır. Şayet (Fransa, İngiltere, Rusya ve ABD) başta olmak üzere Batı devletlerin oyununa gelip Osmanlıya isyan ve ihanet etmeselerdi, bugün Türkiye sınırları içinde en az 5 milyon Ermeni ve 7 milyon Rum, Türkiye’nin en zengin toplulukları olacaktı. Şurası bir gerçek ki, cumhuriyet devrinde Türkiye’de yaşayan Ermeni asıllı Türk vatandaşlarının ülke aleyhine hiçbir faaliyeti olmamıştır. Ve Batı ülkelerindeki sözde Ermeni soykırım tasarısı faaliyetlerinden rahatsız ve tedirgindirler. Dün olduğu gibi bundan sonra da Türkiye dışındaki Ermenilerin emperyalist ülkelerin piyonu olarak Türkiye aleyhine faaliyetleri Ermenistan’daki Ermenilerin aleyhine tecelli edeceği muhtemeldir.
Ankara Üniversitesi, İlâhiyat Fakültesi Öğretim Üyelerinden Dinler Tarihçisi Prof. Dr. Abdurrahman Küçük tarafından hazırlanan eser, Ermenilerle ilgili konularda bir boşluğu dolduracak özelliktedir. “Ermeni Kilisesi ile Ermeni milleti o derece iç içedir ki, birisi olmadan diğerini düşünmek mümkün değildir… Çünkü büyük ülküleri olan milletler, kabul ettikleri dinlere kendi mühürlerini vurdukça, öz kimliklerini koruyabilmişlerdir. Bu özellikle Hıristiyan millet veya devletlerde açıkça görülmektedir. Meselâ; Rus Ortodoks, Yunan Ortodoks, Lâtin Katolik, Romen Ortodoks gibi adlandırmalar (millilik) anlamlarını bizlere sunmaktadır… Ancak başlangıçta böyle bir inançla işe başlayan Ermeniler coğrafya, nüfus, asker ve benzeri unsurların zayıflığı nedeniyle cihan devleti olamamışlar (hatta devlet bile olamamışlar), ama yine de sahip oldukları özellikleri, az bir nüfusla da olsa Ermeni kilisesi sayesinde günümüze kadar kimliklerini koruyabilmişlerdir.” Ermenistan’ı ise şöyle ifade etmektedir: “Çoğunlukla Hıristiyanlaşmış Türk boylarından biri ile Hayk, Pers, Yunan, Gürcü gibi etnik unsurların Hıristiyanlık şemsiyesi ve coğrafi bölgeyi ifade eden Süryanice (dağlık memleket) anlamına gelen (Ermenistan) adı altında birleşen topluluktur.
Yorumlar kapatıldı.