Biz diyoruz ki 50 yıldır uygulana gelen seçim sistemi Vakıflarımıza yararı olabilecek nice değerin dışlanmasına neden olmuştur. Kurumlarımız (Okul-Hastane) sundukları hizmet yönünden olmaları gereken yerlerin çok gerisindeler. Hızla kaçış var. Okul-kilise yönetiminde olup da çocuğunu başka ilkokula gönderenler var. Hastanemiz Toplumumuzun % 6sına (evet Altı) sağlık hizmeti sunuyor. (Diğerlerini saymayalım).
Peki bunun sorumlusu kim? Bu sistem değişmeli diyenler mi? Devamından yana olanlar mı? 50 yıl önce zamanın koşullarında sisteme oturan feodal yapı ve onun devamını sağlayan mantık bir daha değişmedi.
Şu anda uygulanan seçim sisteminin aslının ismi ÇARŞAF LİSTE’dir. Seçilme koşullarına uyan adaylar isim ve kura ile tespit edilen sıraya göre listelere yazılır. Seçmenler istedikleri ismin karşısına tercihlerini belirtirler. Alınan tercih çoğunluguna göre sıralanan isimler asil ve yedek üye olurlar. Bu sistem bugün uygulanan şekle dönüşmüş. Bu sisteme göre, asil üyeler ve yedekleri önceden belirlenir, listeler yapılır. Bu listelere ilave olarak (içlerinden seçiliyormuş görüntüsü vermek için.) naylon üyeler eklenir varsa diğer gerçek adaylarla birlikte seçim mahallinde ilan edilir. Güya seçmen bu isimlerden istediğini harman yapıp sandığa atma hakkına sahiptir. Pratikte hic olmamis bir sey. Neden ? Çünkü daha önceden asil ve yedek üyelerin isimleri seçmen pusulalarına basılır gelen seçmenin eline tutuşturulup bunu sandığa at denir. Seçmene yıllardır bu sunulduğu için seçmen bunu bilir.
Neden bu seçimin aslı uygulanmaz? Aslına dönülsün. Adaylara ortak şans tanıyan sistemin orjinali uygulansın ya da seçmen pusulaları önceden yazılıp seçmenin eline tutuşturulmasın. Seçmen listedeki isimlerden beğendigini ayrı bir seçim pusulasına yazıp sandığa atsın. Adayların ortak sanşı da seçmenlerin iradesi de böyle oluşur. Sistem katılımın olacağı bu tür muzır şeylerden kaçınır. Kimseye güvenmeyenlerin yitirdiklerimizi görebilmelerini isterdim.
Esasen Devletin ilgili Daire Başkanlığından gönderilen Ortak Seçimler Yönetmeliğinde “298 sayılı seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun“ esasları dikkate alınarak seçimlerin yapılacağı açıkca belirtilmiş. Bu kanun 3 ana bölümden oluşur.
1. Seçmen yazımı ve kütüklerin oluşturulması.
2. Yüksek Yargı organlarının üyelerinden oluşan Seçim Kurulları.
Bunların ikisini de uygulayamayız. İnsanları evde tutup seçmen kütüğü hazırlayamayız. Yargı organlarından seçim komisyonları da oluşturamayız. Ancak kiliseye geleni seçmen yazar, kendi toplumumuzdan komisyon oluştururuz. Gelelim 3. bölüme. Bu bölüm seçim sistemi ve bu sisteme uygun oylama seklidir. Bunu da hepiniz biliyorsunuz. Ortak oy pusulasında dilediğiniz gruba veya bireysel adaya evet mühürünü basarak tercihinizi yaparsınız. Sonrası alınan oy oranlarına göre, nispi temsil esasına göre Yönetim listeleri oluşur.
“Biz Parti değiliz“ deniyor. “Biz milletvekili seçmiyoruz. Vakıf Yöneticisi seçiyoruz” deniyor. Bize de diyorlar ortaya da diyorlar. Diyorlar da, bu yönetmeliği biz yapmadık. Bunu gönderen idare bizim ne seçeceğimizi bilmiyorsa bize söylenenler onlara soylenip hatırlatılsa daha iyi olur diye düşünüyorum. Bize, 298 sayılı yasayı göz önüne alarak seçim yapacaksınız deniyor. Bu yasa ne diyor ? Milletvekili, İl meclisi, Belediye Meclisi seçimlerinden söz ediyor. Değerli dostlarımız farklı düşünüyor olabilirler ama ben demiyorum yasa böyle diyor. Bize “siz Dernekler Yasasına göre seçim ve oylama yapacaksınız” denmemiş ki. Benim gönlum oyle istiyor, öyle yaparım olacaksa.
Böyle gelmiş böyle gider tutuculuğunda direneceksek, gidişattan da memnunsak bize de yalnız üzülmek düşer. Zaten görüyorsunuz kaç kişi ilgileniyor. Hatır gönül için listelere aday aranıyor. Umut veren birkaç isimle umudumuzu yitirmemeye calışıyoruz. Bırakalım dünü bugünü. Yasayı filan da bırakalım. Doğru olanda birleşelim.
Kemani Serkis Efendi ne diyordu hatırlayalım: ”Kimseye Etmem Şikayet Ağlarım Ben Halime, Titrerim mucrim gibi baktıkça istikbalime“Hepinizi seviyorum.
Yorumlar kapatıldı.