İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

‘Ermeni Soykırımı’ paneli yapıldı

Emekli büyükelçi Ömer Engin Lütem, yabancı ülkelerin Ermeni terörünü önceleri hoş gördüğünü ancak, terör eylemleri sonucunda kendilerinin de zarar görmesi üzerine konuya “kötü gözle“ bakmaya başladıklarını kaydetti.

Ömer Engin Lütem, Fransa Parlamentosu‘nun kabul ettiği “sözde” Ermeni soykırımı yasasının protesto edilmesi ve bu konudaki iddiaların asılsızlığının ortaya konulması amacıyla 18 Mart’da, Maltepe Üniversitesi‘nce düzenlenen “Ermeni Soykırımı“ konulu panelde konuştu. Panelin oturum başkanlığını üstlenen Lütem, yabancı ülkelerin Ermeni sorununu, sözde soykırımın tanınması, 1915 yılında sınırdışı edilen Ermeniler‘in yakınlarına tazminat verilmesi ve Doğu Anadolu‘daki toprakların bir kısmının Ermeniler‘e teslim edilmesi olarak algıladığını ifade etti.

Bunlardan sözde soykırımının tanınması aşamasının yaşandığını kaydeden Lütem, “Bu bir plandır. Aktörleri de Ermeni diasporası, Ermeni Kilisesi ve dernekleridir“ diye konuştu. 1. Dünya Savaşı‘nın ardından Ermeni sorununun ortadan kalktığını söyleyen Lütem, 1965 yılından sonra Ermeniler‘in Türkiye aleyhine eylemlerinin ve propagandalarının arttığını belirtti. Lütem, “Ermeniler 1974 yılında ASALA adı altında bir terörist teşkilat kurdular. Aynı yıl da Yunanistan‘ın Türkiye‘ye karşı politikası değişti. Yunanlılar da aleyhimize olan her türlü faaliyete destek verdiler“ dedi.

“REKLAM TERÖRİZMİ“

Terör örgütü ASALA‘nın 1975-1985 yılları arasında 34 Türk diplomatını öldürdüğünü anlatan Ömer Engin Lütem, şöyle konuştu: “Onlar Türk devletini temsil ettikleri için vuruluyorlardı. Katledilmek istenen Türkiye‘ydi. Bu basit bir öç alma değildi. Ermeniler, iddialarını yaratmak için çeşitli cinayetler işlediler. O yıllarda bu cinayetlere ‘reklam terörizmi‘ deniyordu. Bu bakımdan da çok başarılı oldukları söylenebilir.“

Türkiye‘nin, Ermeni propagandalarına ve cinayetlerine karşı 1980 yılına kadar fazla birşey yapamadığını savunan Lütem, sorunun 1981 yılından itibaren daha ciddi olarak ele alındığını, konuyla ilgili olarak kitaplar yazılarak, bunların yabancı dillere çevrildiğini anlattı.

Aynı yıllarda Amerika‘da bir Türk lobisi oluşturulduğunu da kaydeden Lütem, Ermeni sorunuyla ilgili olarak düzenlenen toplantı ve sempozyumlara Türk temsilcilerinin de katıldığını ifade etti. 1985 yılında Ermeni terörizminin durduğunu söyleyen Lütem, “Bu zamana kadar Ermeni terörizmi yabancı ülkeler tarafından hoş görülüyordu. Ne zaman ki, terör eylemleri sonucunda kendileri de ölmeye başladı, o zaman yabancı kamuoyu bu konuya kötü gözle bakmaya başladı“ dedi.

“SOYKIRIM HUKUKİ BİR KAVRAMDIR“

Ermeni terörizminin durmasının ardından Ermeni sorununun ön plana çıkarıldığını anlatan Lütem, “Cinayetler kesilince 1986 yılından itibaren Ermeni propagandası şahlandı. Çeşitli parlamentolarda soykırım olduğuna dair kararlar çıkartılmaya başlandı ve çıkarıldı“ dedi. Sözde Ermeni soykırımı iddialarına Türkiye‘nin ciddi cevaplar vermediğini savunan Lütem, “Şimdiye kadar kendimizi diplomasi ve tarihi bakımdan savunduk. Soykırım hukuki bir kavramdır. Bundan sonra da hukuki alanda ele alınıp incelenmelidir“ diye konuştu.

Panelde konuşan Akdeniz Üniversitesi öğretim üyesi Ortadoğu Tarihi Uzmanı Doç. Dr. Nurşen Mazıcı da, Ermeniler‘in Osmanlı İmparatorluğu‘nda en ayrıcalıklı grup olduğunu ifade ederek, imparatorluk döneminde 20 bin Ermeni‘nin önemli görevlere getirildiğini söyledi.

Yorumlar kapatıldı.