Sabah gazetesi bugün verdiği haberde, tarih uzmanı Prof. Mc Carthy ile yazar Mango’nun, Ermeni olayları ile ilgili her yorumlarında tehdit aldıklarını söyledi. Haberin devamı şöyle…
Dün Amerikalı tarih uzmanı Prof. Justin Mc Carthy ile İngiliz yazar Andrew Mango “Ermeni olaylarının dünü, bugünü, yarını” konulu bir konferans verdiler. Demokratik İlkeler Derneği (DİD) Türkiye’nin yine siyasi ve ekonomik iç sorunlarla boğuştuğu şu günlerde, Avrupa ülkelerinin çoğunda ve Amerika’da gündemde olan Ermeni soykırım iddiaları sorununun unutulmaması açısından bu konferansı tam zamanında düzenlemişti.
Üstelik Ermeniler Türkiye hakkında tek söz söyleyen yabancılara inanılmaz bir baskıyı sürdürürken.
Nitekim Andrew Mango nefis Türkçesi’yle yaptığı konuşmasına, “Bu kadar iyi organize edilmiş, kine, nefrete dayalı kampanya azdır. Ermeni meselesinde tek cümle etsem ertesi gün en az on mektup gelir. ‘Atatürk’ kitabımı yazarken hemen ‘Ermeni soykırımından bahsedecek misiniz?’ diye soran telefon ve mektuplar aldım. Önceden korkutma stratejisini kullanıyor ‘Arkadaş biz seni izliyoruz’ diyorlar” sözleriyle başladı.
Ve özetle şunları söyledi:
KORKUTMA STRATEJİSİ
“1915’ten başlayarak 85 yıllık bir şartlandırma karşısındayız. Ben ve Prof. Mc Carthy gibi uzmanlar gerçeği biliyoruz ama bu gerçek ne yazık ki akademik çevrelerin dışına sızmıyor. Türkiye’nin hemen hemen bütün parlamentolarla başı dertte. Bu aleyhte kampanyayı Ermeniler, Rumlar, Kürtler gibi Türkiye’nin ortak etnik düşmanları yürütüyor ve kapanmış dosyaları iki üç kuşak sonra bile tekrar açıyorlar. Türkiye’nin kendi tarihçilerini seferber ederek gerçekleri dünyaya duyurması gerekiyor.”
Prof. Justin Mc Carthy ise daha çok Osmanlı arşivlerinin tümünün incelemeye açılmasının, aynı şekilde Rusya, Almanya ve İngiltere’den, özellikle Ermenistan’dan bunun istenmesinin ve Türkiye’nin bu arşivlerin uluslararası ve parlamentolar arası gruplar tarafından incelenmesini talep etmesinin önemi üzerinde durdu. Her iki bilim adamı da Ermeni soykırım iddialarını çürütme çalışmasının aceleye gelmeyecek, süreklilik ve emek isteyen bir çaba gerektirdiğini sık sık vurguladılar. Konferanstan çıkan sonuç Türkiye’nin bu çok yönlü kampanyaya ancak iş dünyasından medyasına, tarihçisinden sivil toplum kuruluşlarına kadar tüm güçlerini birleştirerek ve organize olarak karşı koyabileceğiydi.
İçişlerimizde güç birleştirmeyi başaramıyoruz, bakalım Ermeniler konusunda başarabilecek miyiz, en önemli sorumuz bu!.
Soykırım iddialarını büyütmemek mi lazım?
KONFERANS sonrasında, Andrew Mango’nun “Soykırımı bazı ülkelerin kabul etmesinin maddi neticelerini büyütmemek lazım” sözü üzerine ona aynı fikirde olmadığımı, bunun ırkçılık değil, düpedüz ülkeler arası siyasi bir olay şeklinde yürütüldüğünü, soykırımı kabul eden yabancı milletvekillerinin aynı zamanda Ermeni derneklerine üye olduklarını, başımızın parlamentolarla
dertte olmasına ise o ülkelerde yaşayan Ermeniler’in ülke vatandaşı, Türkler’in ise olmayışının neden olduğunu söyledim. Andrew Mango ve Justin Mc Carthy buna karşılık olarak soykırım iddialarının birçok ülkenin çıkarlarına dayandığını, örneğin Ermenistan için “Ölü Ermeniler’den bahsederek diri Azeriler’i unutturma amacı taşıdığını, böylece Azerbaycan’ın beşte birinin Ermenistan işgali altında oluşunun ve vatanlarından sürülen
Azeriler’in unutturulmaya çalışıldığını” açıkladılar.
Yorumlar kapatıldı.