ADAM yine de gözü tok bir Ermeni’ymiş. Türkiye’den Kars ve Ardahan’ı, Azerbaycan’dan da Nahçıvan’ı istemiş. Bunun gerekçesi olarak da 1921 Kars Antlaşması sonucu Türkiye ve Azerbaycan sınırları içinde kalan bölgelerin aslında Ermenistan’a ait olduğunu ileri sürmüş.
Gerçi Türkiye’den bir karış toprak istemekle tüm Türkiye’yi istemek arasında bu ulus için fark yoktur.
Yoktur ama, yine de bu zata, yani Ermenistan Cumhurbaşkanlığının İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Paruir Hayrikyan’a teşekkür etmek istiyoruz. Çünkü aynen onun kafasıyla yaşayan 3 Ermeni bize, 1968 yılının Kasım ayında Los Angeles’ın bir otelinde, (daha sonra aynı otelin eklentisinde iki diplomatımız öldürüldü ve Ermeni terörü başlatıldı) ‘‘Sizden 6 vilayeti geri alacağız’’ demişti.
Gerçi bu Taşnak Partisi uzantılarına ‘‘Hiç sakınca yok. Yalnız bizim verdiğimiz bedeli ödemeniz gerekir’’ dediğimizi anımsıyoruz. Sorunca da bedelin ‘‘en az beş yüz bin can’’ olduğunu söylemiştik.
Tabii böyle Türkiye’den toprak talep etme gibi zıpırlıkları ciddiye alıp konuşmak bile doğru değil. Değil ama, hiç aldırış etmezseniz de, dedikleri ciddi imiş de yanıt vermekte zorlanıyormuşuz sanabilirler.
O nedenle izninizle şu Kars Andlaşması ne imiş, onu Emekli Büyükelçi İsmail Soysal’ın gerçek bir kaynak kitap değerindeki ‘‘Türkiye’nin Siyasal Andlaşmaları’’ isimli kitabından yararlanarak aktaralım:
Rusya’da 1917 Komünist Devrimi olunca, Bolşevik hükümeti, Osmanlı Devleti ile savaşa son vermek üzere önce 5 Aralık 1917’de Erzincan’da bir Ateşkes Antlaşması yaptı, arkasından da 3 Mart 1918 günü Brest-Litosvk’ta bir Barış Antlaşması imzaladı. Bu antlaşma ile Bolşevik Hükümeti, 93 Savaşı’ndan (1877) önceki Türk-Rus sınırına dönmeye ve Kars, Ardahan ve Batum sancaklarını (halkın rızası koşuluyla) Türkiye’ye geri vermeye razı oldu. Nitekim yapılan plebisitte halk, Türkiye’ye bağlı kalmayı istedi.
Ancak 1918’de Mondros Mütarekesi imzalanınca Türk kuvvetleri 1914 sınırına çekildi. Bunun üzerine Mayıs 1918’de kurulan Ermeni Cumhuriyeti’ne bağlı kuvvetler Doğu Anadolu’ya girdiler. Büyük katliam yaptılar. Bu 1920 Haziranı’na kadar sürdü. Nihayet, Oltu’ya yapılan Ermeni saldırısı üzerine TBMM Kuvvetleri, Kazım Karabekir komutasında harekete geçti. Birbuçuk ayda Gümrü dahil tüm toprakları geri aldı. Ermeniler barış isteyince 2 Aralık 1920’de onlarla Gümrü Barış Antlaşması imzalandı. Daha sonra aynı temeli koruyan iki antlaşmadan ilki Türkiye ile Sovyetler Birliği arasında Moskova’da, ikincisi de 13 Ekim 1921’de Türkiye ile Ermenistan ve Azerbaycan arasında Kars’ta imzalandı. Üstelik bu antlaşma öyle Sevr gibi çöpe filan da gitmedi. 11 Eylül 1922’de yani Türk ordusu İzmir’e girdikten iki gün sonra, yani 11 Eylül 1922’de Erivan’da ‘‘onay belgeleri değiş tokuşu’’ yapılarak yürürlüğe girdi.
Sahi şimdi bu Hayrikyan isimli zat ve o kadafadakiler ne yapıyor? Uluslararası Hukuk diyorlarsa görüyorsunuz hukuka aykırı bir şey yok. Ama eğer ‘‘biz hukuk anlamayız’’ diyorlarsa talip oldukları şeyin bedelini ödemeyi göze alıyorlar mı?
Yorumlar kapatıldı.