Hasan Pulur bugünkü yazısında, 12 Mart’ın Erzurum’un düşman işgalinden kurtuluş günü olduğunu belitip, “Hangi düşman?” sorusuna cevap ariyor.
BUGÜN “12 Mart” Erzurum’un düşman işgalinden kurtuluşunun yıldönümü…
Hangi düşmandan?
Birinci Cihan Savaşı’nda Ruslar tarafından işgal edilen Erzurum, Sovyet devriminden sonra Ermenilerin işgaline uğrar, Rus ordusunda dağılma, panik ve disiplinsizlik başlayınca, ordudaki Ermeniler, az sayıdaki Rus subaylarını da hiçe sayarak, Türklere eziyet, işkence ve katliama girişirler.
Bu katliamın sayısız belgesi vardır, lakin bir Rus subayının anıları herhalde en önemli belgelerden biridir.
Yarbay Toverdokleyof’un anılarından birkaç satır katliamın boyutunu
anlatmaya sanırız yeter.
Bu Rus subayı sıradan bir subay değildir, Erzurum ve Dereboyu geçici komutan vekili ve 2. Erzurum kale topçu alayı komutanıdır.
TÜRK ordusu Erzurum’a yaklaşmıştır, kurtuluş yakındır, Rus yarbayı o günleri şöyle anlatır:
“26/27 Şubat 1918 gecesi Ermenlier, Rus subaylarını aldatarak katliam yapıp, Türk askerlerinin korkusundan kaçtılar. Soykırımın genelge ile hazırlanan bir metodla yapıldığı anlaşıldı. Ahali evvelce yakalanarak bir yere doldurulduktan sonra birer birer öldürülmüşler ki, bu gece öldürülenlerin toplamı üç bine yükselmişti. Bunları yine kendileri övünerek söylediler. Ermeniler, o kadar az ve korkak idi ki, iki topla, bin beş yüz toplamındaki bir Türk kuvvetine karşı, bir gece bile dayanamayıp, kaçtılar. Ermenilerin ileri gelenleri soykırımın önüne geçebilirdi.”
Yarbay uzun ve ayrıntılarla dolu anılarını şöyle bitirir:
“İnsanların vicdanı, en değerli elmas parçası gibi lekesiz
yaratılmıştır, lekesiz kalmalıdır.
Meydana gelen olayları, hiç kimse olmamış hale koyamaz. Ermeniler rüzgar ektiler, fakat rüzgar ekenin fırtına biçeceğini unuttular.” (*)
ERZURUM’u kurtaran Türk ordusu doğuya ilerlemeye başlar, Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa, Kars’a yaklaşırken “Kars Ermeni Topluluğu”na bir mesaj gönderir; Erzurum ve çevresinden kaçan Ermenilere uymamalarını bildirir:
“Onların elleri kanlı, yüzleri lekelidir. İhtiyarlara, kadınlara,
çocuklara karşı reva gördükleri cinayetleri görüp de bunlara lanet etmemek mümkün olamaz. Geçtikleri yerlerde ne hayat, ne namus, ne mal bırakmışlardır.
BU yazı kimi iyi niyetli, kiminin de niyeti belli olanların hoşuna gitmeyebilir, iyi niyetliler “tarihi kurcalamakta ne fayda var?”
diyebilirler…
Bu soruyu bize değil, daha dün Sevr’de, Ermeni Anıtı dikenlere ve dikilmesine alkış tutanlara sorunuz…
Sevr nedir bilirsiniz herhalde…
Türk’ün “Sözde idam kararı”nın imzalandığı yer…
Lozan’da parçalayıp, çöp tenekesine attığımız paçavradan dikilen bu anıtın karşısına geçip saygı duruşunda bulunacak değiliz ya!
MİLLİYET’in bu haberle ilgili başlığı ne kadar yerindeydi:
“SEVR’E TÜY DİKTİLER!”
Neye tüy dikileceğini, yaşlı Erzurumlular bilir.
(*) Askeri Tarih Belgeleri Dergisi – Aralık 1982, Sayı: 81
Yorumlar kapatıldı.