Oktay Ekşi Hürriyet’deki yazısında 24 Nisan’ın yanaştığına dikkat çekerek, “Ermeni aktivistlere gün doğdu diyor.” Yazı şöyle…
NİSAN ayının ucu göründü ya… Yıllardır 24 Nisan’ı ‘‘Ermeni soykırımı günü’’ olarak zihinlere sokmak için (doğrusu takdir edilecek bir çaba ve ısrarla) kampanya yürüten Ermeni aktivistlere gün doğdu:
Önümüzdeki günlerde, Türklerin 1.5 milyon Ermeni’yi nasıl kıtır kıtır kestiklerini anlatan çarpıtılmış gerçeklerle, uydurulmuş hikáyelerle, tahrif edilmiş belgelerle dolu iddiaları bol bol dinleriz.
Zaten İsviçre Parlamentosu’nda bir öneri var. İngiliz Parlamentosu’ndakiler pusuya yatmış, öneriyi sunacakları günü bekliyorlar.
Yunanistan’daki yeminli Türk düşmanları adına iki bakan geçenlerde, ‘‘Türkleri lanetleme’’ amacına dönük bir soykırım kararnamesini cumhurbaşkanına sunmamışlar mıydı?
Gözümüz aydın:
Fransa’da Sevr Belediyesi de Sevr Anlaşması’nın imzalandığı binanın önüne diktiği ve üzerinde ‘‘1915’te Jöntürk hükümeti tarafından katledilen 1.5 milyon Ermeni’nin anısına’’ yazılı bir anıtı dün açtı.
Fransız Ulusal Meclisi aynı suçlamaları yasa haline getirdikten sonra bunu beklemek zaten lazımdı… İmam’la cemaat ilişkisi elbet orada da var.
Şimdi lafı uzatmaya hiç lüzum yok.
Fransız Parlamentosu’nun yaptığının karşılığını gecikmeden vermeliyiz. TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı, deneyimli Büyükelçi ve ANAP Van Milletvekili Kamran İnan bu amaçla Meclis’e bir yasa önerisi sunmuştu. Komisyonda kabul edilen öneri, hem Ermeni soykırımı suçlamalarını reddediyor, hem de gerek Fransa’yı gerek aynı nitelikte yasa çıkartan yahut karar alan öteki ülkeleri uyarıyor. ‘‘Bu tutumunuzu Türkiye’ye karşı yapılmış düşmanca bir hareket olarak kaydediyoruz’’ diyor.
Sonra… Sadece böyle savunma nitelikli bir yasayla yetinmemeliyiz. Örneğin, onların tarihinin insanlığa karşı suç kapsamına giren sayfalarını konu alan yasalar çıkarmalı ve onları kınadığımızı da biz ilan etmeliyiz.
Belki daha da önemli ve daha etkili bir şey yapabiliriz:
Sevr Belediyesi, Türk ulusu için Sevr isminin, özellikle Sevr Anlaşması’nın imzalandığı binanın ne kadar rencide edici olduğunu bilmez mi? Bunu bile bile Ermeni soykırımı anıtını o binanın önüne mi diktiler? Öyleyse yapılacak ilk şey, Sevr Belediyesi’nin yolundan gitmektir:
Türk ulusuna hakaret ve iftira etmekte sakınca görmeyen ülkenin Ankara’daki büyükelçilik binasının karşısına da bizim bir ‘‘insan hakları’’ kuruluşumuz, o ülke tarihindeki, ‘‘insanlığa karşı suç’’ örneği olarak gösterilebilecek bir olayı sembolize eden bir anıt dikmek için ilgili belediyeye başvurup izin alabilir.
Öyle ya… Demokratik haklarını kullanan bir derneğe kim, ne diyebilir?
Ya onlar da bizim büyükelçiliklerin karşısına aynı türden anıtlar dikerlerse mi diyorsunuz?
Şimdiye kadar yaptıkları anıtlar daha mı az rencide ediciydi sanıyorsunuz?
Yorumlar kapatıldı.