M.Ali Kışlalı yazısında Türk diplomatlarının Ermeniler tarafından öldürülmelerinden bahsediyor. Ayrıca yazısının sonua doğru da “Ermeni terörü”nün gelecekte de yaşanacağından bahsediyor. Yazı şöyle…
Diplomatlarımıza yönelik Ermeni terörünün ilk işaretleri 1970’li yılların başında ABD’de görülmeye başlamış, 1973 Ocak ayında iki diplomatımız; Los Angeles Başkonsolosu Mehmet Baydar ile konsolos Bahadır Demir öldürülmüştü.
Dışişleri’ndeki arkadaşlar o zaman “ABD’deki Ermeni derdini bilmeyen yoktur. Her nisan ayında törenler yaparlar. Türklüğe küfrederler. ABD yetkilileri de resmi bando-mızıkalarını yollar.
O günlerde Türk diplomatlar ABD yetkililerini uyarmaya çalışırlar. Hiç olmazsa resmi desteğe engel olunması amaçtır. Mehmet Baydar kendisinden önce durumu idare etmek isteyenlerden farklı olarak, çevredeki Türk düşmanlığına karşı çaba göstermiştir. Belediye başkanıyla iyi ilişkiler kurmaya çalışmıştır. Öldürülmesine de bu sebep oldu” demişlerdi.
Aslında Ermeni terörünün ilk işaretini 1967 yılında aynı yerde görevine yeni başladığında, başkonsolos Talat Kulay bir otelde almıştı. Barda içki içerken Türk olduğunu fark eden bir grup Ermeni tarafından çevrilmiş ve tehdit edilmişti. Ermeni terör örgütü ASALA’nın cinayetlerinin mahiyeti bir süre kavranmadı. Hatta Avrupa’da süren cinayetlerin Rum teröristlerin işi olduğu bile sanıldı.
Cinayetler 1975’te Viyana’da büyükelçi Daniş Tunalıgil’in makam odasında, çalışma masasında öldürülmesi, bundan iki gün sonra Paris’te büyükelçi İsmail Erez ile şoförünün katledilmesiyle devam etti.
Son şehit ise 1994’te Atina’da verildi. Büyükelçiliğin 2. müsteşarı Ömer Haluk Sipahioğlu öldürüldü.
Süren cinayetler karşısında Türkiye’nin tavrı daha ziyade yurtdışındaki görevlilere zırhlı araç sağlamaktan ibaret kaldı.
Cinayetlerin hızı ise, nedense 1984’te PKK’nın Güneydoğu’daki terör faaliyetleri başladıktan sonra kesildi.
Emekli büyükelçi Bilal Şimşir sayıları elliyi geçen eseriyle, kendini uluslararasında kanıtlamış bir tarihçi olarak Ermeni terörüne kurban giden meslektaşları; şehit diplomatlarımızın tarihini yazdı. Her biri biner sayfalık iki ciltte toplanan öyküyü Bilgi Kitabevi yayımladı.
Kitapta her cinayet büyük ayrıntılarla, resmi kaynaklara ve yayınlara dayanılarak anlatılıyor. Örneğin Dışişleri’nin büyük gelecek vaat eden en parlak diplomatlarından Belgrad Büyükelçisi Galip Balkar’ın 9 Mart 1983’te arabasının içinde öldürülmesi konusuna yüz sayfaya yakın bir bölüm ayırmış.
Cinayetten hemen sonra iki Ermeni teröristi Yugoslavların nasıl yakalayıp 20’şer yıla mahkûm ettiklerinin ve sonra hangi gerekçelerle, Miloşeviç tarafından serbest bırakıldıklarının, ilginç hafıza tazeleyici öyküsünü okudum.
Şimdi katiller Ermenistan’da yaşıyorlar. Bunlardan Elbekian, “Biz Ermenilerin bir yurdumuz var. Bu yurdu başkaları işgal etmiş. İki bin yıldır savaş halindeyiz” diyor.
Levonian adlı diğer terörist ile birlikte büyükelçi Galip Balkar’ı öldürmelerine gerekçe olarak da, “Büyükelçi katliam yapılmadığını iddia ederek Ermeni aleyhtarı kampanyaya katılmıştı. Aynı zamanda Türkiye Başbakanlığı’na da ciddi bir adaydı. Bu yüzden onu seçtik” diyor.
Büyükelçi Bilal Şimşir’in iki bin sayfalık, iki ciltlik eseri öyle bir çırpıda okunacak gibi değil. Ama, görünür bir gelecekte birlikte yaşayacağımız anlaşılan, ‘Ermeni Terörü’ hakkında sağlam bilgiler edinebilmek için, daima el altında bulundurulması gereken bir yapıt.
Sadece öldürülen Türk diplomatları cinayetleri ile ilgili önemli ayrıntıları değil, aynı zamanda 80 sayfalık bir başlangıç bölümünde de Ermeni terörünün 1878’den başlayan geçmişini de içeriyor.
Yorumlar kapatıldı.