Hürriyet’den Doğan Hızlan ve Milliyet’den Yalım Eralp bugünkü yazılarında “Osmanlı Arşivleri” konusuna değindiler
Doğan Hızlan: İlber Ortaylı’nın feryadı – Hürriyet
İLBER ORTAYLI’nın dediğine kulak verin: ‘‘Bizim tarihle bir ilgimiz yok. Bu yüzden de Osmanlı tarihine ait pekçok önemli belgenin tasnifinin hala tutulmamış olduğunu görebiliyorsunuz. Bu utanılacak bir şey.
Umarım torunlarımız tarih bilincine ulaşır ve bir imparatorluğun arşivinin ne demek olduğunu anlayıp ona göre davranır.’’ Arşiv, kütüphane kavramlarını biz henüz çağcıl anlamda algılayamıyoruz.
Arşivin ve kütüphanenin bir káğıt yığını olduğunu sanıyoruz. O yüzden de ilgilenmiyoruz. Murat Bardakçı, geçenlerde yazdı, kadrosuzluktan kütüphanelerin kapısına kilit vuruluyor.
Halil İnalcık da, ‘‘Biz bir hazinenin üzerinde oturan ve bunun değerini bilmeyen bir milletiz. Tarihimizden korkmuyorsak; arşivlerimizi açalım’’ diyor. (Sabah, 5 Şubat 2001)
Ortaylı, 12 Eylül döneminde önerilerinin umursamazlıkla karşılandığını belirtiyor. İnalcık da, ‘‘eğer tarihimizden korkmuyorsak’’ şartını ileri sürüyor. Belgelerin ışığında gerçeklere varamazsak, tarihimizden korkmak, devekuşu örneğini bir kez daha hatırlatır. Çünkü belgeler saklanamaz, örtülemez.
Tarihi belgeler incelenmeden o dönemle ilgili araştırmalar, iddialar, yorumlar, yargılar havada kalıyor. Her dönemde bilim adamları arşiv meselesini gündeme getiriyor. Ne yazık ki gösterişi olmadığı, adına törenler düzenlenmeyeceği, ancak bilim adamları yararlanacağı için de buna para ayırmanın çekici yanı yok.
GELELİM madalyonun ikinci yüzüne. ‘‘Yabancılar Osmanlı arşivine ilgisiz’’ ( Hürriyet, Salı, 6 Şubat 2001) başlıklı haberde başvuru sayısının azlığı dikkati çekiyor:
‘‘Osmanlı Devleti’ne ait yaklaşık 150 milyon belgenin bulunduğu ve 50 milyon belgenin tasnifinin tamamlandığı Osmanlı arşivlerine yabancı araştırmacılar ilgisiz. Arşivler Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivleri Daire Başkanlığı verilerine göre, arşivlerden 79 yılda sadece 3 bin 40 yabancı araştırmacı yararlandı.’’
Araştırmacıların başvuru sayısı, ilgisizliğin oranını ne derece belirler? Ancak dikkati çeken bir nokta, Fransa’dan Ermeni belgeleri konusunda bir başvurunun olmayışı.
BİZE yöneltilen suçlamalara vereceğimiz inandırıcı cevap arşivlerdedir. Onlar objektif kanıtları içerirler.
Özellikle imparatorluktan cumhuriyete geçmiş bir devletin bu arşivleri tasnif edip incelemeye açması, sadece bilimsel değil, hayati bir zorunluluktur.
Yalım Eralp: Osmanlı arşivleri ve Cumhurbaşkanı – Milliyet
Ermeni soykırım iddialarının önümüzdeki aylarda dış politikada başımızı ağrıtacağını söylemek maalesef kehanet değil artık. Koçaryan, M. A. Birand ile yaptığı söyleşide bunu belirtti. Türkiye’nin tezi ise “bunu tarihçilere bırakalım” şeklinde. Tarihçilere bırakalım ama tarihçinin malzemesi belge ve arşiv. Bu konuda Başbakan ve diğer yetkililer arşivlerin açık olduğunu söylüyor. Öte yandan, Türk tezini destekleyen tarihçiler dahi arşivlerin durumunun kötü olduğunu ve arşivlerin tam açık durumda olmadığını vurguluyorlar.
Osmanlı arşivlerini düzgün hale getirmek konusunda eskiden bazı çalışmaların yapıldığını biliyorum. Bu çalışmalar devam ediyor mu, yoksa yarım mı kaldı belli değil. Kamuoyunun kafası çelişik açıklamalar karşısında karışmış durumda. Halbuki bir ülkenin tarihi ve belgeleri o ülkenin adeta namusu ve onuru sayılır. Hele Osmanlı arşivleri… Birçok ülkenin tarihi orada yatıyor. Onları antika gibi saklamak ve hava koşullarından etkilenmemesini sağlamak bizim için adeta uluslararası bir vecibe. Bürokrasiden geldiğim için devletin bugünkü arşivinin dahi ne kadar kötü durumda olduğunu biliyorum. Altı ay önceki yazışmaları bulamazsınız. Maalesef ciddi bir dosyalama sistemi ve saklama usulleri yoktur.
Hukuk
Ermeni sorununun hukuka intikal etmesi olasılığını bertaraf edemeyiz. Böyle bir olasılık belki de ileride bizim başvurabileceğimiz bir yol dahi olabilir. Adana’da şimdiden bazı kişisel davaların açıldığı anlaşılıyor. Benim bahsettiğim olasılık ise uluslararası davalar. Eğer arşivler düzgün durumda olmazsa, rezil olmak bir yana, tamamen kasıtlı hareket edildiği yolunda izlenim dahi kolayca uyanır. İşi tarihçilere bırakalım tezimiz bile çürür. Ciddi olmak zorundayız. Zira durum ciddidir. Arşivler konusunda birkaç bürokratın söyledikleri ile yetinmemeliyiz. İngiltere, Amerika gibi ciddi devletler arşivlerini belirli bir süre sonra basarak tarihçilerin ve dünyanın bilgisine sunuyor. Biz bu örneklerden dahi ders almıyoruz.
Devlet Denetleme Kurumu
Konu önemlidir ve ulusal bir meseledir. Anayasa’nın 108’inci maddesi ile Cumhurbaşkanı’na bağlı bir Devlet Denetleme Kurulu kurulmuştu. Sayın Sezer bu kurula geçenlerde yeni üyeler atadı bile. Cumhurbaşkanı Devlet Denetleme Kurulu’nu Osmanlı arşivleri konusunda harekete geçirmeli ve durumu incelettirmelidir. Kurulun denetleme sonu hazırlayacağı rapora göre arşivlerin düzgün ve açık hale süratle getirilmesi için hükümet gerekeni yapmalıdır. Konu bu derecede önemlidir ve hepimizin onurudur. Ve de ihale ambargoları ile halledilebilecek türden değildir.
Yorumlar kapatıldı.