Ermenistan Devlet Başkanı Robert Koçaryan ‘Ermeni soykırımı’ iddialarının Batılı ülke parlamentolarında gündeme gelmesinin ardından ilk kez konuştu. CNN Türk’te yayımlanan Manşet programının yapımcısı Mehmet Ali Birand aracılığıyla Türk kamuoyuna görüşlerini açıklayan Koçaryan, taleplerinin ‘soykırım’ iddialarının kabul edilerek özür dilenmesi olduğunu, Türkiye’den toprak ve tazminat istemediklerini söyledi:
Fransa’da alınan karar sizin için ne anlama geliyor? Amacınıza ulaştınız mı?
Bu öncelikle Fransa’daki Ermenilerin amacıydı. Onlar ‘Ermeni soykırımı’nın kabul edilmesini istedi. Ben de kendi adıma Fransa’nın bu asrın başında gerçekleşen bu olayı teyit etmiş olmasını kutluyorum.
2001 Ermeni yılı ilan edildi. Diğer parlamentolardan karar çıkması için seferberlik ilan edileceği söyleniyor…
2001 yılını kim Ermeni yılı ilan etti? 2001 yılı Hıristiyanlığı kabul edişimizin yıldönümüdür. Ama bunun soykırım ve öteki problemlerin yılı olarak kabul edilmemesi gerekir. Sanıyorum ki diasporadaki Ermeniler çaba gösterecek. ABD’deki Ermenilerin Amerikan vatandaşı olarak bu hakkıdır.
Uluslararası kampanyayı Erivan mı, diaspora mı yönetiyor?
Sovyetler zamanından beri Ermenistan bu sorunlarla uğraşmadı. Bunu Ermeni diasporası sürdürdü. Onlar soykırımda ölenlerin ve bu acıyı çekenlerin torunlarıdır. Bu soruna kayıtsız kalamazlardı. Ermenistan bağımsızlığına kavuştuktan sonra bu konuda tutumunu belirgin kılmaya mecburdu. Bu benim tarafımdan BM kürsüsünde ve AGİT konferansında yapıldı. Ama ben ne Amerikan Ermeni cemaatini yönetiyorum, ne de Fransız Ermeni cemaatini. Ben nasıl Amerikan Kongresi üzerinde baskı kurabilirim?
Türkiye’den ne istiyorsunuz?
Eğer bir kişi ya da bir ulus onurunu savunmaya çalışıyorsa bu durum zaten bu duruşu haklı kılar. İki komşu ülke arasındaki bu sorunun bir hukuki sonucunun olmasını kimse beklememeli. Bu daha ziyade hakkın yerini bulmasıdır. Benim için sorunun özü budur. Ben biliyorum ki Türkiye’de şöyle bir görüş var; “Eğer bu soykırım tanınırsa Ermenistan muhakkak toprak talebinde bulunacaktır.” Türkiye’nin soykırımı tanımasının ardından Ermenistan tarafında herhangi bir hukuksal sonuç ortaya çıkmayacaktır. Ermenistan’ın zaten böyle hukuksal zemini yok. Zaten sorun o değil. Ne benim, ne de Ermenistan’ın böyle bir talebi yok. Türkiye’deki hukukçuların bunu hükümete anlatamamasına şaşırıyorum. Bu hukuki gerçek böyle anlaşılırsa, Türkiye konuya daha rahat bakabilir.
Ama anayasanızda böyle bir madde var. Taşnak Partisi’nde var. Sizin yerinize gelenlerin tavrı farklı olursa ne olur?
Bu tür sorunları zaten uluslararası hukuk sistematiği çözüyor. Ama doğrudur, söylenen sorunla ilgili partilerin talepleri olabilir. Ama tekrar ediyorum ki, soykırımın tanınmasıyla Türkiye’ye yönelik hukuksal sonuç ortaya çıkmayacaktır. Bu başka şeydir, soykırımdan zarar görmüş kişilerin torunlarının teker teker mahkemeye gitmeleri mümkündür. Bunu bugün de yapabilirler. Herhangi bir diaspora Ermenisi mahkemeye başvursa ve belgelerle o tarihte bankada parası olduğunu kanıtlasa zaten yasal mirasçı kabul edilir. Diyelim ki Türk mahkemesine gitti. Diyelim ki Türkiye’de mahkeme reddetti ve o kişi Avrupa mahkemesine başvurdu. Bu sistem zaten var.
İnanıyorum ki, Türkiye’de soykırımın tanınmasının sonuçları anlaşılmış değil. Bana göre en doğru çözüm bu ve benzeri bütün sorunlar için Türkiye’nin bütün arşivleri ortaya çıkarması ve doğrudan özür dilemesi yeterlidir. Siz bunu bir soykırım olarak adlandırmayabilirsiniz ama kabul etmek gerekir ki kitle halinde insanlar öldürülmüştür. Yerlerinden edilmişlerdir. Ve bugünkü diasporanın varlığı 1915’in sonucudur. Yani böyle basit bir adımla sorunu kökünden halledebilir ve ilişkilerimizin geleceğini değiştirebilirsiniz. Tek hedefimiz budur. Bu manevi bir sorundur.
Ama en önemlisi bir onur meselesidir.
Bu tarihçilerin problemi mi?
Bizim herhangi bir kuşkumuz olsaydı, bu tarihçilerin sorunu olabilirdi. Bu, bizim için ve uluslararası platformda kuşkuya ver vermeyecek bir gerçekliktir. Farz edelim ki Türkiye 1915’teki olayları tanıdı ve ben ya da herhangi bir siyasi parti bir taleple Türkiye’nin karşısına çıkacağız. Ne diyeceğiz? Ermenistan devletinin böyle bir sorun yaratmak için herhangi bir hukuki altyapısı yok. Bunu derken, soykırım olmadığına dair belgeler olmadığı anlaşılmasın. Almanya’nın, ABD’nin ve bizim diasporadaki insanlarımızın elindeki belgeler zaten hukuksal belgelerdir. Ama sorun bu değildir. Bu sorun Türkiye’de yaşanmıştır. Bölgesel olarak bakarsanız bugünkü Ermenistan o zaman yoktu zaten ve o toprakların mirasçısı değildir.
O zaman Ermeni parlamentosu Türkiye’den toprak ya da tazminat talebi olmayacak diye bir karar alamaz mı?
Ermenistan’da anayasa var. Buna göre Ermenistan’ın bölgeleri ve sınırları bellidir.
Ama Türkiye ile sınırları kesin değil.
Şimdiye kadar hiçbir devlet ya da hükümet böyle bir talepte bulunmadı. Biz çok ciddi bir devletiz ve uluslararası hukuk dışı herhangi bir adım atmayız.
Ama Ermenistan ve Türkiye sınırlarını nereden geçtiğini gösteren anlaşmayı meclisiniz kabul etmedi.
Biz soykırım meselesi üzerine konuşuyorduk. Sınır sorunları sadece Sevr meselesi çerçevesinde ortaya çıkabilirdi. Ama zaten böyle olmadı. Bunlar ayrı konuşulması gereken konulardır.
Yani ‘Sevr bitti yeni bir yöne bakalım’ mı diyorsunuz?
Bunun Sevr meselesiyle ilgisi yoktur. Yani soykırımın tanınması Sevr’in canlandırılması sonucunu doğurmaz. Eğer Türkiye, Ermeni halkından özür dilerse inanıyorum bu ortam değişik ve olumlu bir yöne kayar. Elbette Türkiye çok büyük ve güçlü bir devlettir, ama aynı zamanda gerçekleri görme büyüklüğünü göstermelidir. Sevr bu tür meselelerin görüşülmesine neden olabilir ama bu anlaşma hayata geçmemiştir. Ermenistan bu anlaşma ile ilgili herhangi bir sorun ortaya çıkarmamıştır ve Ermenilerin bir kısmında duygusal bir arzu olan bu tür istekleri, mesela Sevr’in yaşama geçirilmesi gibi gerçekler hiç gerçekçi bir konumda gözükmemektedir.
Vermek istediğiniz bir mesaj var mı?
Türk halkına ve hükümetine bir tek şey söyleyebilirim: Ne biz, ne de Türkiye yerini değiştirebilir. İkimiz de iyi komşuluk ilişkileri geliştirmek için hazır olmalıyız ve bu ilişkilerimizi doğru temeller üzerine kurmalıyız. Bizim geçmişimizi unutmamız mümkün değil. Ancak Türkiye’den o beklediğimiz yaklaşım ikili ilişkilerimizi iyi yöne doğru yönlendirebileceğine, bugün var olan bu gerginliğin tamamen ortadan kalkacağına inanıyorum.
Yorumlar kapatıldı.