Emekli Büyükelçi Elekdağ, yaptığı açıklamada, Ermeni tasarısının Fransa Ulusal Meclisi‘nde kabulünün ardından iki önemli gelişme olduğunu hatırlatarak, şunları söyledi: “Bunlardan biri İngiltere‘de Yahudi soykırımını anma gününe Ermeni soykırımının da dahil edilmesi. Bu üstünde durulacak bir husus. Çünkü bunda alelade bir merasim yapılmadı, İngiltere Başbakanı da katıldı, bütün diplomatik temsilcilikler davet edildi. Bir diğer gelişme ise Paris Belediyesi‘nin Ermeni soykırımı hatırasına bir anıt dikmesidir.“
Sözde Ermeni soykırımına ilişkin gelişmelere de değinen Elekdağ, şöyle konuştu: “İlk önce Rusya‘da Duma, sözde Ermeni soykırımını kabul etti. Sonra Kanada ve Yunanistan parlamentoları soykırımı kabul eden kararlar aldılar. Ardından Belçika Senatosu, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi, Avrupa Parlamentosu, İtalya Parlamentosu, peş peşe soykırımı tanıma yolunda kararlar aldılar. En son ABD Temsilciler Meclisi‘nde, yeni bir soykırım yasa tasarısının gündeme gelmek üzere olduğu yönünde haberler geliyor.“
Şükrü Elekdağ, bu gelişmeler karşısında, “Türkiye‘nin dünyaya Ermeni soykırımını uygulamış bir Müslüman ülke olarak tanıtılması amacını güden bir kampanya, giderek yaygınlaşıp uluslararası bir boyut kazanmıyor mu? Dost ve düşman pek çok ülke bu sorunu Türkiye‘ye karşı potansiyel bir koz olarak kullanamazlar mı?“ sorularının akla geldiğini vurguladı.
“FRANSA, TÜRKİYE‘Yİ ÇOK CİDDİYE ALMADI“
Soykırım tasarısının Fransa Ulusal Meclisi‘nde kabulünün ardından, Türk siyasi liderlerin Fransa‘ya tepkilerinin sert olacağını açıkladığını anımsatan Elekdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ama daha önce İtalya örneği var. Türkiye o zaman da bazı tehditler açıkladı, sonra bunun arkasını bıraktı. Zaten daha önce de Başbakanımız, Fransa‘ya karşı alınacak tedbirlerin Türkiye‘ye zarar vermeyecek nitelikte olacağını söylemişti. Bu bakımdan Fransa Türkiye‘yi çok ciddiye almadı. Esasında Türkiye maalesef ciddiye alınmıyor, ama Türkiye bunun farkında değil.“ Elekdağ, dışardan bakılınca Türkiye‘nin istikrarlı bir ülke olarak görünmediğini savunarak, “Mali ve ekonomik bakımdan son krizden sonra da ekonomisi kuvvetli yaralar aldı. IMF, Dünya Bankası ve uluslararası finans çevrelerinin desteğine ve anlayışına muhtaç. Böyle bir ülke tabiatıyla birtakım tehditler savurunca, bunlar pek göründüğü gibi değerlendirilmiyor“ dedi.
ALINACAK TEDBİRLER
Elekdağ, çeşitli ülke parlamentolarında kabul gören sözde Ermeni soykırımı tasarılarının arkasında Ermenistan‘ın bulunduğunu ifade ederek, “Bu işin arkasında Ermenistan var, Erivan var. Ermeni soykırımı tasarılarının parlamentolardan geçirilmesinin arkasında Ermenistan var. Esas itibariyle bu konuları Ermenistan orkestra ediyor, talimatlar Erivan‘dan çıkıyor. O bakımdan Türkiye‘nin Ermenistan‘a yönelik olarak birtakım önlemler alması gerekiyordu. Bunlar alınmadı“ dedi. Elekdağ, Erivan-Halep arasında uçak seferlerinin yapıldığını da hatırlatarak, şunları kaydetti: “Bu uçakların uçuş seferlerinin yolu Türkiye üzerinden. Türkiye‘nin muhakkak bunu durdurması lazım. Batıdan gelen bütün uçaklar Ermenistan‘a Türkiye‘nin hava sahası üzerinden gidiyor. İki tane hava koridoru var. UB/374 ve B/UB111 hava koridoru var. Bu hava koridorları üzerinden Ermenistan hem Avrupa ile hem de ABD ile olan uçak seferlerini sağlıyor. Bütün uçuşlar, Türkiye‘nin hava sahası üzerinden geçiyor. Türkiye‘nin her halükarda Ermenistan‘a giden uçakların bu koridorları kullanmasına imkan vermemesi lazım.“
Ermenistan‘da kıtlık olduğuna da işaret eden Elekdağ, “Türkiye‘den gıda maddeleri gidiyor. Türkiye‘nin Ermenistan‘la diplomatik ilişkileri olmadığından bu gıda maddeleri, Gürcistan ve İran üzerinden gidiyor. 160 milyon dolarlık mal gidiyor. Türkiye eğer yine soykırım konusuna önem veriyorsa, bunu da durdurur. Tabii bundan zarar görür, ama netice itibariyle böyle bir zararı da sineye çekmek lazım“ şeklinde konuştu.
Türkiye‘nin, tarihiyle yüzleşmekten hiçbir korkusu olmadığını tüm dünyaya göstermesi gerektiğini ifade eden Elekdağ, sözlerini şöyle tamamladı: “Tarihi gerçekleri bilimsel araştırma süreciyle ortaya çıkarmayı öngören birtakım girişimlerde bulunmalı. Uluslararası konferanslar, sempozyumlar düzenlemeli. Buna, Türkiye aleyhine konuşan ve yazan Ermeni tarihçileri, yabancı bilim adamlarını davet etmeli. Bunların burada cevaplandırılması lazım. Türkiye arşivlerini bugüne kadar açmadı. Türkiye‘nin yapacağı ilk şey bir acil çalışma grubu kurması. Tarihçileri, arşiv uzmanları, deneyimli büyükelçileri muhakkak davet etmesi lazım. Ortaya bir aksiyon programı çıkartmamız gerekli.“
PROF. DR. GÜNDÜZ‘ÜN DEĞERLENDİRMESİ..
Marmara Üniversitesi (MÜ) Hukuk Fakültesi öğretim üyesi ve uluslararası hukuk uzmanı Prof. Dr. Aslan Gündüz de, Fransa Parlamentosu‘nun “Ermeni soykırımı vardır“ şeklinde karar alma yetkisinin olmadığını söyledi. Prof. Dr. Gündüz, Ermenilere soykırım yapıldığının kabul edilebilmesi için bu konuda derin araştırmalar yapılıp, kararın uluslararası mahkemeler tarafından kabul edilmesi gerektiğini bildirdi. Ermenilerin Osmanlı Devleti‘nde yüksek unvanlara gelmiş, kendilerine “sadık teba“ unvanı verilmiş bir ırk olduğunu belirten Prof. Dr. Gündüz, şunları kaydetti: “Tarihte Ermenilere karşı soykırım yapıldığına dair bir kanıt yok. Ayrıca bu mantığa da aykırı. 2 milyon civarında Müslüman Türk‘ün öldüğü o dönemde, Ermenilerden de savaş şartları nedeniyle ölenler olmuş. 75 sene sesini çıkarmayan Fransa Parlamentosu‘nun şimdi ‘bu olay olmuştur‘ demesinin hiçbir inandırıcılığı yok.“
Türkiye‘nin tazminat vermesinin mümkün olmadığını anlatan Prof. Dr. Gündüz, “Daima bağımsızlık, eşitlik yanlısı, insan haklarından yana olduğunu söyleyen Fransa, 2. Dünya Savaşı‘ndan sonra 1 milyon Cezayirliyi öldürdü“ dedi. Prof. Dr. Gündüz, kararın, Türkiye-Fransa ilişkilerini hiçbir zaman düzelmeyecek bir duruma soktuğunu sözlerine ekledi.
ALMANYA‘DAN SONRA 2. ÜLKE TÜRKİYE
MÜ Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Nadir Devlet de, benzer kararların, aralarında Belçika, Paraguay ve Uruguay gibi 8-9 ülkede geçmişte alındığını, ancak bu ülkelerin etkili olmaması nedeniyle Türkiye‘nin kararlar üzerinde fazla durmadığını söyledi. Sözde soykırım kararının ABD, Fransa ve İngiltere gibi güçlü ülkelerde gündeme gelmesi sonucunda Türkiye‘nin rahatsızlık duyduğunu ifade eden Prof. Dr. Devlet, konunun siyasi baskı amacı taşıdığını bildirdi. Soykırım suçlamasında Almanya‘dan sonra Türkiye‘nin ikinci ülke olarak gündeme getirildiğini anlatan Prof. Dr. Devlet, “Bizim şu anda yaptırım gücümüz yok. Asıl tehlike bütün AB ülkelerinde bunun kabul edilmesi ve yaptırım söz konusu olduğunda ortaya çıkacak. İşte burada ne yapacağımızı bilemiyorum. Tazminat talebi olacak. En kötüsü, soykırım yapmış bir ülke olarak bizi etkileyecek“ dedi. Prof. Dr. Devlet, kararın Fransa ile kalmayacağını, İtalya ve uzak olasılıkla Almanya‘nın böyle bir karar alması ve daha ayrıntılı suçlamalara yer vermeleri halinde,Ermenilerin tazminat istemeyi deneyebileceklerini, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi‘ne gidebileceklerini kaydetti.
LOBİ FAALİYETLERİ
MÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tunç Erem ise Türkiye‘nin lobi faaliyetlerinde Ermeniler karşısında etkisiz kaldığını savundu. Türkiye‘nin, karar aşamasına gelindikten sonra tepki vermeye başladığını, oysa kararı engelleme çalışmasının daha önceden yapılması gerektiğini anlatan Prof. Dr. Erem, “Artık atı alan Üsküdar‘ı geçti. Haksızlığa uğruyoruz, ama kendi hatamız“ dedi. Prof. Dr. Erem, iki ülke arasında soğukluk olacağını, ancak Fransa‘nın Türkiye‘de çok büyük yatırımları bulunduğunu belirterek, “Fazla bir şey değişmez“ şeklinde konuştu. Prof. Dr. Erem, lobi faaliyetlerinde her şeyin devletten beklenmemesi gerektiğini vurgulayarak, bu konuda sivil toplum örgütlerine de görev düştüğünü kaydetti.
Yorumlar kapatıldı.