Türk ve Ermeni çocukları el ele mücadele ediyor
Taksimspor Kulübü’nde dostluk ve kardeşlik doyasıya yaşanıyor. İsmi ister, Garbis, ister Aram, isterse Osman olsun. Onlar Türk Milli Takımının eski hocası Fethi Demircan ile birlikte ter döküyorlar.
Tarih: 18 Ocak 2001… YER: Fransa Ulusal Meclisi. 577 milletvekili adına oylamaya katılan 51 milletvekili, ‘‘Fransa, 1915 Ermeni soykırımını açıkça kabul eder’’ şeklindeki tek cümleden oluşan kanunu kabul etti.
Yani her konuda Fransız olanlar, bu konuda da Fransız kalmışlardı. Oysa burada yaşanan dostluğu bir bilebilselerdi…
Dostluk mu, hayır hayır… Bunun adı dostluktan da öte bir şeydi KARDEŞLİKTİ…
Öyle ya nereden bilecekti, Ulusal Meclis Ermeni Raportörü François Rochebloine, Taksimspor Kulübü’nü… Türk bayrağı altında boks yapan Garbis Zakaryan’ı, Varujan’ı, Corc Papazyan’ı…
Ve onlarla birlikte ter döken Metin Türel’i Kamil Altan’ı, Lefter’i, Erdoğan Şenay’ı ve daha nicelerini…
Elbette bilmiyordu. Bilmedikleri sadece geçmiş ile sınırlı değildi. Günümüzden de habersizdi Fransızlar…
Dostluğun ve kardeşliğin alabildiğine yaşandığı o Taksimspor Kulübü, geçtiğimiz yıl 60. yaşını kutladı. Hem de yeni tesisleri ile birlikte… Bu tesisleri kazandıran da bir Türktü. Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül.
Ve bu tesislerde Fransızların, Fransız kaldığı sahneler yaşanıyordu. Sayıları 30’u aşan minik futbolcular toprak zeminde idman yapıyorlardı. Bu çocukların yarısı Ermeni, yarısı ise Türktü. Başlarında ise, A Milli Futbol Takımımız’da, Galatasaray ve Bursaspor Kulüpleri’nde teknik direktörlük yapan, Fethi Demircan bulunuyordu.
Fethi hoca bu ekibe idman yaptırırken tarifi olanaksız bir keyif alıyordu. Bu 30 kişilik ekibin adları değişikti. Kiminin Aram, Henri, Arden, Herman, Garbis, kiminin ise, Osman, Feyyaz, Onur, Hüseyin’di.İnanılmaz bir dayanışma, kardeşlik ve sevgi içinde çalışmalarını sürdürüyorlar ve birbirlerine yardımcı olmak için yarışıyorlardı. Bırakın ayrılığı onlar çoktan bir bütün olmuşlardı.
Fethi Hoca’yı da en çok bu sevindiriyordu. Hiç bir ücret almadan bu çocukların geleceği için kolları sıvamış, Türk futboluna hizmet edecek gençleri yetiştirmenin uğraşını veriyordu.
Fethi Hoca’ya sözde soykırım iddialarını ve Fransızları hatırlattık. Gülümsedi, ‘‘Burada çok mutluyum’’ dedi ve ekledi, ‘‘Spor evrensel bir olaydır. Benim öğrencilerimin tümü Türk vatandaşı. Onlar hiç bir ayrım yapmadan kardeşçe çalışıyorlar. Bu iddiaları gündeme getirenler, kesinlikle menfaaat peşindeler…’’
Söz onların
Hamamcıoğlu: Bayrağım Türk
TAKSİMSPOR Kulübü’nün Başkanı Garo Hamamcıoğlu, ‘‘Bayrağım ve toprağım Türkiye’’ diyor ve bakın neler söylüyor: ‘‘Burada doğdum burada büyüdüm. Futbol oynadım, iş sahibi oldum. Herşeyimi TC devleti sayesinde yaptım. Kendimi Ahmet’ten Mehmet’ten farklı görmedim. 10 Ermeni arkadaşım varsa, 100 tane de Türk var. Beni ben yapan Türkiye’dir. Soykırım huzursuzluğu, özellikle yurt dışında Fransa ve İngilizlerin politik çıkarları doğrultusunda çıkartılan abuk sabuk şeyler. Bizde isimler değişiktir, ama insanlık aynıdır. Türk insanını iyi tanımadıkları için yangın yaptılar. Ama bundan er veya geç döneceklerdir.’’
Minikler: Aş paylaşıyoruz
MİNİK oyuncular, Aram, Herman ve Arden, yaratılan bu tartışmalardan birşey anlamadıklarını belirtiyor ve şunları söylüyor: ‘‘Bizim büyük babalarımız, annane ve annelerimiz burada doğdular. Bugüne kadar da hiçbir büyüğümüzden böyle şeyler duymadık. Ne olduğunu bile bilmiyoruz. Çünkü biz küçükler burada her zaman mutlu olduk. Arkadaşlarımızın bir çoğu da Türk çocukları. Ekmeğimizi ve aşımızı birlikte paylaşıyoruz. Bize bunlar saçma geliyor.’’
Anne Meryem: Saçmalık
ERMENİ vatandaşı anne Meryem Oktay ise Taksimspor’daki çocukları hep balkonundan izliyor. İşte onun düşünceleri: ‘‘Benim yanımdaki İnci hanım Türk. Ayrımız gayrımız yok. Sahadaki çocuklarımız gibi biz de iç içeyiz. Fethi Hoca’dan, başkan Gora ve Aran bey de adeta bir ekip gibi. Böyle tartışmaları bizler saçma buluyoruz. Çünkü onlar hiç bir şeyin farkında değiller.’’
İşte unutulmayanlar
Taksimspor Kulübü’nün futboldaki Garbis İstanbulluoğlu, Corc Papazyan, Lefter, Varujan, boksta Garbis Zakaryan gibi ünlüleri Türk Milli forması ile başarı için ter döktü.
Taksimspor Kulübü’nden kimler, hangi milli sporcular yetişmedi, ay-yıldızlı formayla top koşturmadı ki… Garbis Zakaryan boksta 1948, 1949 ve 1950 yıllarında Türkiye şampiyonu olurken, bayrağımızla ortadoğu şampiyonluğunu kazandı. Türkiye’de profesyonel boksun öncülerinden biri olan Garbis, profesyonel 51 maçın 36’sını kazanırken, Avrupa ve dünya klasmanında yer aldı, hakemlik ve antrenörlük yaptı.
Garbis İstanbulluoğlu, Corc Papazyan, Lefter Küçükandonyanis, Varujan, Metin Türel, Kamil Altan gibi bir çok futbolcu milli formayı giyerken, Taksimspor Kulübü’nün kadrosunda yer aldılar. Garbis İstanbulluoğlu, İsviçre’yi 1953’te Bern’deki özel maçta 2-1 yenen ay-yıldızlı takımımızı galibiyete taşıyan golleri atarak büyük ün yaptı.
İşte gerçek
Taksim Süleyman Seba Tesisleri’nde bir bölümü Türk bir bölümü Ermeni sporcular, Taksimspor Kulübü’nün forması altında el ele, omuz omuza vererek çalışırken, büyük bir kardeşlik örneğiyle sözde soykırım iddialarını ortaya atanlara gerçeğin dersini veriyor. Fethi Hoca da arkadaşımız İlhan Söyler’e ‘‘Onlar hiçbir ayrım yapmadan kardeşçe çalışıyorlar’’ dedi.
Yorumlar kapatıldı.