Türkiye Ermenileri Cemaati, yeni patriğini seçti: Mesrob Mutafyan. Karekin 2’nin 10 Mart 1998’de ölmesinin ardından, 84. Patrik’in seçimi, geçtiğimiz Çarşamba günü yapıldı. Mutafyan’ın patriklik asasını ise törenle Kasım’da alacak. Şahan Sıvacıyan’ın son gün adaylıktan çekilmesiyle, 42 yaşındaki Mesrob Mutafyan tek aday oldu. ‘‘Patrik’’ sözcüğü, eski Rumca’dan geliyor. ‘‘Baş Peder’’ demek. Patrik Mutafyan, ‘‘Babadan, ikinci kuşak cumhuriyet çocuğuyum.Ümit doluyum’ diyor.
Mesrob Mutafyan’la, patrik seçildikten birkaç saat sonra, ziyaretçilerin henüz dağıldığı, ortalığın biraz olsun sakinleştiği sırada görüştük. Patrik seçiminde adaylığın söz konusu olmadığını belirterek sözlerine başladı. Bu kural ancak patriğin öldüğü sırada haleflerden birinin yurtdışında yaşaması halinde bozuluyormuş. Öğreniyoruz ki Türkiye’de yaşayan ve episkopos rütbesine haiz herkes, doğal patrik adayı. Ermeni Patriği Karekin 2 öldüğünde, Patrikliği’nde iki episkopos bulunuyordu. Şahan Sıvacıyan ve Mesrob Mutafyan. ‘‘Durum biraz garipti. İki adayın arasında bir ya da iki nesil olması gerekirdi. İstanbul’da doğan o yaştaki din görevlileri yurtdışına gitmişler zamanında. İkimiz kalıverdik. Cemaatimiz, ikimizden birini görevlendirecekti.’’ Mutafyan, patrik olmanın yaşı ve kıdemi olmadığını söylüyor. 537 yıl içinde daha çok gençler patrik seçilmiş. 70 yaşında sadece iki patrikleri olmuş. ‘‘Resimlerde görülen ak sakallı patrikler son yıllarında.’’ Cemaat, kendisi için çalışacak, birşeyler yapacak kişileri patrik seçiyor. Mutafyan, ‘‘Kendileri için daha çok çalışacak din görevlisi olarak beni gördüler’’ diyor. Mutafyan, patrikliği şöyle tanımlıyor: ‘‘Patrik, cemaatinin ruhani lideridir. Manevi vicdanının sesidir. Bir simgedir.’’ Türkiye’de yaşayan 65 bin Ermeni’nin sadece yüzde 5’nin kiliseye gittiğini söyleyen Mutafyan’dan, beş büyük bayramda, düğün ve cenazede bu rakamın arttığını öğreniyoruz.
Cemaatin ruhani lideri olmasının dışında, devletle ilişkilerde Patrikhane, Ermeni cemaatini temsil ediyor. ‘‘Turizm Bakanlığı 2000 yılı için düzenleyeceği inanç turizminde Patrikhane’yle diyalog kuracak. Şimdi Cumhuriyet’in 75. yılında cemaatin tertip heyeti oluşturmasına Patrikane öncülük ediyor.’’ Mutafyan, dini kurum olmakla birlikte devlete sadakatin İncil’de bir iman gereği olduğunu söylüyor. ‘‘Ermeni cemaatini gerek devlet nezdinde gerek akademik çevreler önünde, öteki dinler ve öteki kiliseler önünde temsil görevi var.’’
YÖK’LE DİYALOG
Fatih Sultan Mehmet’ten bu yana, Patrikhane’nin ilk Ruhaniler Genel Meclisi oldu. 28 kişi gibi çok küçük bir rakamla hem de. Cumhuriyetin ilk kurulduğu yıllarda bu rakam 100’ün üzerindeymiş. 44 kilisenin rahip ve papaza ihtiyacı bulunuyor. Mutafyan, bu 28 din görevlisinin yarısının 60 yaş üzerinde olduğunu söylüyor. ‘‘İlk hedefimiz, halkın vaftizini, düğününü, cenazesini aksatmamak’’ diyor. Asa Tevdi Töreni’nden sonra ilk görevinin hemen YÖK’le irtibata geçmek olduğunu söylüyor. ‘‘Ruhban okulu açmaktan yana değilim. Çok büyük mali külfet. Bazıları değişik mecralara çekiyor. Bunun yerine üniversite sistemi içinde din görevlisi yetiştireceğimiz inancındayım.’’ Mutafyan, milli servet ve cemaat servetinin ziyan olmaması için YÖK sistemi içinde klasik Grekçe, İbranice, arkeoloji derslerinin, kurslarının alınabileceğini belirtiyor. Bunun yanında Patrikane ya da YÖK’ün uygun gördüğü bir üniversitede Hıristiyan İlahiyatı dersinin yeterli olduğunu belirtiyor. ‘‘Bunun hem kızlara hem erkeklere açık olmasını istiyorum. Okullarımızda din öğretmenlerimiz de yok.’’ Bugüne kadar Hıristiyan Teolojisi eğitimi görmeyen, iyi niyetli insanlar din dersi veriyorlarmış. Mutafyan, din kültürünün yeni kuşaklara böyle aktarılamayacağını düşünüyor. Mutafyan’dan bu projeye YÖK içindeki bazı üyelerin sıcak baktıklarını da öğreniyoruz. ‘‘Bir çözüm arıyoruz. Bu çözümü de devletin kendi üniversite sistemi içinde arıyoruz. Yeni bir oluşum peşinde değiliz.
Tamamen bu sistem içinde bir şeyler yapmak istiyoruz. Eminim ki olumlu yanıt alacağız.’’
Patrik Mutafyan, cemaatinde gericiliğin söz konusu olmadığını söylüyor. Bunun nedenini de dinlerinin ‘‘Farzları, şartları yok’’ olmasına bağlıyor. Hele Anadolu Hıristiyanlığının, Ortaçağ Avrupası’ndaki olumsuzlukları yaşamadığını anlatıyor. Anadolu Hıristiyanlığı’nın daha çok mistisizm olduğunu söylüyor. ‘‘Bizde eteğinin uzunluğundan, sakalından kimin kiliseye gittiğini ya da dindar olmadığını anlayamazsınız.’’
KİLİSE DİLİ SORUN
Mutafyan, gençleri kiliseye bağlamak gibi bir sorunları olmadığını düşünüyor. Cemaatinin en büyük sorununun, dil olduğunu söylüyor. Çünkü kilise dili, beşinci yüzyıl Ermenicesi. Evde konuşulan Ermenice’yle kilise Ermenicesi çok farklı. ‘‘Ayinleri klasik Ermenice’yle yapıyoruz. Duayı, ilahiyi yüksek sesle okurken, kutsal kitabı halkın anlaması için modern Ermenice’ye çeviriyoruz.’’ Son 20 yıldır Ermeni kiliselerinde Türkçe vaazlar veriliyor. Çünkü 1950’lerden itibaren İstanbul’a göç eden Anadolu Ermenileri, kendi bölgelerinde okulları ve kiliseleri açık olmadığı için, anadilini öğrenemedi. Patrik seçimine 16 bine yakın insanın katılmasının nedeni, haftalık Ermeni Gazetesi Agos’ un Türkçe sayfaları. ‘‘Şu andaki durum, yüzde 30 Ermenice okur-yazar. Yüzde 70 ise Ermenice anlar ama Türkçe konuşmayı yeğler.’’ Patrik Mutafyan,bu oranı doğal karşılıyor. ‘‘Fransa’daki Ermeni kiliselerinde Fransızca, ABD’deki Ermeni kiliselerinde İngilizce konuşuyorlar. Bizim de yurdumuz Türkiye.’’
Ermeni Patrikhanesi’nin malı, mülkü yok. Patrik Mesrob Mutafyan, Türkiye Ermenileri Patrikliği’nin sadece bağışla yaşadığını, tek akaretinin olmadığını belirtiyor. ‘‘Vaftiz ya da düğün olduğunda bağışların bir kısmı Patriklik’e geliyor. Burası kendi yağıyla kavrulan, bağışla yaşayan bir yer. Cemaatimizin her bireyi Patriklik’e saygılı.’’
Geçmişteki yara
Patrik Mesrob Mutafyan, 1975’te ABD’de ki Memphis Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nde öğrenciydi. En yakın arkadaşı Petro Maraşoğlu da Mesrob ( Minas) Mutafyan’la yine aynı okulu paylaşmak istiyor. 1976 Haziran’ında Mutafyan’ın daveti üzerine Memphis’e gidiyor. Ertesi gün Mutafyan’ın kullandığı otomobil kaza yapıyor ve can arkadaşı Petro ölüyor. Bu olay, Mutafyan’ın hayatında çok önemli bir dönemeç oluyor. Ekonomi’yi bırakıp Sosyoloji ve Felsefe Bölümü’ne geçiyor. Din eğitimi görüyor. 1979’da döndüğü İstanbul’da Patrik 1. Şnork’un muvakatıyla rahip oluyor. Mutafyan’la 22 yıl önce yaşadığı acı olayı konuştuk.
Otomobil kazası bugün bile içinizde taptaze?
– En acı olayı ben orada yaşadım. İngiliz Lisesi’ndeki en can ciğer arkadaşım. Hafta sonları yazlığa gelirdi. Geceleri kumsalda uzanıp yıldızları seyreder, gezegenleri ve öteki hayatları konuşurduk.
O güne nasıl başlamıştınız?
– Havaalanında karşıladım. Ertesi sabaha kadar konuştuk. Boğazından rahatsızlık hissetti. İlaç almak için şehir dışındaki markete gittik.
Fotoğraf makinesi almak için gitmişsiniz?
– Hatırlamıyorum. Belki film almış olabiliriz. Aynı yol yerine yandaki orman yolundan gittik. Normal hızla gidiyorduk. Bir viraj geldi. Dönerken kendi şeridimizde olduğumuzu hatırlıyorum. Diğer şeritteki kadın sürücü bize çarptı.
Ama polis raporundaki şemada sizin karşı yola geçtiğiniz resmedilmiş?
– (Rapora bakıyor) İlk kez görüyorum. Bende yok. Burada viraj levhası yok, kontrol kaybı dediler. Kadın burada değil, şu noktadaydı. Hatta oraya gidip çiçek bıraktık.
Petro, uyarınıza rağmen kemer takmamış?
– Bu kadar detaylar doğru değil. Bu acı… En sevdiğim arkadaşımdı. Arkada ABD’li arkadaşım oturuyordu. O da ben de yaralandık. Ama Petro ağır yaralandı, bitkisel hayata girdi. Ben hastanede yatarken Petro’nun öldüğünü gizlediler. Sonra söylediler.Mahkemede beraat ettim. Ama o insan beni görmek için, aynı okulda okumak için gelmiş, dünyanın öbür ucundayız. İkimizin de anne babaları uzakta. Annesi Bayan Margot geldiğinde o kadar kötü bir ruh haline girdim ki. Görüşmekte zorluk çekeceğimi düşündüm. O kadar sevdiğim, evine gittiğim, bize puding yapan Margot Teyze’ye karşı bir suçluluk duyuyordum.
Nasıl gelebildiniz bu ağırlığın üstesinden?
– Hissettim ki en iyi arkadaşımı kaybettim. Benim de ölmem gerekirdi ama bir şekilde yaşıyorum, kemerimi taktığım için. O andan itibaren insanlara faydalı bir şeyler yapmaya karar verdim. Para kazanmayacağım, ticarete girmeyeceğim. Doktorluk, barış gönüllüsü ya da sosyal hizmet görevlisi olacağım. Tanrıya sığınmadım çünkü bu kaçış olurdu. Ama tanrıya olan bağımı pekiştirdi. Yeni hayat dönemimde tanrıya yönelmemde etkili oldu. Yepyeni bir başlangıca karar verdim. Bölüm değiştirip Felsefe’ye geçtim. Patrik Kalusyan’ı tanıdıktan sonra din adamı olmaya karar verdim.
Şimdi ruhani bir lidersiniz. Ama acınız gözlerinizden okunuyor.
– Her aklıma geldğinde yine hissediyorum. Telafi edilemeyen şeylerden biri. Hayatımın sonuna kadar acısını hissedeceğim. Ancak bu acının pozitif bir şeye dönüşmesi lazım. Kendi kendime acıyarak avunmuyorum. Ama bugün trafiğe bu nedenle çok duyarlıyım.
Mesrob Mutafyan (42) patriklik asasını Kasım ayında düzenlenecek törenle alacak.
İlk yorum yapan siz olun