Nilay Küçük
Güneydoğu Anadolu’nun en büyük şehirlerinden biri olan Diyarbakır, tarihi ve kültürel dokusuyla dikkat çeken bir destinasyondur. Tarihi surlarıyla çevrili olan şehir, pek çok medeniyetin izlerini barındıran zengin bir mirasa sahip.
DİYARBAKIR KALESİ
Diyarbakır gezimize tarihi surlarda başlıyoruz. Diyarbakır Kalesi; İçkale ve Dış Kale olarak iki bölümden oluşuyor. Dış surlar üzerinde 82 adet, İç Kale üzerinde ise 19 adet burç bulunuyor. Diyarbakır surlarının dört ana kapısı bulunuyor. Surlar, Dağ Kapı ile kuzeye, Urfa Kapı ile batıya, Mardin Kapı ile güneye, Yeni Kapı ile doğuya açılıyor.
DİYARBAKIR SURİÇİ’NDE NELER YAPILIR?
Diyarbakır Kalesi’nin ardından Suriçi’nde keşfe çıkıyoruz. İlk durağımız Ulu Cami oluyor. M.S. 639 yılında Müslümanlar tarafından Diyarbakır’ın fethedilmesi ile kentin en büyük kilisesi olan Mar Toma Kilisesi Ulu Cami’ye çevrilmiş. Büyük bir avluya sahip olan cami Diyarbakır’ın en önemli yerlerinden biri. Ulu Cami’nin hemen yanıbaşında Hasan Paşa Hanı bulunuyor. Vezirzade Hasan Paşa tarafından 1573 yılında yaptırılan bu han günümüzde kahvaltı hizmeti veren restoranlardan oluşuyor. Üç kattan oluşan hanın avlusunda sütunlu ve üstü kubbeli bir şadırvan bulunuyor. 2012 yılında yayımlanan Sultan dizisinin bazı sahneleri bu handa çekiliyordu.
ŞAİRLERİN ŞEHRİ
Diyarbakır’ın daracık sokaklarında ilerlerken Cahit Sıtkı Tarancı Müzesi’ne ulaşıyoruz. Cahit Sıtkı Tarancı’nın doğduğu ve çocukluk yıllarını geçirdiği 1733 yapımı bu ev Diyarbakır’ın geleneksel konut mimarisinin tüm özelliklerini taşıyor. Şu an tadilatta olması nedeniyle müze kapalı. Bu yüzden hemen diğer durağımız olan Ahmet Arif Edebiyat Müzesi’ne geçiyoruz. Bu ev de tıpkı komşusu olan Cahit Sıtkı Tarancı Müzesi gibi Diyarbakır’ın geleneksel evlerinin en iyi örneklerinden biri. Altı odalı ve avlulu bir plâna sahip olan müzede şairin kişisel eşyaları, el yazısıyla yazdığı şiirleri ve fotoğrafları sergileniyor. Edebiyat atmosferinden hiç uzaklaşmıyoruz ve soluğu Ziya Gökalp Müzesi’nde alıyoruz. Ziya Gökalp’in 1876 yılında doğduğu bu ev 1956 yılında müzeye dönüştürülmüş. Diyarbakır evlerinde bulunan havuzlu eyvanın bir örneği de burada görülebilir. 1956 yılında müze haline getirilmiş ve yazarın kişisel eşyaları ve belgelerinden oluşan koleksiyonlarla ziyarete açılmış.
SÜLÜKLÜ HAN’DA KÖPÜKLÜ BİR KAHVE
Sülüklü Han 1683 yılında Hanilioğlu Mahmut Çelebi ve kız kardeşi Atike Hatun tarafından yaptırılmış. 2010 yılında ise restore edilip hizmete açılan bu han Diyarbakır’ın en popüler yerlerinden biri. Burada ister kahvenizi isterseniz de şarabınızı yudumlayabilirsiniz. Biz Türk kahvesi içmeyi tercih ettik çünkü şarap için aklımızda farklı bir adres vardı.
Sülüklü Han’dan ayrıldıktan sonra acıkan karnımızı doyurmak için bir yemek molası veriyoruz. Tercihimiz tabii ki ciğer oluyor.
YENİKAPI CADDESİ
Diyarbakır’ın diğer yerel lezzetlerinin de tadına baktıktan sonra Suriçi’nde yürümeye devam ediyoruz. Adresimiz Dört Ayaklı Minare oluyor. Şeyh Mutahhar Camisi’nin yanında bulunan bu minare pek çok açıdan önemli. Yekpare taş sütun üzerinde dört köşeli olarak inşa edilmiş olan yapı, Anadolu’nun tek dört ayaklı minare örneğidir. Minareyi ziyaret ettiğinizde altından geçip geri dönüp tekrar geçen birçok insan görmeniz mümkün. Çünkü rivayete göre bu minarenin altından 7 kere geçenin dileği kabul oluyor.
Dört ayaklı minarenin bir diğer önemi ise eski Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi‘nin burada öldürülmesi. Elçi, 2015 hendek operasyonlarında zarar gören minarenin önünde olayı kınayan bir basın açıklaması yaptıktan sonra açılan ateş sonucu silahla vurularak öldürüldü.
2015’te Hendek olayları nedeniyle kapalı olan Yenikapı Caddesi 2022 yılında restorasyon çalışmalarının ardından yeniden hizmete açılmış. Lüks markaların hizmet verdiği caddede iki önemli yapı var. Bunlar Mar Petyun Keldani ve Surp Giregos Ermeni Kilisesi. Katolik mezhebine bağlı Keldaniler tarafından günümüzde de kullanılan Mar Petyun Kilisesi’nde ilk ibadetin 498 yılında yapıldığı düşünülüyor. Hemen yanındaki Surp Giregos Ermeni Kilisesi bahçesi ve mimarisi ile büyülüyor. Surp Giragos Kilisesi Ortadoğu’daki en büyük Ermeni kilisesidir. Kilisenin bahçesinde şarabımızı yudumlayarak günü sonlandırıyoruz.
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/nilay-kucuk/diyarbakir-2146759
İlk yorum yapan siz olun