İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Mülteci karşıtı söylem saldırıları artırıyor

Seçim sürecinde iktidar ve muhalefet mültecileri ‘gönderme’ konusunda adeta yarıştı. Siyasi pazarlıkların konusu yapılan mülteciler ise bu söylemler sonrası saldırıların arttığına dikkat çekti.

Kays ABBAS
Volkan PEKAL
Adana

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turuna gidilirken, Kılıçdaroğlu’nun artırdığı mülteci karşıtı söyleme ülkedeki mülteci meselesini siyasi pazarlık ve propaganda aracı olarak kullanmaktan zaten geri durmayan Erdoğan cephesi de “Biz zaten gönderiyoruz” diyerek cevap verdi. Siyasi pazarlıkların konusu yapılan mülteciler ise bu söylemler sonrası saldırıların arttığına dikkat çekerek Suriye’nin kendileri için hâlâ güvenli olmadığını söylediler. 

ÜZERİNE BOMBALAR DÜŞERKEN ÇOK FAZLA SEÇENEĞİN OLMUYOR

Adana’da Suriyeli esnaf ve vatandaşın yoğun yaşadığı Halep caddesi de denilen Mirza Çelebi Caddesi’nde mültecilere, siyasilerin açıklamalarını sorduk. Caddede esnaflık yapan Abu Muhammed bilgisayar mühendisi, iki yabancı dil biliyor ancak Türkiye’de mesleğini yapamadığı için esnaflık yapıyor. Bir hava bombardımanı sonrası kolundan yaralanan Muhammed, 2015’te Türkiye’ye geliyor: “Çok fazla seçenek yoktu. Ya güvenli bir yere gidecektik, ya da kalıp ölecektik. Suriye’deki mallarımızı yok pahasına sattık, en yakın yer olarak Türkiye’ye geldik.”

“GERİ GÖNDERECEĞİZ” SÖYLEMLERİ ENDİŞE YARATIYOR

Vergi levhasını ve işyeri açma iznini gösteren Muhammed, yıllardır vergi ödediğini, devletten bir lira dahi almadan kendi imkanları ile geçinmeye çalıştığını anlatıyor. Geri gönderilme söylemi ile ilgili konuşan Muhammed, “Bu söyleyeceklerim burada yaşayanların genelinin düşüncesi. Suriye’de iş, ekonomi, elektrik altyapı olursa hepimiz döneriz. Ama hem her yer güvenli değil, hem de ekmek yok. Bu nedenle her yerde ‘Göndereceğiz’ yazmaları bizi endişelendiriyor” diyor.

ÇOCUKLAR SURİYE’Yİ BİLMİYOR BİLE

Suriye’de şartlar eskisi gibi olsa dahi birçok Suriyeli aile gibi Muhammed de gitmek istese de gitmekten alıkoyacak haklı nedenler var. Muhammed’in 3 çocuğu var. 12 yaşındaki çocuk Türkiye’ye geldiğinde 4 yaşındaymış. 8 ve 4 yaşındaki diğer çocuklar Türkiye’de dünyaya gelmiş ve çocukların üçü de Suriye’yi hiç bilmiyor. Çocukların Arapça bilmediklerini ifade eden Muhammed, geri gönderilmeleri halinde çocukların eğitimin dışında kalacağını, adapte olmakta zorluk çekeceklerini, aslında hiç bilmedikleri bir ülkede her şeye sıfırdan başlayacaklarını söylüyor.

MÜLTECİLER İKİ GERİ GÖNDERME SÖYLEMİ ARASINDA SIKIŞTIRILIYOR

Abu Muhammed, her halükarda gitmek istemese de  iktidarın geri gönderme söylemini Kemal Kılıçdaroğlu’nda temsil edilen muhalefetin geri gönderme söylemine göre daha yumuşak buluyor. “İktidarın  İdlib’de ve Afrin’de briket evler yaptık” sözlerini daha tutarlı bulan Muhammed’e göre muhalefet konuya insani bir şekilde yaklaşmıyor, “Muhalefet ‘Otobüslere doldurup zorla göndereceğiz’ diyor. Zorla gönderiyor” diyor.

“İSTİSMARI SURİYELİNİN YAPTIĞI İDDİA EDİLDİ AMA SURİYELİ ÇIKMADI”

‘Geri göndereceğiz’ söylemlerinin kendilerine ırkçı saldırılara neden olabildiğini ifade eden Muhammed, “3 yıl önce burada bir çocuk cinsel istismara uğradı. Yapan henüz yakalanmamıştı, aynı mahallede yaşadığımız insanlar ‘Suriyeliler yaptı’ diyerek bizi hedef aldı. Bunu fırsat bilen yağmacılar mahalleye geldi, dükkanlarımızda hırsızlık yaptı, dükkanlarımızı tahrip etti. Sonradan çocuk istismarını yapan yakalandı ve Suriyeli değildi. Biz ırkçılık istemiyoruz. Eşitlik istiyoruz. Eninde sonunda hepimiz insanız. Biz sadece güvenli bir yerde yaşamak istiyoruz. Ancak seçimle birlikte ırkçılık yükseldi. Üzerimizde baskı ve endişe yaratıyor” şeklinde anlatıyor.

OKULLARA KADAR İNDİ ‘GÖNDERECEĞİZ’ DİLİ”

Seçim sürecinde fiziki bir saldırıya maruz kalmadıklarını ancak sözlü olarak rahatsız edildiklerini anlatan Abu Muhammed, çarpıcı bir örnek anlatıyor; “Geçen hafta okulda Türk çocuklar bizim çocuklara ‘Kılıçdaroğlu gelecek, sizi Suriye’ye göndereceğiz’ diyor. Çünkü her yerde bu konuşuluyor ve çocuklar da bundan etkileniyor. Bu dil okullara kadar indi”

Oy kullanmasalar da kendi taleplerinin ırkçılığın bitirilmesi olduğunu anlatan Muhammed, “Türkiye Arap devletlerinden daha iyi. Bunun için teşekkür de etmeliyiz ama burada ‘Burası seküler bir ülke’ deniyor olsa da insanların inançları, mezhepleri üzerinden siyaset yapılıyor. Kim aday olursa olsun siyasi programı ile konuşmalı. Daha iyi, daha medeni, daha refah bir hayat nasıl olmalı diye yarışmalı” dedi.   

SAVAŞTAN ÖNCE KİMSE KİMSENİN KİMLİĞİNE BAKMIYORDU 

Türkiye’de mülteci karşıtı söylemi Kılıçdaroğlu’nun Alevi kimliği üzerinden tartıştıran bazı Suriyeli muhalif televizyon kanalları Suriyeliler maniple edilerek seçimlerde tarafların mezhep üzerinden oluştuğu algısı yaratmaya çalışılıyor. Abu Hasan, Meral Akşener’in bir televizyon programından kısa bir kesitte söylediği “Muaviye mi, Hz. Ali mi? Tabii ki Hz. Ali. Savaşta onun ordusunda yer alırdım” sözlerini gösteriyor. Abu Hasan, “Muhalefet sanki ırkçı ve mezhepçi konuşuyor” diyor. Sekülerizmin, laikliğin önemli olduğunu ifade eden Hasan, “Savaştan önce Suriye öyleydi. Kimse kimsenin dinine, mezhebine bakmıyordu. Bizde Alevi, Ermeni fark etmezdi. Neden Türkiye’de bu konulara giriyorlar? Nefret daha yüksek olur.  Suriye bu konuda kötü bir örmek oldu. Mezhepler konuşulmaya başlandı, bu ülkeyi geri götürdü. Nefret dili bizi de olumsuz etkiliyor. Biz kardeşçe yaşamak istiyoruz” diyor.

DÖNMEK HERKES İÇİN GÜVENLİ DEĞİL 

İnsanların endişeli olduğu için alışveriş yapmak yerine para tuttuklarını anlatan Abdullah isimli esnaf da kimlik siyasetinin kendisine “Siyasette her şeyi kullanıyorlar. Şunu soruyorum, neden siyasetçiler ‘Biz Hz. Ali’den yanayız?’ diyorlar. Bu konular neden söz konusu oluyor? Neden insanlar arasındaki farklılıklar konu oluyor?”

Abdullah da geri gönderme tartışmalarından rahatsız, gitmek istemiyor ama o da ‘Geri göndereceğim’ diyenler arasından iktidara daha yakın hissediyor. İktidarın daha güvenli şekilde göndereceğini savunuyor. “İktidarın bir planı var, muhalefetin bir planı yok” diyor. Ne olursa olsun güvenli bir yer istediklerini ifade eden Abdullah,  “Bizim vatanımız Suriye. Ama Ben Türkmen olduğum için Türkiye benim ikinci vatanım gibi hissediyorum. Güvenli bir yer olursa giderim. Çünkü birçok kişi Esad’a muhalif olduğu için gider gitmez tutuklanabilir” diyor.

https://www.evrensel.net/haber/491080/multeci-karsiti-soylem-saldirilari-artiriyor

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın