İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Türk’ün, Türk’ten başka dostu varmış demek ki…

MUSA ALİOĞLU

Ülkemizin tarihinde artık silinmez bir iz bırakan dep­rem bize bir şeyleri yeniden hatırlattı. Türk halkını yü­celtmek ve de korumak, başkalarına önem vermemek adına öteden beri dile getirilen “Türk’ün, Türk’ten başka dostu yoktur” sözünün insani konularda geçerliliğini yitirdi­ğini bu depremde de yaşanan olaylarla çok net bir şekilde gördük, görmeye de devam ediyoruz. Öncelikle, Türkiye’de bu feci depremin acı yaralarını sarmak için gece gündüz çalışan yerli (resmi ve özel) ve yabancı arama ve kurtarma ekipleri ile insani yardım kuruluşlarına teşekkür ediyorum. 

İçişleri Bakanlığı deprem bölgesi için dördüncü seviye yardım alarmı verince Dünya Sağlık Örgütü’nün acil çağrı­sıyla dünya devletlerinin ve çeşitli ülkelerde yaşayan mil­yonlarca insanın deprem konusunda bize uzattığı yardım elleri, o bilinen sözü “Türk’ün, Türk’ten başka da dostu var­dır” şekline dönüştürdü. Herkesi düşman görmesek bile, dost görememek anlayışından kurtulmamıza sebep olan deprem dayanışmasında, birbirlerine dost olmayan ülkele­rin de Türkiye’ye destek konusunda ortak noktada buluş­ması da bize bir şeyler anlatsa gerek. Afetin ilk saatlerinde geniş bir heyetle deprem yaramızı sarmak için gelen dost Azerbeycan ekibinin yanı sıra, 1988 yılında Ermenistan’da meydana gelen dep­reme yardım götürmek için açtığımız Iğdır- Ali­can Sınır Kapısı 35 yıl sonra Ermeni halkının gönderdiği yardım ekibi için açıldı. Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan da Ankara’ya geldi. 

Yeşilköylü Ermeni asıllı bir arkadaşımın bu kapı için söylediği “Bir daha kapanmaması dileğiyle” sözüne ben de aynen katıldığımı belirtmeliyim. Dostluk için verilebile­cek bir başka örnek daha. 

Türkiye’ye tam 10 bin kilometre uzakta, Sibirya’nın en ücra köşesinde bulunan Yakutistan Özerk Cumhuriye­ti’ndeki Saka Türkleri’nden gelen yardım TIR’ları dostluğun ne demek olduğunu gösterdi. 

Ve öteden beri dost göremediğimiz, çok yakın bir za­manda da” Bir sabah ansızın gelebiliriz” diye korkutup, teh­dit ettiğimiz, komşu Yunan halkının “Bir sabah ansızın” bize yardım için geldiklerini, Dışişleri Bakanları Nikos Dendias’ın da geçmiş olsun demek için bizzat kalkıp Adana’ya gelme­sini nasıl izah edeceğiz? Diyebilirsiniz ki, biz de onlara her zaman yardım ettik. İşte dostluk ve önemli olan iyilikte bu­luşmak. Politik amaçla düşmanlıkla suçladığımız ama, dep­rem enkazı altında kalanları kurtarmak için ilk gelenler arasında İngilizlerin de bulunduğu gerçeğini nasıl inkar edebiliriz ki. Demek bu da dostluk. Yine daha düne kadar ağır bir dille itham edip suçladığımız İsrail Devleti, ‘Zeytin Dalları’ adlı geniş ekiple depremde can kurtarmak için ge­lenlerin arasındaydı. Demek ki, dostluk böyle günlerde daha iyi belli oluyor, dostlarımızı da tanıyoruz. Türk halkına büyük sempati besleyen Küba Hükümeti, depremde yarar­lanan insanların tedavisinde görev alacak olan 32 doktoru Kahramanmaraş’a gönderdi. 76 kişiden oluşan Vietnamlı askeri gurup Türk halkına yardım için seferber oldu. 

Meksika’dan Singapur’dan gelen arama kurtarma ekiple­rine ve enkaz altındaki insanları bulup çıkaran o hassas bu­runlu canlara ne kadar teşekkür etsek azdır. 

Doğru mu bilmiyorum ama, Türkiye’nin Washington Bü­yükelçiliği’ne giden dost bir Pakistanlı deprem yardımı ola­rak tam 30 milyon dolar bağışta bulunmuş. 

Politik olarak Türkiye’ye iyi bakmayan Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü de bir kampanyayla depremzedeler için 5.1 milyon dolar yardım toplayıp gönderdi. 

Yardımların bizim için çok anlamlı olan Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Duhok’tan sağlanan 23 TIR’lık yardım malzeme­sini bizzat liderleriyle Türkiye’ye getirdiler. 

Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre deprem bölge­lerine bu güne kadar 72 ülkeden gelen, bazıları geri dönen yabancı kurtarma görevlilerinin sayısı 10 bin 336’e ulaşmış. Fransa, Belçika, Rusya, İspanya, İsrail ve Hindistan sahra hastanesi kuran ülkeler arasında yer aldı ve on ülkeden bin kadar yeni görevlinin gelmesi de bekleniyor. 

Birleşmiş Milletler İnsani Yardımdan Sorumlu Genel Se­kreter Yardımcısı Martin Griffiths, deprem bölgesinde “İn­sani ihtiyaçların karşılanması için acil uluslararası yardım çağrısında” bulunduklarını ve 130’dan fazla ülkenin arama kurtarma ekiplerini bölgeye gönderdiğini kaydederek “Arama ve kurtarma ekipleri yerlerini, önümüzdeki aylarda depremden etkilenenler için yardım kuruluşlarına bıraka­cak” dedi. 

Ön yargılarımızdan arınıp, insanlık ailesinin birer ferdi ol­duğumuzu hiç unutmadan bugün bize yardım için gelen arama ve kurtarma ekiplerine, sağlık görevlilerine ve onla­rın hükümetlerine teşekkür etmek boynumuzun borcu. 

Birleşmiş Milletler ve bağlı Dünya Sağlık Örgütü’nün yap­tığı acil durum çağrısıyla Türkiye’ye ve Türk halkına yar­dımda tam bir yarış sergileyen tüm devletlerin halklarının da bizim kardeşimiz olduğu gerçeğini hiç aklımızdan çıkar­madan, onların da başlarına gelecek felakette bizim de aynı şekilde yardıma koşmamız bir insanlık borcudur. 

Başın sağ olsun, geçmiş ola Türkiyem…

https://www.ekohaber.com.tr/turkun-turkten-baska-dostu-varmis-demek-ki-makale,81618.html

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın