İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Bu çocukların adları neden Ali, Ayşe değil…

 Murad ÇOBANOĞLU 

Elon Musk’un Twitter’da herkese parayla mavi tik satması sonrasında aldığı ‘mavi tikle’ özgüvene bulanmış bir kurmaca hesap, Ulus Musevi Lisesindeki öğrencilerin TikTok için çektikleri bir videoda adlarını okumaları “Bu isimler şaka falan mı? Ayşe Fatmaya noldu aloooo Netflix meslek lisesi mi burası” diye paylaşmış. Yine Musk’un Twitter’ı aldıktan sonra gündeme soktuğu ‘mavi tikli hesaplara özel’, iletiyi güncelleme özelliğini kullanarak üç kez farklı ‘bazılarında sinkaflı’ ifadelerle güncelleyerek paylaşmış.

Aslında bu tarz paylaşımlar özellikle yapılıyor. Alıntılanan hesap, ‘içerikten bağımsız’ Twitter algoritmasınca ‘kabul gördüğü’ varsayılarak daha üstte çıkarılıyor. Herkesin görmesi sağlanıyor. Hesap bu iletisiyle 15 saat içinde 20 binden fazla beğeni almıştı. Şu an 40 bine yaklaşmakta…

-Nesi var Yahudi çocuklarının videoları üzerine şaka yapılamaz mı? sorusu soruldu. Elbette ki her üretilen ürünle şaka da yapılabilir, beğeni – beğenmeme düşüncüleri de dile getirilebilir. Bu, bu tarz içeriklerin çıkış noktasıdır. Ancak burada konu içeriğin ‘beğenisi’ değil, Yahudi çocukların ebeveynlerinin, onlara Yahudi atalarından aldıkları isimleri koymasıdır. Rahatsız olunan bu “Yahudilerin kendini var etme” düşüncesidir.

Bunun Antik Roma’dan bu yana tezahürlerini görmekteyiz. Yahudilerin adları Antik Roma’da yasaklanmıştı. Babil Sürgününde yine isimleri yasaklandı. Yani bir antisemit gazetecinin(!) de söylediği gibi sorun “Yahudi’nin Yahudi olduğunu hissetmesi, Yahudi’nin Yahudiliğini terk etmeyişi.”

Gelelim bunun alt metnine. Neden bu yanlıştır. Bir grup için yapılan eylem, görüş, saldırı hatta nefret söylemi grubun üye çokluğuna göre farklı etki gösterir. Buna ‘Azınlık Psikolojisi’ ya da ‘Azınlık Etkisi’ denir. Türkiye’de İslamofobi yapmak ile antisemitizm aynı etkiyi göstermez. Bunun nedeni Yahudilerin seçilmişliği değil, bunun nedeni azınlık olanın kendini tedirgin hissetmesi, kendine yönelik saldırıyı alt edemeyeceğine inanmışlığı ve suskunluk sarmalına kendini hapsediyor oluşudur. Bu kendini yalnız hissetmesine ve giderek toplumda daha fazla ezilmesine yol açar. Grup üyeleri ne kadar çoksa yalnızlaşma duygusu daha da azalır. Bu yüzden rakip taraftarın olduğu yerde maç izlemeyiz, bu yüzden İstanbul’da ya da başka şehirlerde hemşeri dernekleri vardır. Bu yüzden yabancı ülkede dilimizi konuşan birini görünce mutlu oluruz. Sonuçta iki, birden çoktur.

Heteroseksüellerin çok olduğu bir grupta eşcinseller, Hristiyanların çok olduğu bir toplumda Müslümanlar, Müslümanların çok olduğu bir toplumda Yahudiler kendini ‘tedirgin’ hisseder. İşte bu ‘tedirginliği’, uygar ülkeler demokratik hak ve güvenceyle aşmayı başarıyor.

Demokrasi, başımız sıkışınca kurduğumuz “demokratik değerlerin dışındaki cümleleri” savunmak öne süreceğimiz bir araç değildir. Demokrasi, demokratik değerleri içselleştirmek ve ona göre yaşamaktır. Kendi adı ne kadar haksa bir Yahudi ailenin çocuğuna koyduğu ismi de o kadar sahiplenerek ‘demokratik değerleri’ korumuş ve devam ettirmiş oluruz.

Yoksa, Azınlık Psikolojisi ya da Azınlık Etkisi altında kendimizi açıklayamayan, inançlarımızdan bahsedemeyen, dilimizi konuşamayan, farklılıklarımızı paylaşamayan tek boyutlu bir toplum oluruz. Hep söylenen bir cümle vardır “Biz eskiden Yahudi, Hristiyan bilmezdik.” Bilmiyordun zira Yahudi ve Hristiyan kendini açıklayamıyordu, Yahudi ve Hristiyan’ı görmüyor, hayatının içine dahil etmiyordun. “Eskiden Kurban Bayramı bilmezdik” ya da “eskiden Kandil bilmezdik” demek ne kadar anlamsız ise “eskiden Yahudi, Hristiyan bilmezdik” cümlesi de o kadar anlamsızdır. Doğrusu, bilerek sahip çıkmak, bilerek onunla birlikte olmaktır.

Antisemitizm, sadece “aleni Yahudi nefreti” değil, aynı zamanda Yahudilerin kendisini görünür hale getirmesinden rahatsız olmaktır. Yahudilerin, toplumda var olmaya çalışmasından, filmlerinde adlarının duyulmasından, sosyal medyada takip görmesinden, ticarette, sanatta, sporda, siyasette başarı kazanmasından rahatsız olmaktır.

Demokrasiyi kabul edenler olarak ancak ve ancak farklı olanı, olduğu farklığıyla kabul edip, sahip çıkarsak demokrasiyi de içselleştirmiş oluruz.

https://www.salom.com.tr/haber/123867/bu-cocuklarin-adlari-neden-ali-ayse-degil

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın