İdris Günaydın
DEBELENİYOR rumuzlu bir okuyucu da şöyle yazmış: “Peygamberin hayatını Matematik, Fizik, Kimya yerine ders yapıp okutmanın bilime topluma faydası ne? Onun için bütün İslam ülkeleri dini despotizmin sefaletin içinde debeleniyor” demiş.
Aaah! Ah!
Afrika’daki çoğu ülkeler Hristiyan! Hindistan’ın %80’i Hindu. Doğu Avrupa Hristiyan… Buralarda da insanlar sefil. Batı Avrupa ve Amerika’da despotizm yoksa İncil’den mi kaynaklanıyor? Yoksa okullarda din öğretilmiyor mu?
Gidip görebileceğin ülkeye git ve gör.
Mahallede yangın çıktığında, bir yoksul elden ayaktan düştüğünde, bir muhtaç çevreden duyulduğunda fizik bilgisi iyi olanlar ortaya çıkıp, yangının şiddetini, kimyası iyi olanlar adamın kimyasını, matematiği iyi olanlar çıkıp yoksulun ağırlığını ölçmez.
Yangını söndürmeye insanları koşturan onların kalplerindeki iman duygusudur.
Yoksula sahip çıkaran, Peygamberin “Yarım hurma ile de olsa ateşten korunun yani sadaka verin” tavsiyesidir.
Bir muhtaç gördüklerinde, Maun Suresinin, “O dini yalan sayanlar yok mu? Onlar yetimi iter kakar, muhtacı, yoksulu doyurmaktan zevk almazlar.” Ayeti Kerimesidir.
Fizik, Matematik, Kimya bir işe yaramaz orada.
Her bayramda trilyonlarca zekat ve fitre dağıtılır fakire yoksula. Kimse gidip önce bir Fizik Mühendisine görünmez.
Her kurbanda benim hesaplamamla 70 milyon kişiye kurban eti ulaşmaktadır. Halbuki kurban kesen: Türkiye’de her yıl 3 milyon koyun, 1 milyona yakın da büyük baş hayvan kesilmektedir. Toplam 4 milyon. Bir milyon büyükbaş yedi hisse olduğundan 7 milyon yapar. Üç milyon da koyun 10 milyon.
10 milyonu en az iki hisse olarak dağıtırız. 20 milyon eder. Her dağıtılan evde dört kişi bu etten istifade etse 60.000 milyon. 10 milyon da kesenler; 70. milyon.
Fizikçi nerede, Kimyacı nerede, Matematikçi nerede? Bu ikramı yaptıran Allah ve Hz. Muhammed’dir.
“Peygamber” diyenler değil “Peygamberim” diyenlerdir.
Kaldı ki Hz. Peygamber tedbirli olmanın en güzel örneklerini vermiştir:
1-Medine’ye hicret ettiğinde orada sıtma hastalığının olduğunu görür ve bir bataklıktan kaynaklandığını öğrenir. On bin ağaç diktirerek bataklığı kurutur.
2-Hendek Savaşında, Allah savaşın galibi olarak Müslümanları önceden müjdelediği halde Medine’nin çevresine geniş ve derin hendekler kazdırıp, orduyu savunma savaşına hazırlamıştır. Yani önce tedbir…
3-Devesi ölmekte olan ve sürekli Allah’a devesinin ölmemesi için dua eden bir kadına, “Ey kadın! Duana katran kat!” diyerek onu maddi tedbir almaya sevk etmiştir.
Son söz: Allah olacakları önceden BİLİYOR. Yani bizim ve her şeyin hayat filmini önceden izlemiş gibi. Allah olacakları BELİRLEMİYOR. Belirlerse kimini zengin, kimini fakir, kimini güzel kimini çirkin, kimini akıllı, kimini vasat… Adaletsiz olur ve hesap sorduğunda eşitsizlik olur…
Kainatın külli ve cüz i kanunları vardır. Külli kanun; yapraklar baharda açar, meyveler yazın olgunlaşır v.s. Ekvator’un bu yanında böyle. Bunu ancak Allah yönetebilir.
İki güzel evlenirse çocukları güzel olur, iki akıllı evlenirse çocukları üstün akıllı olur, ateş yakar, kar üşütür… Bunları bilmek, ona göre hareket etmek de cüzî kanunun gereğidir. Onu bizim idare etmemiz gerekir.
Allah’ın yaptığı şudur: İki güzel insan evlenirse çocuklarını güzele boyamaktır. Çünkü onu anne karnında başka kimse yapamaz.
Tıpkı siz bir resim çiziyorsunuz ve hangi renkte olacağı ile ilgili boyaları öğretmeninize getiriyorsunuz. Öğretmeniniz boyuyor… Bunun gibi…
Kader konusunda soru çoktur. Bu soruları kadere ve Allah’a isyan etmeden sormalıdır. Çünkü küfür ile iman arasındaki çizgi çok incedir.
Vesselam.
İlk yorum yapan siz olun