Zülal Kalkandelen
“Cumhuriyetin 100. yılında Türkiye ve dünya nereye?”
T24 haber/yorum sitesi, iki gün önce bu başlığı kullanarak İstanbul’da bir konferans düzenledi. Bir alkollü içki firmasının sponsor olduğu tek günlük konferansı her yıl yapacaklarmış, bu yıl da lüks bir otelin salonunda buluşmuşlar.
Etkinliğe katılan isimlere baktığımızda, kısa bir zaman önce AKP ile Cemaat ortaklığına destek verenlerin, neoliberalizm savunucularının, “muhafazakâr soslu demokratların” yeniden buluştuğu anlaşılıyor.
Mesela Şirin Payzın… Ülke TV’de 2015’te katıldığı bir yayında, Kabataş yalanıyla bilinen Elif Çakır’a şunları söylemişti:
“AK Parti’nin çıraklık döneminin çok iyi olduğunu düşünüyorum. Gerçekten kendisini muhafazakâr demokrat olarak tanımlayan, içinde dindarların, liberal sağın, hatta eski sosyalistlerin de olduğu bir ruh haliyle gelmişti iktidara. Bu da büyük umut yaratmıştı. Önemli tabular kırıldı. 1990’larda bugün yapamadığımız yayınları yapabiliyoruz. Ermeni soykırımı vardır diyen bir konuğu televizyona çıkarabiliyorum. Kandil’e gidiyorum. Kürt sorununu konuşabiliyoruz. Başörtülü kadınların gerek eğitimde gerek iş dünyasında ön plana çıkması çok önemli. Bu anlamda istediğim yayınları yapabiliyorum.”
Laik Cumhuriyeti yıkmayı görev edinmiş siyasal İslamcı bir parti hakkında bu övgüleri dile getirebilen biri, sanki bugünkü rejimin kurulmasına hiç destek vermemiş gibi davranabiliyor.
AKP VE CEMAAT İTTİFAKINI DESTEKLEYEN ‘KANDIRILMIŞ AYDINLAR’
Mesela konferansa ABD’den canlı bağlantı ile katılıp kapanış konuşmasını yapan Orhan Pamuk… 2012’de İspanya’da yayımlanan El Pais gazetesindeki röportajından bir alıntıyı aktaralım:
“Türkiye’de askerin gücü azaldı. Uzun yıllar laikliği korumak için askeri destekleyen milliyetçi burjuvazi bundan kaygı duyuyor. Anadolu’dan gelen, daha muhafazakâr ve dini yönü ağırlıklı olan, AKP’yi destekleyen yeni bir burjuvazi var. Bu İstanbul burjuvazisinin biraz rahatsız hissetmesine neden oluyor. Ama unutulmamalıdır ki son 10 yılda mevcut iktidarla Türkiye, çok daha zengin ve başarılı oldu.”
Laik Cumhuriyetin köklerini koparmak için çalışan, genel başkanının “şeriatçıyım” dediği bir parti için toplumda rıza yaratma sürecine aktif olarak katılan Pamuk, sanki bunları hiç söylememiş gibi şimdi Cumhuriyetin 100. yılı için yapılan konferansta konuşuyor…
TARAF’IN İFTİRALARIYLA CANINDAN OLANLARI GÖRMEYEN İKİYÜZLÜLÜK
Başka örnekler de verilebilir ama uzatmaya gerek yok; dikkat çekmeye çalıştığım husus liberal utanmazlık!
Pamuk’un konferanstaki konuşmasında düşünce özgürlüğünden söz ederken “Ahmet Altan’ın haksız yere hapse tıkıldığı zaman aklımıza geliyor” dediği medyaya yansıdı.
O zaman hatırlatalım: Altan, FETÖ kumpaslarının medya aparatı Taraf’ın genel yayın yönetmeniydi. O kumpaslarla nice insan haksız yere hapse tıkıldı, hapisteyken akciğer kanseri olduğu anlaşılan Kuddusi Okkır, serbest kaldıktan beş gün sonra yaşamını yitirdi; Yarbay Ali Tatar intihar etti.
Balyoz kumpası sonucu cezaevine giren ve üç yıl tutuklu kaldıktan sonra yakalandığı akciğer kanseri nedeniyle tahliye edilen Tuğamiral Cem Aziz Çakmak, GATA’daki hasta yatağından Ahmet Altan’a meydan okudu.
Ahmet Altan, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden bir gün önce bir TV programında sarf ettiği sözler gerekçe gösterilerek “örgüte yardım” suçlamasıyla gözaltına alınmıştı. Pamuk, onu kastederek “haksız yere”diyor olabilir. Ancak FETÖ’nün kumpaslarındaki rolünü ve onun attığı manşetler yüzünden korkunç zulümlere maruz kalanları, canından olanları görmezden gelmesi ikiyüzlülüktür.
Laik Cumhuriyeti yok etmek için yola çıkan gerici AKP ve Cemaat ittifakına “vesayetle hesaplaşma” ve “demokrasi” gerekçesiyle destek olanların, geçmişleriyle yüzleşmeden bugün Cumhuriyeti savunuyor görünmeleri ikiyüzlülüktür.
Bu, utanma duygusundan yoksunluktur.
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/zulal-kalkandelen/utanma-duygusundan-yoksunluk-1996247
İlk yorum yapan siz olun