Yarın, Türkiye saatiyle 19.00’da, Prag Kalesi’nde, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ermenistan Başbakanı Paşinyan ile ikili bir görüşme yapacak.
27 AB üyesi ve 17 davetli ülkeyle beraber ilk kez toplanacak Avrupa Siyasi Topluluğu Liderler Zirvesi’ne de bu görüşme damga vuracak.
Ermenistan Devlet Radyosu ve Ermenistan Kanal 1 haberleri, Erdoğan’ın Paşinyan ile görüşme ihtimalini eylülün son haftasından beri haber yapıyor. Normalleşme sürecinin Ermenistan Temsilcisi Ruben Rubinyan da geçen hafta benzer bir açıklama yapmıştı. O zaman “Olabilir” denilen buluşma belli ki kesinleşmiş. İki ülke arasındaki bu en üst düzey diyalog sürecinden en çok rahatsız olacak kişi hiç şüphesiz Yunanistan Başbakanı Miçotakis olacak.
Miçotakis, Zirve’de
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmek, görüşme olmazsa da Brüksel’in Ege ve Doğu Akdeniz’deki gerginliklerle ilgili Türkiye’ye sert bir mesaj vermesi için çalışıyordu. Türkiye hem büyüklüğü hem de attığı bir diyalog adımıyla, Madrid’deki NATO Zirvesi’nde olduğu gibi bir kez daha Yunanistan’ın çabalarını önemsiz hale getirecek.
Atina, Brüksel ve Washington’ın görmeleri gereken şey, Türkiye ile sorunları çözmenin yolunun başkalarının arkasına saklanarak konuşmaktan değil, aracısız ve iyi niyetli diyalogdan geçtiğidir.
Kemal Bey CHP’nin ABD temsilciliğini devre dışı bıraktı
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun ABD gezisini çok önemseyenlerdenim. Kemal Bey’in ABD medyasına vereceği Ege ve Doğu Akdeniz mesajları, Yunanistan’ın Ege’deki tüm sorunları müzakere etmekten kaçınan tavrını eleştirmesi Türkiye için önemli olacaktır.
Gezi önemli olunca biraz kulisleri kurcalayıp, kimlerle görüşme yapılacağını bulmaya çalıştım.
Ulaştığım bilgiler arasında en çok şaşırdığımı yazayım.
CHP Genel Başkanı’nın ABD’de görüşeceği kişilerle ilgili olarak CHP ABD Temsilcisi Yurter Özcan devre dışı bırakılmış.
Süreci belki Genel Merkez yürütmüştür diye kurcaladım, ulaştığım bilgi, ABD’de görüşülecek kişilerden randevuları, İstanbul’dan, kimi kaynaklara göre Kemal Bey’in dostları kimi kaynaklara göre de resmi olmayan danışmanları olan bir grubun aldığı şeklinde oldu. Burada CHP adına risk, randevu alınan kişilerin FETÖ’ye ya da Türkiye’ye bakışlarında çıkması muhtemel bir sorunun sonuçta alacakları oylara yansıyacak olması.
Keşke şu an CHP Genel Başkanı için Türkiye karşıtı Menendez’den alınmış bir randevuyu ve o randevuda Kılıçdaroğlu’nun vereceği mesajları konuşuyor olsaydık…
Kadir Has’ın Dendias’ı
Kadir Has Üniversitesi, “Parayı veren diplomayı alır” mantığıyla çalışan üniversitelerden farklı olduğu ve kampüsünü “Aklın özgürce dolaştığı yer” olarak tanımladığı için değerlidir benim için.
Üniversitenin Uluslararası İlişkiler ve Avrupa Çalışmaları Merkezi Direktörü Prof. Dr. Dimirtios Triantaphyllou’nun Almanya’nın Sesi’ne verdiği röportajı bu yüzden garip geldi bana.
“Türkiye’de para kazanan bir Yunanlı nasıl olur da Türkiye’yi eleştirir?” ilkelliği değil konuya baktığım yer.
Aksine, bilim insanları duygularıyla değil bilgileriyle yorum yapar gerçekliğine duyduğum saygı.
Ege’deki adaların silahlandırılması meselesi sorulan Profesör, Lozan Antlaşması’nın adalarda ağır silah bulunduramayacağını net olarak belirten maddelerden hiç söz etmemiş. Tıpkı adalarda görev yapabilecek ve sadece hafif silah taşıma hakkı olan polis-jandarma sayısının bile sınırlandırıldığından söz etmediği gibi.
Profesör Triantaphyllou, Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias gibi, Türkiye’nin gerekçelerini görmezden gelerek, “İlk kez Yunanistan’ın toprak bütünlüğü ve egemenliği tartışmalı hale getiriliyor” demiş.
Oysa 1914 tarihli Londra Büyükelçiler Konferansı Kararı, Lozan Antlaşması’nda bu karara atıf yapan 12. ve 13. maddeleri, 12 Ada’nın İtalya’dan Yunanistan’a geçtiği 1947 Paris Antlaşması’nın 15. maddesi 2. fıkrasında da adaların silahlandırılamayacağı açıkça belirtiliyor.
Bir uluslararası ilişkiler profesörünün uluslararası bir antlaşmadaki “These islands shall be and shall remain demilitarized” cümlesini görmezden geldiği yerde bilim etiği kalır mı?
Profesör, uzmanı olduğu alanda öğrencilere katkı sağlamaya devam etmeli ama milliyetçi duygularının bilim etiğinin önüne geçmesine de izin vermemeli. Bir bilim insanından bunu beklemek en doğal hakkımız sanırım.
Terör örgütünün Prag planı
PKK, Prag’daki Avrupa Siyasi Topluluğu Liderler Zirvesi sırasında Türkiye’yi protesto eylemi planlamış.
Neyse ki hem Büyükelçilik hem de devletin istihbarat birimleri planın farkına vardılar. Yarın, Çekya ve Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde yaşayan Türk vatandaşları da bayraklarıyla Prag’da olacak, Cumhurbaşkanı’nın geçiş güzergâhında destek gösterisi yapacaklar.
Terör örgütü aslında Türkiye’yi protesto gösterisi adı altında diğer ülke liderlerine şov yapmak istiyordu sayelerinde tüm ülke liderleri sokaklarda Türk vatandaşlarını görecek.
İlk yorum yapan siz olun