İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Olimpos’ta 16 yıllık kazılarda kent dokusunu tanımlayabilecek bulgulara ulaşıldı

Antalya’nın Kumluca ilçesindeki Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait kalıntıları barındıran Olimpos Antik Kenti’nde 16 yıldır devam eden kazılarda, kent dokusunu tanımlayabilecek bulgulara ulaşıldığı bildirildi. Kent merkezine 85 kilometre mesafede bulunan Yazır Mahallesi’ndeki Olimpos’un, Likya uygarlığının en önemli yerleşim yerlerinden biri olduğu belirtiliyor.

Beydağları Sahil Milli Parkı sınırları içinde kalan Olimpos’ta, 2006’ta başlayan kazılar devam ediyor.

Orman içinde bitki örtüsüyle kaplı halde bulunan kentte, bugüne kadar 1 ve 3 nolu kilise, giriş kompleksi, Piskoposluk Sarayı, köprü, Lykiarkes Marcus Aurelius Arkhepolis Anıt Mezarı, mozaikli yapı, Antimakhos Lahdi ve Liman anıtsal mezarları gibi eserler tespit edildi.

Kalıntıları doğudan batıya doğru denize akan ırmağın her iki yakasında yer alan antik kent, tarih ve kültür turizminin yanında tatil rotası için deniz, kum, güneş üçlüsünü tercih edenleri de cezbediyor.

KÖKLÜ BİR TARİH VE HUZUR VEREN DOĞA

Olimpos, köklü tarihi, antik kent kalıntıları, eşsiz doğası ile misafirlerine huzur veriyor. Çevredeki turistik tesislerde kalan veya günübirlik bölgeye gelen yerli ve yabancı turistler, Olimpos plajına gitmek için antik kentin gizemli atmosferinde, tarihin izleri arasından geçerek yaklaşık 20 dakika yürüyüş yapıyor.

Kazı çalışmasının devam ettiği antik kentte Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait günümüze ulaşan eserleri de görmek mümkün. Antik kentte bu yıl ağırlıklı olarak, restorasyon ve daha önce ortaya çıkarılan yapıların sağlamlaştırılması için çalışma yürütülüyor.

YÜZDE 5’LİK KISMI ÇIKARILDI

Antik kentte 2006 yılından bu yana kazı başkanlığını yürüten Anadolu Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yelda Olcay Uçkan, arkeolojik kazıların sabır ve özveri istediğini söyledi.

Kazılarda yöre halkının desteğini gördüklerini vurgulayan Uçkan, “Olimpos çok büyük bir şehirdi. Arkeolojik çalışmalar uzun soluklu yürütülür. Henüz yüzde 5’lik kısmını gün yüzüne çıkarmamıza rağmen kent dokusunu tanımlayabilecek noktadayız. Her tarafın kazısı bitmemiş olabilir ama Roma döneminde nasıl bir kentti, ana caddeleri nelerdi, nasıl bir kurgusu vardı, yapıların işlevleri nelerdi, erken Hristiyanlık sonrası Bizans döneminde nasıl bir kent dokusu vardı, neler dönüştü, neler tekrar kullanıldı? Bunların cevaplarını verebilecek noktada kente hakim olmak en önemli bulgu” diye konuştu.

Kentteki Piskoposluk Sarayı’nın mimari kurgusuyla eşi olmayan bir yapıda bulunduğunu anlatan Uçkan, içerdiği mekanlar, işlevleri, bütüncül olarak kullanıma yönelik olması gibi unsurlar bakımından sarayın diğerlerine göre farklı olduğunu ifade etti.

Antik kentte yapılan her çalışmanın yeni bir bilgiyi beraberinde getirdiğini dile getiren Uçkan, şunları söyledi:

“7. yüzyıl sonrası kentin bir şekilde terk edildiğini düşünüyoruz, günümüze kadar yapılan çalışmalar bunu gösteriyor. Özellikle Teke Yarımadası’nın Selçuklular tarafından alınmasından sonra burada yerleşim göstermediklerini biliyoruz. Dolayısıyla kentin içinde bir Türk dönemi mimari vurgusu yok ancak Yörük kültürü önemli bir kültür bölge açısından. Olimposlu dostlarımızdan öğrendiğimiz kadarıyla kışlak olarak Yörüklerin burayı kullandıklarını biliyoruz. Burası sonra da ören yeri statüsüne kavuşmuş bir yer. Antik kent olmasının yanı sıra plajıyla da turistik bir yer. Dolayısıyla diğer antik kentlere göre biraz daha farklılık içeriyor.”

Prof. Dr. Uçkan, Olimpos’un önümüzdeki süreçte de pek çok bilimsel sonuçlara ulaşılmayı sağlayacak zenginliğinin olduğunu sözlerine ekledi.

YENİ BİR ŞEHİR ORTAYA ÇIKTI

Bu yıl kazı başkanlığı görevini devralan Pamukkale Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gökçen Kurtuluş Öztaşkın da son yıllardaki kazıları Piskoposluk Sarayı ile 3 nolu kilise olarak tanımlanan yapıda yoğunlaştırdıklarını söyledi. Bu yıl 27 kişilik ekiple çalıştıklarını ve güzel bir sezon geçirdiklerini dile getiren Öztaşkın, kazıları bu ay sonunda tamamlayıp, ekimden itibaren çıkartılan zeminlerin restorasyon ve konservasyon çalışmalarını yapacaklarını belirtti.

Olimpos kazılarının 12 ay devam ettiğini ifade eden Öztaşkın, “2022’yi kazı buluntularının tasnif ve belgeleme çalışmaları ile tamamlarız. Gelecek yıl mayıstan itibaren tekrar arazide olacağız. Umarım biraz daha heyecanlı buluntularla karşılaşırız” dedi.

Olimpos Çevre Koruma ve Turizmi Geliştirme Derneği Başkanı Halil Karataş da Olimpos Antik Kenti’nin bölgenin tanınırlığını arttırdığını ve yöre halkına da önemli bir katkı sağladığını söyledi.

Karataş, “Çocukluğum bu bölgede geçti. Burası bitkilerle, molozlarla kaplıydı, kazı çalışmalarıyla yeni bir şehir ortaya çıktı. Her yıl çok sayıda yerli ve yabancı turist hem antik kenti gezmek hem de plaja gitmek için bu bölgeye geliyor. Buraya gelenlerin yüzde 90’ı bu şehri geziyor. Hem bölgenin turizm değerini artırdı hem de yöre halkı için ekmek kapısı oldu, istihdama katkı sağladı” diye konuştu.


Cumhuriyet Gazetesi

Yorumlar kapatıldı.