Rufat GÜREL
Iğdır coğrafi konumumu stratejik önemimi sebebiyle sürekli geçiş ve savaş alanı olmuştur. Iğdır’ın Güney’inde geçit vermez Türkiye’nin en yüksek sönmüş volkanik Dağı Ağrı Dağı, kuzeyinden Iğdır Ermenistan sınırını Batı’dan Doğuya çizen Aras nehri, verimli toprakları mikro klima iklime sahip, bölgenin ve ülkemizin Çukurovasıdır. Iğdır Nuh tufanı ile canlı hayatın yaşam bulduğu yer, bölgenin ve ülkemizin tahıl, sebze ve meyve anbarıdır.
Iğdır 3 devletle sınır olan, büyük şehir ve pazarlara uzak, kapalı bir hafıza durumunda olup, 6000 yıllık tarihi şehrini, 1.664 yılında yaşadığı büyük Ağrı Dağı depremi ile kayıp eden, 1840 yılında 2 büyük depremi yaşayarak büyük kayıplar veren, bir Serhat şehrimizdir. Iğdır yaşadığı 2 korkunç deprem ve heyelan sonucu bugünkü yerine gelip yerleşmiştir. Iğdır’ın bu günkü yeri o zaman yer yer bataklık, kamışlık, sazlık, sivrisinek ve sıtma hastalığının kol gezdiği yerdi. Iğdır ilk kurulduğu günden beri 24 Oğuz boyundan Iğdır boyutunun adını almış, onu şan ve şerefle taşıyan bir ilimizdir.
Oğuz boyuna mensup Selçuklu ve Kayı boyuna mensup Osmanlı devletini kuran Kayı boyu, Ertuğrul Bey ve oğulları, bir müddet Iğdır’da kalmışlar, Anadolu’ya Iğdır’dan gelmişlerdir. Türk tarihinde önemli bir yere sahip, İlhanlı ve Akkoyunlu devletlerinin yazlık sarayları, Iğdır ilinde idi. Bir dönem Hülagu Han, Alparslan, Nizamülmülk, Timur, Uzun Hasan İran Şahı Rıza Pehlevi, Kazım Karabekir gibi tarihte yer almış kişilerin gelip geçtiği yerdir Iğdır.
Azerbaycan Hanlıkları döneminde Iğdır, 1747-1828 yılları arasında İravan Türk Hanlığı hakimiyetinde 81 yıl kaldı. Iğdır 1828-1917 yılları arasında 89 yıl Çarlık Rus işgalinde kaldı. Iğdır 1917-1920 yılları arasında Taşnak Ermeni çeteleri ve 1918 yılından sonra da Ermeni güçlerininin vahşet ve soykırımını yaşadı.
Iğdır’ın Güney’i geçit vermez Ağrı Dağı, Kuzeyinde Aras nehri, Doğusunda Kaçar (İran) devleti, Batısında Osmanlı devleti ile sınır ve komşu idi. Iğdır soydaşları ile ilişkisi kesilmiş kapalı bir havzada 92 yıl tecrit edilmişti. Nahçivan ile aramızda Kaçar devleti olup Küçük Ağrı Dağı bize ait değildi. Iğdır’da Azerbaycan Türkleri, Müslüman ve Yezid’i Kürt’ler, Rus asker ve aileleri vardı. Halkın % 83 Türk ve Müslüman olup geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktı.
Resmî dil ve eğitim dili Rusça olup, Iğdır Erivan vilayetine şose bir yol ile, 1895 yılında Ruslarca yapılan, Alican köprüsü ile bağlıydı. Iğdır’da 243 yerleşim yeri olup, Türk ve müslümanlar askere ve memuriyete alınmıyordu. Ruslar Iğdır’a geçici bir gözle baktıklarından hiç bir yatırımda bulunmadılar. Ağır vergiler koydular. Kaçakçılığı önleyemeyip asayişi sağlayamadılar. 1917 Bolşevik ihtilali ile Ruslar ellerindeki silahları Taşnak Ermenilerine verip asker ve memurlarını çektiler.
Ruslar 3 Mart 1918 yılında yapılan Brest- Litovsk antlaşmasıyla Kars, Artvin, Ardahan’ı Osmanlılar’a 40 yıl aradan sonra verdiler. 89 yıldır işgal ettikleri Iğdır’ı vermediler. 1918 yılında Ermenistan kuruldu. Ruslara bağlı garnizon, tampon ve uydu Ermenistan Iğdır’ı kendi toprağı kabul edip etnik temizliğe başladı. Sözde uygar dünyanın gözü önünde, dünyanın en vahşi zülüm ve soykırımını, Ermeniler Iğdır’da yapmaya başladılar. Amaç Iğdır’da etnik temizlik yapıp, Iğdır’ı Ermenistan’a dahil etmekti.
Osmanlı ve Kaçar devletleri, içinde bulundukları durum itibarıyla, yardım edemediler. Azerbaycan’ın yapacak askeri gücü yoktu. Iğdır insanı halk milisleri kurup direnişe geçti. Iğdır Misak-ı milliye dahil edilmemişti. Sivil halktan kurtulanlar Azerbaycan ve Osmanlı devletine sığındı. Halk arasında büyük travmalar yaratan o olaylara “ Kaç Ha Kaç” deniliyordu. Osmanlı güçleri önünden kaçan Van bölgesinden gelen silahlı Ermeni militanlarına bölge insanı “ Katağan” diyordu. Bu insan kasapları bölgede yaşayan Yezid’i ve Ermenileri de kışkırtıp iç savaş çıkardılar. Çok kan döküldü. Ermeniler Gedikli, Hakmemet, Oba, Koçkıran ve bir çok yerleşim yerinde toplu soykırım yaptılar.
Osmanlı yaşadığı bu korkunç dünya savaşında 2.850.000 askerini kayıp vermiş elinde 2 kol ordu kalmıştı. Mustafa Kemal Atatürk Iğdır’ın önemini biliyordu. Rusların Batum’a karşı Iğdır teklifini; “Elimizde Batum gibi çok liman var. Ama Iğdır gibi stratejik bir yer yok.” diyordu. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk büyük öngörüsü ile Iğdır iline; “ Türk Kapısı” adını koymuştu. Kazım Karabekir Paşa’da Iğdır’a; “ Şark Kapısı” diyordu. Atatürk Rus ve Ermeni yayılmasını durdurmak, Nahçivanın Ermenilerce işgalini önlemek için siyasi ve askeri atılımlar yaptı. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk Ağrı Dağı bütünlüğüne sahip olmak, bu dağ onlarca orduya bedel geçit vermez savunma hattındaki oluşturmak, Ağrı Dağının Ermenilerce önemini bildiği için engel olmak, Türk dünyası ile bağlantı kurmak için, Nahçivan ile sınır olmak istiyordu.
Bunun için Kars antlaşmasında Türkiye’yi Nahçivan’a garantör yaptı. 1932 yılında Nahçivan sınırından 17 km uzunluğunda toprak ile Küçük Ağrı Dağının İran devletinden Van Kotur bölgesindeki yerle takas etti. Ağrı Dağı Dağ bütünlüğü Türkiye’ye geçti. Asayiş önlenip güvenlik sağlandı. Iğdır Türk dünyasına Nahçivan ile sınır oldu. 92 yıl Rus ve Ermeni işgalinde kalan, büyük acılar yaşayan, Misak-ı milliye dahil edilmeyen Iğdır için büyük risk alarak Iğdır’ı 12 Kasım 1920 yılında Anavatan Türkiye’ye kattı.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve şark kahramanı Kazım Karabekir Paşa’ya çok şey borçluyuz. Büyük adam büyük Önder olmak ileriyi görmek böyle bir şey. Mustafa Kemal Atatürk’e çok şey borçluyuz. Onun öngörüsü olmasaydı, Iğdır ve Nahçivan, Ağrı Dağı Zengibasar, Zengezur gibi Ermenistan’ın olurdu. Ermeniler Iğdır ve Nahçivan’ı alırlardı. Dünyaca meşhur Ağrı dağından onlarca orduya bedel savunma hattı olan Küçük ve Büyük Ağrı dağından olurduk. Ermeniler Aras nehrinin Güney’ine geçip Batı Azerbaycan toprağı İravan Hanlığının tek yadigarı Iğdır’a sahip olurlardı. Aras nehrinin karşısına geçip Anadolu’ya komşu olur, Türkiye’nin Türk dünyası ile bağlantısını keserlerdi.
Mustafa Kemal Atatürk’ün öngörüsü sayesinde dir ki; Nahçivan, Iğdır ve Ağrı Dağı Türk dünyasının elinde. Ermeniler buralarda taş taşın üste koymaz, bu güzel vatan toprakları üzerindeki Türk’e ait ne varsa, yer yüzünden silerlerdi. Bu sebeple buraları canları ve kanları pahasına bize vatan yapan, başta Başkomutan Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, Şark kahramanı Kazım Karabekir Paşa, ve onun silah arkadaşları tüm Mehmetçik ve Halk milislerine minnet ve şükran borçluyuz. Ruhları şad mekanları cennet olsun.
http://www.guvengazetesi.com.tr/yazarlar/rufat-gurel/mustafa-kemal-ataturk-ve-igdir/125/
İlk yorum yapan siz olun