Geçtiğimiz gün İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından sosyal medya hesaplarından bir video yayınladı. Videoda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun geçtiğimiz haftalarda yanan Balıklı Rum Hastanesi Vakfı Başkanı Konstantin Yuvanidis’i aradığı ve telefonda konuştukları anların kayda alındığı iddia edildi. Sadece İmamoğlu’nun konuşmasının duyulduğu kayıtta, İmamoğlu’nun Yuvanidis’in röportajından rahatsız olduğunu ve bu röportajı Yuvanidis’e yakıştıramadığını, Yuvanidis’in gazetelere yalan beyanda bulunduğunu, Yuvanidis’in kimseyi kovmaya gücünün yetmeyeceğini, teşekkür beklemediklerini ancak herkese teşekkür ederken itfaiyeye teşekkür etmemiş olmamasını manidar bulduğunu, şahsının kendisini ilgilendirmediği ama başkanı olduğu kadim kurumun kendisini ilgilendirdiğini, siyasete ilgisi var ise bunun kendisini ilgilendirmediği ve eğer gazete sözleri çarpıttıysa düzeltme talebinde bulunması gerektiğini söylediği işitiliyor.
Söz konusu bu video azınlık yepyeni bir tartışmayı başlatırken pek çok farklı sorunun sorulmasına neden oldu.
Öncelikle AGOS eski yayın yönetmeni Rober Koptaş’ın bazı cemaat liderlerini eleştirmek amacıyla: ‘Azınlık vakıflarında karanlık işler çeviren, hükümette olana yaslanıp yaltaklanarak güç devşiren, böylece yedikleri haltları perdeleyen ağababaları var. İmamoğlu az demiş bence.‘ tweeti’nin İBB tarafından savunma niteliğinde kullanılarak yeniden paylaşılması dikkat çekti.
Koptaş daha sonra İmamoğlu’nun bu tavrı Yuvanidis’in azınlık olması sebebiyle yapmadığını düşündüğünü, azınlık olmayan bir vakıf başkana da aynı şekilde davranacağını düşündüğünü belirtti.
Sosyal medya fenomeni Natali Avazyan ise Rober Koptaş’ın tespitini onaylar şekilde: ‘Bir sürü isim biliyorum ama söyleyemem‘ dedi.
Çoğunluk ise İmamoğlu’nun bu tavrının Yuvanidis’in azınlık olması sebebiyle olduğunu ve gücünün ancak azınlıklara yettiğinin altını çizdi. Belgesel sinemacı ve yazar Ümit Kıvanç, ‘karşısındaki azınlıktan ahlaksız biri diye değil azınlık diye yapabiliyor, hatta özellikle o nedenle yapıyor tafrayı’ derken, yazar ve araştırmacı Ohannes Kılıçdağı da: ‘[İmamoğlu] tamamen kendi siyasetini kurtarma peşinde. Yuvanidis, ‘İmamoğlu var olsun’ deseydi İmamoğlu aynı Yuvanidis’i övecekti.‘ diyerek Koptaş’ın tespitinin hatalı olduğunu savundu. Fakat Kılıçdağı, bunun bir ego meselesi olduğunu, İmamoğlu’nun gücünün yeteceği başka birini de böyle azarlayabileceğinin de altını çizdi.
Aynı şekilde gazeteci ve televizyon programcısı Aris Nalcı da: ‘Bu aslında herkes ayağını denk alsın demektir. Helalleşmek isteyen Kılıçdaroğlu da iktidarın pisliklerini örten bürokratlar da oturabilir, Şirinoğlu ile de oturmalı ve helalleşmelidir, ama İmamoğlu’nun resti azınlıkları hiç anlamadığını gösteriyor.’ diyerek hem Kılıçdaroğlu’nun samimiyet açısından dikkate alması gereken sınırları belirlemiş hem de İmamoğlu’nun konudan oldukça uzak olduğunun altını çizmişti.
Diğer yandan gazeteci Tuğba Tekerek: ‘Gücü azınlık vakfı başkanlarına yetiyor. Gücü başkasına yetse neler yapacak kimbilir!’ diyerek tepkisini gösterdi.
Yazar ve araştırmacı Sevan Değirmenciyan ise 9 yıl sonunda anca çıkan cemaat vakıfları yönetmeliğinin de Koptaş’ın bahsettiği kişiler tarafından yayınlanmasının engellendiğini iddia ederek: ‘Yahu vakıf seçim yönetmeliğinin 9 yıl hazırlanmamasından bile kıllanmadınız mı? Ne kadar safsınız yahu…‘ diyerek İbrahimzadeh’e sitem etti.
Gazeteci ve yorumcu Alin Ozinian ise İmamoğlu’nu eleştirmek için azınlıkların böylesine bir olayı beklemelerine gerek olmaması gerektiğini: ‘Azınlıklar dile işlemiş, ruha işlemiş ‘mütekabiliyetçiliği’ iyi bilir… Bugün vakıflardaki pislikleri araya katmadan İmamoğlu eleştiremeyenlerin sorunu bundan. Öldürülen bir kadın için, ‘mini etek giymiş ama’ demek gibi bir şey bu, idrak edemiyorsunuz fakat tam olarak böyle‘ diyerek anlatmaya çalıştı.
https://www.avlaremoz.com/2022/08/19/imamoglu-ve-baslattigi-tartisma/
İlk yorum yapan siz olun