49 yıl önce Kayısı Şenliği’ni başlatan 12 kişilik komiteden hayatta kalan ve şimdi Malatya dışında olan 3 kişinin 25. Kayısı Festivali’ne daveti çerçevesinde, yeniden hem festivali yaşamak hem de güzel kentimdeki hızlı gelişmeyi gözlemleme olanağı bulabildim.
İlklerini düzenlediğimiz festivalde şu iki amaca yönelik çaba göstermiştik; kayısının katma değerini yükseltecek adımların atılması ve kentin sosyal yaşamının renklenmesi ile tanıtımı. Aynı yıllarda bir üniversitenin kurulması çabalarımızda da bu iki konu ve diğerleri yer alıyordu.
Yarım asır geçtikten sonra kıyasladığım Malatya’da kentin fiziki gelişimi özellikle son yıllarda artmış, sosyal yaşam siyasi erkin kontrolüne girmiş, kayısımız için dev adımlar atılmış olsa da 50 yıllık bir geçmişin hakkı verilememiş.
Ne var ki, siyasi ortamın dayattığı ‘mahalle baskısı’ çemberi birkaç yıl öncesine göre kırılmış, geleceğe umutla bakılabilecek pencereler aralanmaya başlanmış. Bunun en belirgin göstergesi de festival konserleri için seçilen sanatçıların kimlikleri olarak görülebilir. Hele de açılış gecesinde siyasi partilerin yerel yöneticilerinin bulunması… Ödül töreninde 3 ayrı siyasi partiden de milletvekillerinin sahnede bulunması. Bütün bunlar Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan’ın geniş halk kesimlerine vermeyi arzuladığı bir mesaj olsa gerek.
Ancak Başkan’ın mensubu olduğu partinin Genel Başkan Yardımcısı’nın ‘uçağa yetişecek’ diye tören programının alt üst edilmesi tam bir kaos ortamı yarattı, keyifleri kaçırdı. Onur ödülü verilmek üzere davet edilenlerin izdiham nedeniyle tören alanına hırpalanarak girmedeki zorlukları, sonra da oturacak bir sandalye dahi kalmaması karşısında protokol müdürünün çırpınışları bir eksikliğin işareti oldu.
Orhan Apaydın, ‘Kernek Onur Ödülü’ plaketini Milletvekili Bülent Tüfenkci’den alırken
Ama yazık oldu.
Kent halkındaki festival heyecanı ve bilinirliliğindeki eksikliğin nedenini anlayamadım. O kadar ki, ne otel ve restoranlarda, ne de Şire Pazarı diye bilinen yaş ve kuru kayısının merkezinde bir festival afişi, Mişmiş Gazetesi veya broşüre rastladım.
Doğrusu, çok hayıflandım.
Fuar merkezinde çekici ve eğlendirici stantların azlığı da beklenen sıcaklığı sağlayamamıştı.
Fuarda ilk gün düzenlenen kayısı konusundaki toplantıyı, görevliler ve konuşmacılar dahil sadece 35 kişi izliyordu. Oysa kayısıcılığın kalbi buradaki konuşmalarda atıyordu. Her yıl 2 milyon adet daha kayısı fidanı yetiştirilmesine rağmen, dünyadaki pazar payımızın % 90’dan % 55’e nasıl gerilediğini anlayabilmek, Malatya’ya yılda 400 milyon dolar yerine 1 milyar dolar kazandırmanın yollarını bulabilmek, ancak bu toplantılardaki veriler değerlendirilerek bulunabilirdi.
Toplantıya ilgisizliğe de çok çok üzüldüm.
Ücretsiz konserleri onbinlerce kişinin izlemiş olması ise, belli ki özellikle gençlere bir nefes aldırdı.
Festivalin gerek belediyedeki görevlileri, gerekse hizmet aldıkları şirketlerin heyecan ve özverisi umarım gelecek yıllardaki festivallere deneyim olarak yansır, daha görkemli ve kente yararlı etkinlikler sağlanabilir.
Çokça mutlu olup keyif aldığımız festivalimizin yapılan harcamalar ve emeklere karşılık gelebilmesi için mesleğimiz gereği bilip gördüklerimizi en üst düzeyde yöneticilerimize anlatma olanağı da bulduğum için, sonraki yazımda kentin genel havası ile ilgili gözlemlerimi aktarmaya çalışacağım.
___________
ORHAN APAYDIN KİMDİR?
31 yaşına kadar kaldığı Malatya’da gazetecilik ve sunuculuk yaptı. Kentin gelişimini sağlayıcı yazı ve haberlerin yanısıra bizzat komite veya derneklerde görev aldı. Bu çalışmaları nedeniyle İnönü Üniversitesi’nin kuruluşu ve kayısı Festivali’nin 25’ncisinde onur ödülü, Malatya Rotary Kulübü’nün de Meslek Hizmet Ödülü’ne layık görüldü. Sonraki yıllarda gazetecilik mesleğini sürdürdüğü Adana’da ‘Adana’ya Yön Verenler’ listesindeki 25 kişi arasında yer verildi. Halen 72 yaşında ve Adana’daki Malatyalılar Derneği’nin başkanı.
https://malatyahaber.com/orhan-apaydin/festivalin-ardindan-malatyada-uc-gun-i
İlk yorum yapan siz olun