İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Dünyaca ünlü filozof Kuçuradi: Ömrüm cevap aramakla geçti

Zeynep Bilgehan

İnsan nedir? Peki ya robotlar? Herkesin değerlendirmeleri neden birbirinden farklı? Birinin ‘iyi’ dediğine diğeri neden’ kötü’ der? Onunki bu sorulara bir cevap vermek üzere geçmiş bir ömür… Uluslararası Felsefe Kuruluşları Federasyonu Onursal Başkanı ve Türkiye Felsefe Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ioanna Kuçuradi ile hem eski fotoğraflara göz attık hem de bu soruların cevaplarına yanıt aradık…

1- Prof. Dr. Ioanna Kuçuradi, 4 Ekim 1936’da eczacı bir baba ve ev hanımı bir annenin tek çocuğu olarak dünyaya geliyor. Baba tarafı Sakız Adası’ndan, anne tarafı Çorlu’dan İstanbul’a gelmişti. Kuçuradi, önce Parmakkapı, sonra da Asmalımescit’teki evlerinde sakin bir çocukluk geçirdiğini anlatarak başlıyor: “Annemin bana davranışları çok dengeliydi. Kavga etmeleri şöyle dursun, birbirleriyle yüksek sesle konuştuklarını bile duymadım. Annem, ben sokakta bir şey görüp istediğimde, çok ağlasam da hiç almazdı. Ama istediğimi, ertesi gün babam getirirdi. Annemin bu davranışından kişinin kendine hâkim olmasının önemini öğrendiğimi düşünüyorum. Son yıllarda bunun üzerinde ısrarla duruyorum, çünkü artan şiddeti, cinayetleri başka türlü anlayamıyorum… Eğitimimin görmemi sağladığı bir şey de ebeveynlerin çocuklarını ‘başarı’ya karşılıklarla teşvik etmelerinin yanlış olduğu… Buna örnek ‘sınıfını geçersen, sana bisiklet alacağım’ sözü…”

Dünyaca ünlü filozof Kuçuradi: Ömrüm cevap aramakla geçti
Yaş 1 Anneannesi ile…

2. DÜNYA SAVAŞIYLA ALT ÜST OLAN HAYAT

Evdeki sakin hayat İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla gölgeleniyor. Babası yeniden askere alınıyor… Kuçuradi anlatıyor: “1942 yılında, ben ilkokula başladığım gün babam da askere gitmişti. Savaş yüzünden doktorlar ve eczacılar yeniden askere alınmış. Babam Mardin’e gönderildi. Mardin’i ilk o zaman duymuştum. Babam askere gidince, annem eczaneye gitmeye başladı. İşleri o götürdü. Ben evde, yıllardan beri yanımızda olan, o zamanki adıyla İmrozlu Grammatiki Hanım’la kalıyordum.” Kuçuradi ilköğrenimini İstanbul Merkez Rum Ortaokulu’nda, lise eğitimini Zapyon Rum Kız Lisesi’nde tamamladı… 

Dünyaca ünlü filozof Kuçuradi: Ömrüm cevap aramakla geçti
Sene 1940’lar, Annesi Efimia Kuçuradi ile

HAYATIMIN İLK ÖDÜLÜ: MICHELANGELO KİTABI 

Etrafından çok kitaplarına meraklı olduğunu söylüyor: “Çok edebiyat kitapları okuduğumu hatırlıyorum… Öğretmenlik benim gözümde kutsal bir meslektir. Benim de bu bilinçte olan öğretmenlerim oldu. Fizik-matematik öğretmenimiz bir “Bilimseverler Çevresi” kurmuştu. Edebiyatı sevdiğimi bilen bu öğretmenim, benden bu çevreye edebiyatla ilgili bir çalışma sunmamı isteyince, itiraz edip bilimsel bir konuda, atomla ilgili bir kitabı sundum. Bundan sonra o da bir şiir okuma yarışması düzenledi. Birinci olunca, hayatımın galiba ilk ödülünü aldım: Kocaman bir Michelangelo kitabı! Kişilerin yalnızca bilim konusunda eğitilmesinin, insanlaşmak için yeterli olmadığının farkında olan bir öğretmendi fizik-matematik öğretmenimiz…”

Dünyaca ünlü filozof Kuçuradi: Ömrüm cevap aramakla geçti
Sene 1965, 19 yaşında

2- FELSEFE PARA GETİRMEZ Mİ

Kuçuradi, 1954 yılında İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü’ne girdi… Neden felsefe eğitimi tercih ettiğini şöyle anlatıyor: “Beni ortaöğretim yıllarından beri çok rahatsız eden, her gün sayısız örneklerini yaşadığımız bir olgu, farklı insanların aynı şeyi farklı değerlendirmeleridir. Kimisinin ‘iyi’ dediğine bir başkası ‘kötü’ diyor. Bu da pek tabii ki, farklı sonuçlar yaratıyor. Ailem felsefe okumama ne dedi? Babam, tek çocuk olduğum için eczacı olmamı istiyordu.

Dünyaca ünlü filozof Kuçuradi: Ömrüm cevap aramakla geçti

Bunun benim için bir güvence olacağını düşünüyordu. Bugün yeni çalışma alanları açıldıysa da ‘Felsefe para getirmez’ düşüncesi, bugün gibi, o zaman da yaygındı. Oysa medyada ve reklamlarda çalışacak olanlar, felsefeyi ‘çift anadal’ olarak okuyup işlerini bu donanımla yaparlarsa, şu anda şikâyet ettiğimiz birçok olayın azalmasına katkıda bulunabilirler.” Peki, felsefenin en çok nesini sevmişti? Yanıtı: “Felsefe, başka birçok şeyin yanında, bana, baktığım şeyi görebilmeyi, çoğu zaman anlayabilmeyi, doğru bağlantılar kurabilmeyi sağladı, sağlıyor.”

Dünyaca ünlü filozof Kuçuradi: Ömrüm cevap aramakla geçti
Sene 1978, Kahire

3- İNSANLAR AYNI KALDI MODA DEĞİŞTİ 

Kuçuradi, üniversiteden 1959 yılında mezun oldu. O günden itibaren hem akademi hem de sivil toplum içinde kendini ‘insan hakları’ ve ‘değerler’ konusuna adadı. 1965’te doktora derecesini aldı. 1978’de profesör oldu. 1965-1968 arasında Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde görev yaptığı sırada İnsan ve Değerleri kitabını yazdı. O dönemden bugüne insanlar ve değerler nasıl değişti? Şöyle yanıtlıyor: “İnsanlar değil de moda olan davranışlar değişti. Bu değişim hem olumlu hem de olumsuz davranışlarda oldu. Postmodernizmin sürüklediği yerlerin sınırlarına toslayıp duruyoruz insanlık olarak: ‘Anything goes/Ne olsa olur.’ Bir insan tanımadığı bir insanı, rastgele, neden öldürür? Siz anlıyor musunuz? Ben anlayamıyorum. Bu tür vakalar gitgide artıyor. Neden? Böyle davrananları cezaevine koymakla iş bitmiyor. Bu konuda araştırma gerekli. Değerler ise değişmedi, çünkü değişmez. Değişen, değer yargılarıdır, yani grupların ‘iyidir-kötüdür’ dedikleri, kültürel değer yargıları.”

Dünyaca ünlü filozof Kuçuradi: Ömrüm cevap aramakla geçti

ZİHİN AÇAN SORULAR…

Düşünmek zor bir iş midir?�

Düşünmek insan olmanın bir özelliği. Herkes düşünür, ama neyi, neleri? Nasıl? Akıl yürütmek de düşünmektir ama yeni bir fikir getirmek ancak düşünmekle olur. Bazı şeyleri hiç düşünmeden yaşamak mümkün. Düşünmek için malzeme gerekli. İşte bu malzeme pek farklı olabiliyor; birisi başkasını nasıl kandıracağını düşünür, bir başkası Ukrayna’daki savaşın son bulması için neleri yapabileceğini… Hayattaki zorluklar bazı şeyleri –örneğin değer sorunlarını– düşünmeden yaşamakla ilgili olmasa gerek. Bu zorluklar istediklerimizle, ana amaçlarımızla, hayattan beklentilerimizle ilgilidir… 

Dünyaca ünlü filozof Kuçuradi: Ömrüm cevap aramakla geçti
Sene 1991, Arjantin Büyükelçisi Adolfo Sarahe ile…

‘Kaliteli, insan gibi, güzel’ bir hayat yaşamanın yolu nedir?�

Bu yolun birden çok caddesi ve çok sayıda sokakları var. Burada ben yalnızca birkaçına parmak basayım: ‘Kendine’ hakim olabilmek, çevrenin-modaların-reklamların pompalamaya çalıştığı ihtiyaçları’ duymamak, olan bitenler hakkında felsefî değer bilgisiyle kafa yormak, bu bilgiyi eylemde bulunurken hesaba katmak…

Dünyaca ünlü filozof Kuçuradi: Ömrüm cevap aramakla geçti
Sene 1992, Yeni Delhi’de Hindistan Devlet Başkanı’yla…

Bir insanı, ‘insan’ yapan en temel beş özellik nelerdir?�

İnsan türünü diğer canlı türlerinden ayıran temel özellikler birden fazladır. Bilmek, amaçlı davranmak, kendine hakim olmak, değerlendirmek, tercihler yapmak, konuşmak-yazmak, fikirler getirmek, kavramlar oluşturmak, dünyaya değer boyutunu katmak, anlam görmek… Bunlar sırf insana özgü özelliklerdir. Benim ‘insanlaşma’dan anladığım: etik değerlerin farkında olmak, eylemde bulunurken bunları hesaba katmak, kişilerarası ilişkilerde birisine yapılan eylemi yapana bir şeyler ‘dönsün’ diye yapmamak. 

Hangi değerin nasıl değişip değişmediğinin ölçütü nedir? 

İlkin çoğunluğun yaptığını ‘normal’ görmekten vazgeçmek gerekir. Her şey için olduğu gibi, çoğunluğun yaptığını da değer bilgisiyle değerlendirmeyi öğrenmek gerekir. Örneğin köleliği, ‘normal’ sayıldığı zaman da ‘normal’ görmeyenler olduğu gibi, bugün de, bir-iki anlamda ‘köle pazarları’ olduğunu gözden kaçırmamak gerekir. Bir ya da iki yıl önce, Akdeniz’in bir yerinde, köle pazarının olduğunu, bir insanın 500 dolara satın alındığını okuduk. Bir de ‘günlük işçi’ pazarları var. Bugün ‘normal’ sayılan, ama bir gün ‘normal’ görülmeyeceklere bir-iki türden örnekler verilebilir: Dilenmek-dilendirmek, yeni yeni silâhlar geliştirmek, ‘göze göz, dişe diş’ peşinde olmak… Bunları söylerken hiç pragmatik düşünmediğim, ‘uçtuğum’ düşünülebilir. Kabûl! Ama bu söylediklerim imkânsız şeyler değildir. 

Dünyaca ünlü filozof Kuçuradi: Ömrüm cevap aramakla geçti
Sene 2009, Kültürler Parlamentosu’nun konferansında, Prof. Dr. İhsan Doğramacı ile…

Felsefe ne işe yarar? 

Felsefe bir bilgi alanıdır. Ana özelliği her türlü var olanlara ilişkin ‘Nedir?’ sorusunu sormaktır. Ne var ki bu soruya farklı yollardan cevap verebiliyor. Örneğin ‘insan nedir?’, ‘robot nedir?’ gibi sorulara cevap verirken bakılan ‘yer’ ile, ‘erdem nedir?’, ‘değer nedir?’ ve bu gibi sorular sorulduğu zaman bakılan ‘yer’ ve cevaplandırırken izlenen yol farklıdır. Ne işe yaradığına gelince: bunları yapabilmek görmeyi sağlıyor ve gördüğümüzü doğru anlayabilmeyi, kimi zaman da doğru açıklayabilmeyi sağlıyor, ya da eldeki verilerle/enformasyonla bunları yapamayacağımızın farkına varmamızı, dolayısıyla kendimizi ve başkalarını kandırmamayı. Bu da kişinin ezbere konuşmamasına ve değerlendirmemesine yardımcı oluyor.

İNSAN HAKLARINI ENGEL SAYANLAR 

Yıllarca insan hakları üzerine çalışan Prof. Kuçuradi diyor ki: “Ulaşılmak istenen hedefleri insan haklarını da hesaba katarak koymak çok önemli. Ve bu mümkün. Zorluklar, böyle konmuş hedefleri gerçekleştirmeye girişince başlıyor. İnsan haklarını korumanın önemini bilmeyenler, onları ‘yollarında bir engel’ sayabiliyor. Öneminin gerçekten farkına varılmasının yolu ise, doğru-dürüst bir insan hakları eğitimi… ‘Senin de bir gün ihtiyacın olabilir’ cümlesini birisine söylemenin ona hakaret etmek olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu ifade insan haklarını, insan olmanın bir gereği olarak korumayı teşvik etmiyor, koruyanı, insan haklarını kendi çıkarı için korumasını teşvik ediyor. Benim yaptığım bir gözleme göre, insan haklarını bilmek isteyen insanların sayısı gitgide artıyor.” 

20’DEN 70’E HER YAŞTAN ÖĞRENCİ

Prof. Kuçuradi, halen Maltepe Üniversitesi İnsan Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü ve İnsan Hakları Anabilim Dalı Başkanı olarak görev yapıyor… Gençler felsefeyle ilgileniyor mu? Yanıtı: “İlgi tahmin edildiğinden fazla. Ancak bu ilgi, felsefî bilginin kişiye neleri sağlayabildiğinin ‘kokusunu’ almış olanlarda oluşuyor. Yaşları 20’lerden 70’lere kadar olan öğrencilerimden genellikle memnun olduğumu söyleyebilirim. Ancak genel düzeyde, hocalık yaptığım 50’yi aşkın yılda büyük bir düşüş var.”

ÜMİTSİZ OLMAMAK İÇİN…

“Ümitli olmak veya olmamak birer duyuştur. Duyuşlarımız ise ‘dünya’ya bakışımızla yakından ilgilidir. Ayakta sağlam durabilmek için belli-başlı yapmamız gerekenler arasında, etik değer farklarını görebilmek ve olabildiğince ona göre eylemde bulunabilmek de var. Bunun en önemli önkoşulu da bir kişinin kendi kendisiyle barışık olması. Bunlar ümitli ve ümitsiz olmanın ötesinde olmaya yardımcı oluyor.”

Dünyaca ünlü filozof Kuçuradi: Ömrüm cevap aramakla geçtiSene 2011

“Üniversite dönemlerinde aklımda kalanlardan biri ‘Millî Birlik Komitesi’nin 147 hocayı üniversiteden uzaklaştırdığı ‘147’ler olayı’. O dönem yalnızca iki üniversite vardı: İstanbul Üniversitesi ve Ankara Üniversitesi. Bu olay bana ne iş yaparsak yapalım, ister üniversite hocalığı ister temizlik işçiliği, bunu karakterimizle yaptığımızı öğretti.”

https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/zeynep-bilgehan/dunyaca-unlu-filozof-kucuradi-omrum-cevap-aramakla-gecti-42098779

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın