İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Yeşilçam’ın azınlık ‘öteki’leri (7) 

Mesut Kara

Son 10 yılında benim de dahil olduğum gerçeğin, gerçek haberin peşinde koşarken hayatını kaybeden Metin Göktepe’nin, Metinlerin gazetesi Evrensel 27 yaşında. Evrensel ailesinde olmaktan, Evrensel’de yazıyor, yazmayı sürdürüyor olmaktan mutluluğumu dile getirip, nice 20’li, 30’lu, 50’li yıllara diyerek başlamak istedim bu hafta.

Yitirdiğimiz, kendilerinden, yazılarından, duruşlarından çok şey öğrendiğim değerli gazeteci-yazar, aydın dostlarımızı da saygı ve özlemle, anımsamak, anımsatmak, anmak istedim. Bülent Habora, Mıgırdiç Margosyan, Sennur Sezer, Cengiz Bektaş, Yücel Sayman ve yitirdiğimiz gazete çalışanı emekçisi dostları saygı ve özlemle anıyorum. Yazdığınız yazılar, verdiğiniz emekler boşa gitmedi, sizlerden çok şey öğrendik.

Yazmayı geçen hafta bıraktığımız yerden sürdürelim yazımızı.

“Öteki”nin ötekileştiren çoğunluktan birine gösterdiği bu saygıyı, ötekileştiren çoğunluğun cumhuriyet tarihi boyunca ötekileştirdiklerine göstermediği herkesçe biliniyor. Farklı milliyet aidiyeti, dinsel, mezhepsel, cinselcinsiyet, yaşam biçimi, siyasalideolojik seçim farklılıkları ötekileştirme nedeni oldu hep. Bu doğal olarak sinema sektörüne, üretimlerine, ilişkilere de yansıdı. Ötekileştirilen bireyler, topluluklar kendilerine reva görülen her türlü baskıdan, zulümden, dışlanmaktan, yok edilmekten, cinayetten, katliamdan, sürgünden payına düşeni acı deneyimlerle aldı, yaşadı.

Sinema alanında “yabancı” kökenlilerden, azınlıklardan ötekileri yazmaya, tanımaya dönelim. Daha önce bu sayfada çok sayıda azınlıktan oyuncular üzerine yazdık. Bunların arasında Kenan Pars, annesi Ermeni olan Süha Doğan, Adile Naşit, Nubar Terziyan, Sami Hazinses, Vahi Öz, Danyal Topatan, Kamer Sadık, Tamer Balcı gibi oyuncular vardı; ayrıca Müslüman-Türk kadınların sahneye çıkamadığı, filmlerde oynayamadığı dönemlerde filmlerde oynayan azınlıklardan kadın oyunculardan bazılarını da yazdık. Sürdürelim…

TOTO KARACA (İRMA MARUTYAN)

Sahnede izleme olanağı bulamadığım fakat televizyonda çokça izlediğim, sert yüz hatları, bakışları ve bıçkın konuşma tarzıyla, neşeli, eğlenceli ve komik halleriyle çok sevdiğim Tiyatro, Sinema Oyuncusu Toto Karaca’ya ayrıca çocukluğumdan bu yana hayranlıkla dinlediğim Cem Karaca’nın annesi olması nedeniyle de sempati duyardım.

Yanılmıyorsam en son Ümit Aktan’ın sunduğu “Anneler Babalar ve Çocuklar” adlı programda oğlu Cem Karaca ile birlikte izlemiştim.

Gerçek adının İrma Marutyan olduğunu sonradan öğrendiğim Toto Karaca 18 Mart 1912 yılında İran Ermeni’si bir ailenin kızı olarak İstanbul’da dünyaya gelir. Annesi Tahran doğumlu Tiyatrocu Marie Hiranuş Felegyan, babası İran Ermeni’si Harutyun Marutyan’dır. Babası kızının doğumunu göremeden ölmüş. Çocukluğu tiyatro kulislerinde, Felekyan Kardeşler’in arasında geçer. Annesi Marie Felekyan komedilerin oyuncusudur, teyzesi Roza (Vartiter) Felekyan ise dramların. İrma’nın dedesi şair, dayısı ise tiyatro oyuncusu ve keman virtüözüdür.

Tiyatrocu Felekyan ailesinin bir ferdi olarak büyüyen İrma’ya annesi Toto lakabını takar. İlk eğitim olarak annesinin verdiği özel derslerle yetişir, yedi yaşında bale okuluna gönderilir on iki yaşında Maksim Bar’da dans ederek sahneye çıkar. Sonrasında Eseyan ve Kuledibi British School’dan mezun olur. İngilizce, Fransızca öğrenir. Konuşulanı anlayacak kadar Rusça da bilir.

İlk gençlik yılları Taksim Ayazpaşa’da geçen Toto Karaca 1930’dan itibaren çeşitli topluluklarda sahneye çıkar. Azınlık topluluklarda pek rastlanmayan bir kararla Azeri kökenli bir Müslüman’la Tiyatrocu Mehmet Karaca ile evlenir, 1945’de birlikte Karaca Operetini kurarlar. 1945 yılında sonradan çok ünlü bir müzisyen olan çocukları Cem Karaca dünyaya gelir.

Sanatçı bir ailede doğup yetişen ve onlar gibi operetlerde, tiyatrolarda sahne alan Toto Karaca sinema filmlerinde, televizyon dizi ve programlarında da yer alır. Bir dönemin son temsilcilerinden biri olarak arkasında yeri dolamayacak büyük bir boşluk bırakarak 22 Temmuz 1992’de aramızdan ayrılır.

AYŞE NANA

1936 yılında Beyrut’ta doğan Ayşe Nana hem oyunculuk hem de dansçılık yapan sanatçılar arasında yer alır. Ayşe Nana Türkiye’de Hermin Aslanoğlu ya da Nana Aslanoğlu olarak da bilinir. 1984 yılına kadar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Ayşe Nana’nın babası Fransız, annesi İstanbul Ermeni’sidir. Ayşe Nana üzerine 4 Temmuz 2021’de bu sayfada “Avrupa sosyetesinin danslarıyla tanıdığı, Federico Fellini’ye ilham kaynağı olan ‘Vatansız’ Ayşe Nana” başlığıyla ayrıntılı bir yazıya yer vermiştik.(*)

ANTA TOROS (ANTARAM TOROSYAN) 

12 Ocak 1948 yılında doğan Anta Toros 10 yaşında babasını kaybeder. Çocuk yaşlarda bale öğrenmek, şan dersleri alma isteklerine annesi karşı çıkar. Okulda müsamerelerde yer almak oynamak istese de oynatmazlar. Sanata olan ilgisi, oyunculuğa olan sevgisi o yaşlarda engellerle karşılaşan Anta Toros, sinema, dizi ve tiyatro oyuncusu olarak tanıdığımız Misak Toros ile evlendikten sonra oyunculuk yapma olanağı bulur.

1965’te Genco Erkal’la yolları kesişir, Dostlar Tiyatrosunda eğitim aldıktan sonra 1971’de Gülriz Sururi-Engin Cezzar Tiyatrosunda profesyonel sanat hayatına başlar. İlk oyunu “Güneş de Batar”da Gülriz Sururi, Engin Cezzar, Aliye Rona ve Turgut Boralı gibi unutulmaz isimlerle sahneye çıkar. “Kapan”, “Keşanlı Ali Destanı” gibi oyunlarda da oynar.

Kadrodan ayrılan Ali Poyrazoğlu kuracağı kendi tiyatrosuna davet eder Anta Toros’u. “Hakkımı ver Hakkı”da oynarlar birlikte. Nisa Serezli-Tolga Aşkıner Tiyatrosu gibi topluluklarda da bulunan Anta Toros, Amerika’da tiyatro üzerine çalışmalar yapar. Üç ay Vera Vlasova, bir yıl da Actors Btudya üyelerinden Mitehel Mestor ile çalışır.

Eşiyle birlikte tiyatro yaparlar Hollywood’da, oyunu Ermenice oynarlar. Dizilerde otoriter kötü kadın rolleriyle tanınan Anta Toros 20’ye yakın sinema filminde çok sayıda dizide, televizyon filmlerinde ve kısa filmlerde oyuncu olarak yer alır.

https://www.evrensel.net/yazi/91084/yesilcamin-azinlik-otekileri-7

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın