İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Türkiye’nin dünya mirası 

Ülkemizde UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan çok sayıda tarihi eser ve kent yer alıyor. Turumuza İstanbul’un tarihi alanlarıyla başlamak yerinde olacak.

Çok köklü bir tarihe ev sahipliği yapan ülkemizde UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan çok sayıda tarihi eser ve kent yer alıyor. Bu yazımızda dünya mirasında yer alan varlıklarımızdan sadece küçük bir kısmını hatırlayalım istedik. Turumuza İstanbul’un tarihi alanlarıyla başlamak yerinde olacak. 

TARİH VE KÜLTÜR BAŞKENTİ

Dünyanın çeşitli yerlerinden insanlar buraları görmek için binlerce kilometre yol alırken ne yazık ki ülkemizde İstanbul’un tarihi varlıklarını hâlâ görmemiş milyonlarca insan var. MÖ 6500’lerden itibaren yerleşim gören İstanbul Doğu Roma ve Osmanlı imparatorluklarına başkentlik yapmış. 1600 yılı aşan bir süre boyunca yüz yirmiden fazla imparator ve padişah burada hüküm sürmüş. İstanbul cami, kilise ve sinagogların yan yana görülebildiği ve adeta kardeşliklerini ilan ettikleri kutsal bir şehir olarak kabul ediliyor. Sultanahmet Camii, benzersiz mozaikleriyle Ayasofya, Osmanlı İmparatorluğu’nun yönetim merkezi Topkapı Sarayı, Haliç sırtlarında yükselen Mimar Sinan’ın başyapıtı Süleymaniye Camii, Yerebatan Sarnıcı, Surlar, ahşap evler, Aya İrini’nin kubbelerinde süzülen melodiler İstanbul’un bir tarih ve kültür başkenti olduğunu kanıtlar nitelikte. 

DESTANLARIN KENTİ TROYA

Marmara Bölgesi’nde yer alan bir diğer önemli dünya mirası ise tarihi Troya antik kenti. Homeros’un İlyada Destanı’nda bahsedilen Troya Savaşı’nın yapıldığı yer olarak da bilinen Troya Antik Kenti UNESCO Dünya Miras Listesi’ne 1998 yılında girdi. MÖ 3000 yılına kadar uzanan ilgi çekici tarihi geçmişiyle dünyanın en ünlü arkeolojik alanlarından biri olan kent, Çanakkale il sınırları içinde yer alıyor. 

İLKLERİN YERİ ÇATALHÖYÜK

Konya sınırlarında konumlanan Çatalhöyük Neolitik Kenti de bir başka kıymetli hazinemiz. Neolitik Dönem’e ait en eski yerleşimlerden bir tanesi olarak tanımlanan Çatalhöyük, ilk ev mimarisi, ilk manzara resmi, ana tanrıça kültü gibi özgün buluntuları ve inanç eserleriyle insanlık tarihine ışık tutuyor. Nemrut Dağı mutlaka görülmesi gereken harikalar arasında. Adıyaman ili Kahta ilçesi sınırları içerisinde bulunan, yüksekliği on metreyi bulan büyüleyici heykelleri, metrelerce uzunluktaki kitabeleriyle Kommagene Krallığı’nın kutsal alanı olarak nitelendirilen Nemrut Dağı, 1987 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’nde kültürel varlık olarak yerini aldı. Nemrut Dağı, Anadolu’da Helenistik Dönem’e ait en görkemli kutsal kalıntıları barındırır. 

BAŞLANGIÇ YERİ GÖBEKLİTEPE

Göbeklitepe artık romanlara ve filmlere de konu olan en etkileyici ziyaret mekanları arasında. Alanın gerçek değeri, 1994 yılından sonra başlatılan kazı çalışmaları ile ortaya çıkmaya başladı. Bu çalışmalar sonrasında, Göbeklitepe’nin 12000 yıl öncesine uzanan bir kült merkezi olduğu anlaşıldı. Çapları 30 metreyi bulan yaklaşık 20 yuvarlak ve oval yapının ortasında 2 adet “T” biçimli, 5 metre yüksekliğinde, kireçtaşından bağımsız sütun yer almakta. Büyük bir organizasyon ve hayal gücünün eseri olan Göbeklitepe, bu büyüklükteki en eski anıt ve ilklerin ötesinde, birçok anlamda tarihin sıfır noktasını oluşturmakta.

9 BİN YIL YAŞAYAN DEV ŞEHİR EFES

Antik dönemin en önemli merkezlerinden biri olan Efes, tarih öncesi dönemden başlayarak Helenistik, Roma, Doğu Roma, Beylikler ve Osmanlı dönemleri boyunca yaklaşık 9000 yıl kesintisiz yerleşim görmüş ve tarihinin tüm aşamalarında çok önemli bir liman kenti ve kültürel ve ticari merkez olmuş. Helenistik ve Roma Dönemi’nin üstün kentleşme, mimarlık ve dini tarihine ışık tutan simgeleri barındıran Efes’te farklı dönemlere ait en üstün mimari ve kent planlama örnekleri bulunuyor. Hıristiyanlar tarafından hac mekanı olarak kabul edilen Meryem Ana Evi dini tarih açısından da bugün hâlâ ayakta olan benzersiz bir birikim sunuyor.

https://www.aksam.com.tr/trend/turkiyenindunya-mirasi/haber-1270007

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın