Yakup KÖSE
Dün, Ulu Hakan Abdülhamid Han Hazretleri’nin perde arkasına geçişlerinin sene-i devriyesiydi: 10 Aralık 1918.
Abdülhamid Han Hazretleri’ni devirmek için bir araya gelen kimi subay, kimi âlim, kimi şair, kimi Yahudi, kimi Ermeni, kimi Arnavut, kimi bilmem ne belâ… Ve bunları “Hürriyet” diye diye pohpohlayan yabancı devletler emellerine ulaştılar ve Abdülhamid Han Hazretleri’ni tahtan indirdiler.
Yalan ve iftiralarla dolu hal’ fetvasını yazan Elmalılı Hamdi Yazır daha sonra, “Hayatımda yaptığım en büyük hata.” demiştir ama olan olmuştur!
“Abdülhamid gitsin de ne olursa olsun” diyenler devleti 10 sene bile yönetemediler. Hal’ fetvasının ardından Yıldız Sarayı’nı yağmalayan İT sürüsü Devlet-i ‘Aliyye-i Osmâniyye ait toprakların yağmalanmasına da erketelik yaptılar.
“Hürriyet” naraları atarak Abdülhamid Han’ı tahttan indirenler O’nun yokluğunda Batı’ya tasmalı köle oldular. Öğrendiler onları tasmalı köle olmaktan Ulu Hakan’ın koruduğunu lâkin bedeli ağır oldu.
Abdülhamid Han zamanı “Dini ıslahat” diyerek ortaya çıkan İran’lı Cemaleddin Efgânî’nin peşine takılanlar ümmet coğrafyasını paramparça ettiler. “Hürriyet, hürriyet” diyerek kavmiyetçiliği yayan Efgânî’nin Batı için ne mühim vazife gördüğünü İngiliz tarihçi Arnold J. Toynbee şöyle anlatıyor: “Efgânî’nin tebliğ faaliyetinin en esaslı tesiri, İran’da, Mısır’da mahallî kavmiyetçi hareketin doğumunu teşvik etmek oldu. Bu suretle İslâm âleminin cihanşümul bir devletin himayesinde birleşmesinin önünde yeni ve dehşetli maniler husûle getirdi.”
Efgânî sadece İran ve Mısır’da değil hilafetin başkenti İstanbul’da da ırkçılığı yayılmasına önderlik etti. Türk ırkçılarının dergisi Türk Yurdu Efgânî’nin posterini okuyucularına şu takdimle hediye etmiş: “Irk ve milliyet fikirlerinin şiddetli bir taraftarı olan merhum Şeyh Cemaleddin Efgani.”
1911 senesinde mezkûr dergiyi çıkaran Mehmet Emin Yurdakul, “Beni o yuğurmuştur; Cemaleddin’in ruhu bende yaşıyor.” demiştir.
Cemaleddin ve yuğurduklarının saçtığı fitne tohumlarını hâlâ temizleyemedik. Kulağa hoş gelen “Hürriyet, ıslahat” sloganlarıyla hilafetin yıkılmasının ve ümmetin başsız kalmasının yolunu açtılar. Meşhur meseldir: Tesbihin imamesi kopartılınca her tane bir tarafa saçıldı. Hilafet altında birleşen Müslümanlar’ın zihinlerinde hilafet, halife ve sahih itikadlarıyla alâkalı şüpheler oluşturdular. Şüphe şüpheyi getirdi ve ümmetin evladları aslî hüviyetlerini yitirmiş, köklerinden kopmuş şahsiyetsiz, ezik, Batı için bir lokmalık birer ferd oldular!
Al sana hüviyet, al sana ıslahat.
Bugün FETÖ’nün “Dinlerarası diyalog” adı altında yaptığı şenaati dün Cemaleddin ve hempaları dinde ıslahat adı altında yapıyordu.
Bugünle dün arasında nasıl da benzerlik var. Sanki 1910’lardayız. Dün ““Abdülhamid gitsin de ne olursa olsun.” diyenlerle bugün “Erdoğan gitsin de ne olursa olsun.” diyenler arasında ne fark var?
Cemaleddin Efgânî’nin ruhu sadece ırkçı Mehmet Emin Yurdakul’un ruhunda yaşamıyor!
Ulu Hakan Abdülhamid Han Hazretleri’nin perde arkasına geçişlerinin sene-i devriyesinde rahmet ve minnetle yâd ediyorum.
İslâm Halifesi Reis-i Cihan Serdarı Hakan Abdülhamid Han El-Muzaffer Daima!
El Fatiha…
https://www.star.com.tr/yazar/ulu-hakani-yad-ederken-bugune-bakmak-yazi-1689619/
İlk yorum yapan siz olun