Demirel’in aktardığı bir anı, İnönü- Bayar değişikliğinin asıl nedeninin, Dersim’e ilişkin görüş ayrılığı olduğunu doğruluyor. Resmi kayıtlara göre, 1938’de, 11 binden fazla Dersimli öldürüldü, 13 binden fazlası da sürgüne gönderildi. Gerçek rakamlar bundan çok daha fazladır. Dersim katliamı, bugün neden demokrasiyi kalıcı ve güçlü hale getiremediğimizi anlamak açısından tarihi bir örnek.
Oral Çalışlar
Başbakan İsmet İnönü, Atatürk tarafından, 25 Ekim 1937’de görevden alındı. Yerine Celal Bayar atandı. Bu değişiklik, ülkemizin demokrasi tarihindeki önemli kırılma noktalarından biri oldu. Bazı kritik anlar vardır. Alınan karar geleceği belirlemede tayin edici bir rol oynar.
Bu değişiklik de şimdi yıllar ötesinden bakınca işte böyle bir sonuç doğurmuş. Celal Bayar’ın ilk icraatı (15 Kasım 1937), Dersim İsyanı’nın elebaşı olarak kabul edilen Seyit Rıza ve yakınlarının idam edilmesiydi. Daha sonra bölge neredeyse yer ile yeksan oldu. Derin acılara gömüldü.
Dersim’deki uygulama, Türkiye’nin demokrasi arayışına, ağır ve olumsuz bir yük olarak bindi. İnönü bir yok etme planından endişe etmiş, bunun yol açacağı derin travmayı anlamış ya da hissetmişti… Görevden alınmasından bir ay önce, Başbakan İsmet İnönü, 18 Eylül 1937’de Meclis’te yaptığı konuşmada, şunları söylemiş:
“Şimdi size, Tunceli’deki vaziyetin bugünkü halini arz etmek isterim. Cumhuriyet’in imar ve ıslah programına muhalefet eden… Altı aşirettir. Bugün bu altı aşirette… Ne kadar adamları varsa reisleriyle beraber faaliyet imkânından tamamen mahrum bırakılmışlardır. Altı aşiretten birinin reisleri imha edilmiş ve diğerlerinin reislerinin hepsi yakalanmış, adalete teslim edilmiştir… Cumhuriyet ordusu ve zabıtası, bu hadise esnasında yaptığı takiplerde, hurafa olarak zihinlerde yerleşen ne kadar uçurum halinde dere ve ne kadar çıkılmaz dağ varsa, hepsini Ankara sokakları gibi baştan başa geçmişlerdir.” İnönü, özetle “Dersim’de artık askeri operasyonu durduralım” diyordu: “Arkadaşlar; mukavemet vaziyetini bertaraf ettikten sonra halkının refah ve serbestisi için takip edilen programa devam ediyoruz.”
Ona ‘dur’ denildi
Cüneyt Arcayürek’in, “Büyüklere Masallar Küçüklere Gerçekler (8)”, kitabında, Bayar’ın, Demirel’e anlatımı:
“Atatürk ve Mareşal Çakmak oturmuş, konuşmuşlar. Tunceli’yi temizlemek lazım geldiğine karar vermişler. İnönü’nün temizlik yapmaya fazla istekli olmadığını bildiklerinden, Celal Bayar’a sormuşlar; ‘Yapar mısın?’ Celal Bey bize anlattıydı. ‘Yaparım’ demiş. Girişmişler. İsmet Paşa’da bir parça Kürt kanı vardı. Erdal Bey de bir iki kez ‘Bizde biraz Kürt kanı vardır’ dedi.” (Bilgi Yayınevi, s. 81).
Demirel’in aktardığı bu anı, İnönü- Bayar değişikliğinin asıl nedeninin, Dersim’e ilişkin görüş ayrılığı olduğunu doğruluyor. Resmi kayıtlara göre, 1938’de, 11 binden fazla Dersimli öldürüldü, 13 binden fazlası da sürgüne gönderildi. Gerçek rakamlar bundan çok daha fazladır. Dersim katliamı, bugün neden demokrasiyi kalıcı ve güçlü hale getiremediğimizi anlamak açısından tarihi bir örnek. Devletle toplum arasındaki mesafe ne kadar fazlaysa, demokrasi o kadar eksik.
Kılıçdaroğlu’nun, ‘Helalleşme’ çağrısı işte bu tarihsel gerçeklik ışığında, daha anlamlı hale geliyor.
İlk yorum yapan siz olun