Kraliçe Elizabeth’ten Beyonce’ye kadar dünyanın birçok ünlü ismi için tasarımlar yapmış mücevher ustası Avedis Kendir ile Sultanahmet’teki atölyesinde bir araya geldik. İşte Türk mücevheratını dünyada temsil eden ünlü tasarımcıyla sohbetimizden anekdotlar…
Kraliçelerin favorisi
Ayasofya Camii manzaralı atölyesine girdiğim zaman Avedis Kendir, 180 yıllık ahşap masasında yine çocukluğundan beri yaptığı şeyi yapıyor ve taşlardan yepyeni bir tasarımla uğraşıyordu.
Kapalıçarşı’nın dünyaya kazandırdığı bir marka haline gelen tasarımcı, İngiltere Kraliçesi Elizabeth, Ürdün Kraliçesi Rania, Japon İmparatoriçesi Miçiko gibi aristokratik isimlerin yanında Elizabeth Taylor, Beyonce ve Jennifer Aniston gibi Hollywood yıldızlarının da tercih ettiği bir usta.
Kristof Kolomb’un Amerika’yı keşfi sırasında kullandığı “Santa Maria” adlı geminin değerli taşlarla işlenmiş bir modeli ve Çamlıca Camii’nin beyaz altından yapılma minyatürü ise sanatçının geldiği noktanın birer kanıtı gibi.
Akademi geliyor
Avedis Kendir’in atölyesinde Afrika kıtasını baştan sona geçtiği motosikleti görünce, bu sanatı icra etmek için yaratıcı kişiliğinin yanında keşif ve macera meraklısı bir ruhu da taşımak gerektiğini anladım.
Sanatçının adeta yatak odası mahremiyetindeki kasasını açmak ve içindekileri görmek ise başlı başına büyüleyiciydi. Mücevherlerin yanında mineli kitap ciltleri, altın hayvan figürleri ve pırlantalı şampanya kadehleri oldukça etkileyiciydi.
GalataPort’taki yeni mağazasının son dekorasyon detaylarıyla ilgilendiğini öğrendiğim Kendir’in en büyük hayali, bir akademi kurmakmış.
Yılların deneyimini gençlere aktarmak istediğini söyleyen Kendir, “Bilginin kutsallığı paylaşmayı gerektiriyor. Deneyim ve bilgi birikimimi genç nesillere aktarmak ve bu coğrafyadan doğan mücevher sanatının gençlerle dünyada daha da tanınmasını istiyorum. Bu amaçla 2022’de akademi kurmayı hedefliyorum” diye konuştu.
Yeni kitap yolda
Gençlere ilham verecek bir diğer güzel haber de bir kitap projesiyle ilgili.
Türk perakende sektörünün satış ve pazarlama alanındaki uzmanlarından Tuncay Nazlıoğlu ile Beyoğlu’ndaki Çok Çok Pera’da bir araya geldik.
Tayland mutfağının yanında Türkiye’nin en eski miksolojistlerinden Fatih Akerdem’in kokteyllerini deneyimledik.
Nazlıoğlu, iş dünyasında olduğu kadar kendi alanında yaptığı konuşmalarla da kitlelere motivasyon ve ilham veren bir isim.
Harvard Business School’dan özel bir eğitim için kabul gören ve bu programı tamamladıktan sonra yeni bir kitap yazarak gastronomi ve perakende sektöründeki deneyimlerini paylaşacağını belirten Nazlıoğlu, şöyle dedi:
“Pandemi, gastronomi dünyasının günlük kurallarını değiştirdi. Blockchain ve Metaverse gibi kavramlar ise bu işin satış ve pazarlamasını değiştirecek. Gençlerin ve sektörün gastronomi dünyasında yaşanan ticareti ve girişimleri çok daha global bir perspektifle takip etmeleri gerektiğini düşünüyorum.”
AYNEN DEVAM
Londra’da geçirdiğim 6 ay boyunca İstanbul’un gastronomi gündemine dair en sık duyduğum mekanlardan biri Ginza’ydı.
İstanbul’a geldiğim gibi kalktım gittim. Taksim’de InterContinental Otel’in yanında açılan restoran, Tayfun Topal’ın “tematik mekan” yaklaşımını ustalık eserine dönüştürdüğü bir yer olmuş. Adeta İstanbul’un ortasına Meksika’daki Tulum kurulmuş. Cuma ve cumartesi günleri için canlı DJ programı yapılmış. Yeni haberse mekanın içindeki X-Room isimli alan.
After party mekanı mantığındaki bu dev salon, locaları ve DJ alanıyla kendinizi yazlık bir mekanda hissedeceğiniz rahatlık ve şıklıkta tasarlanmış.
Kısaca görünen o ki; trend mekanların hızla tüketilip sıradanlaştığı şu dönemde Ginza popülerliğinden hiçbir şey kaybetmemiş.
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/arda-sayiner/taslara-fisildayan-adam-41993526
İlk yorum yapan siz olun