Cin çıkarma seansında bir kadının oklavayla dövülerek öldürülmesi “cinci” gerçeğini bir kez daha gündeme getirdi. 2006 yılında cin inanışını ve cincilere gidenleri araştıran Doç. Dr. Turgay Şirin sorularımızı cevapladı
İnsanlığın ilk dönemlerinden itibaren “şeytan”, “cin”, “peri”, “kötü ruh” gibi adlarla isimlendirilen varlıklara dair inanışlar, efsaneler oldu. Bunlar günümüzde de etkisini sürdürüyor.
İnanış bu varlıklara karşı korunmak adına tarihi süreçler içinde bazı ritüelleri de beraberinde getirdi.
Örneğin bugün Hıristiyanlığın Katolik inanışında ruhunu şeytanın esir aldığına inanılan insanlara bu alanda deneyimli rahiplerce yaptırılan “şeytan çıkarma” olarak bilinen ayin pek çok filme ve romana konu oldu.
Şeytan çıkarma ayini, Katolik kilisesince de kabul edilen bir ritüel.
Keza ilahi olsun olmasın neredeyse bütün dinlerde benzer uygulamalar var.
Türklerin İslamiyet’ten önceki dini olan şamanlıkta insanları huzursuz ettiğine inanılan doğaüstü varlıklarla mücadele “kam” adı verilen o günün inanç önderlerinin işiydi.
Şamanlık inanışı sırasında ortaya çıkan nazar, muska, çaput bağlamak, kurşun dökmek gibi alışkanlıklar, Türkler, Müslüman olduktan sonra da unutulmayacak, bugünlere kadar gelecekti.
Katoliklerde daha yaygın olan şeytan çıkarma ayini birçok filme konu oldu / Fotoğraf: BBC
Katoliklerde “şeytan”, Müslüman ülkelerde “cin” çıkarma
Nasıl Hıristiyan dünyasında şeytan çıkarma ritüeli varsa Müslüman ülkelerde de “cin çıkarma” denilen uygulamalar görülüyor.
Ancak Katoliklerde bu iş bizzat kilisede, işin eğitimini alan kişilerce yapılırken Müslüman dünyasında özellikle Türkiye’de din adamlarının bu tür uygulamalara girmesine sıcak bakılmıyor.
Bunun en büyük nedeni de Hazreti (Hz.) Muhammed’in sağlığında böyle bir işe yeltenmek yerine bu tür sıkıntılar halinde dua etmesi ve hadislerde dua edilmesini telkin etmesi.
Dolayısıyla Türkiye’de “cin çıkarma” olayı halk arasında “cinci” veya “cinci hoca” olarak adlandırılan ancak gerçekten din adamı olmaktan ziyade her meslek grubundan olabilecek kişilerce yapılan ve çoğunlukla hurafe olarak nitelendirilen bir uygulamaya dönüştü.
Can verenler ve dolandırılanlar oluyor
Katolik inancına mensup insanların yoğunlukta yaşadıkları ülkelerde yapılan şeytan çıkarma ayinlerinde zaman zaman olumsuz olaylar olduğu, içinden şeytan çıkarılacağı iddia edilen kişinin can verdiği durumlar basına yansımıştı.
Türkiye’de daha çok “cinci” olarak adlandırılan kişilerce dolandırılan hatta taciz edilen kişilere dair vakalar çok olsa bile hayatını kaybeden insan pek duyulmazdı. Taa ki geçen günlere kadar.
30 yaşındaki Özge Nur T’.nin cin çıkarma seansı sırasında aldığı darbelerle öldüğü öne sürüldü / Fotoğraf: Twitter
“‘Cin çıkaracağız’ diye oklavayla dövülen kadın öldü”
Ankara’nın Keçiören ilçesinde psikolojik sorunlar yaşadığı öne sürülen 30 yaşındaki Özge Nur T.’nin eşi Selçuk T., “cinci” olarak adlandırılan Erdal K.’ya başvurdu.
Erdal K.’nın yönlendirmesiyle eşine sözde “cin çıkarma seansı” uygulayan Selçuk T., genç kadına oklava ile 100 kez vurdu.
Ayrıca hacamat uygulanan genç kadının yaşamını yitirmesi üzerine eşi Selçuk T. hakkında “Eşe karşı kasten yaralama ile ölüme sebep olmak suçundan dava açıldı.
Ölen genç kadının annesi, babası, kayınvalidesi, hacamat yapan kişi ile cinci Erdal K. hakkında da suça iştirakten hapis istemiyle dava açıldı.
Doç. Dr. Turgay Şirin, Türkiye’deki cin inanışını 2006 yılındaki yüksek lisans tezinde araştırdı / Fotoğraf: Independent Türkçe
217 kişiyle yapılan araştırmaya katılanların yüzde 21,2’si cinciye gitmiş
Kamuoyunda ses getiren bu olayın ardından toplumda var olan cin inanışı ve cinciye gitme alışkanlığının boyutlarını araştırmaya başladık.
Halen İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesinde Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Manevi Danışmanlık ve Rehberlik Anabilim Dalı Başkanı olan Doç. Dr. Turgay Şirin’in 2006 yılında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü’ndeki yüksek lisansı için hazırladığı “Metafizik varlıklardan cinlere inancın psiko-sosyal boyutları” başlıklı tezi bu konuda kapsamlı bilgiler veriyor.
Tezde 102’si kadın, 115’i erkek 217 kişiyle yapılmış bir araştırmanın sonuçlarına da yer verildi.
Araştırma farklı semtlerde, farklı yaş ve sosyo-ekonomik koşullara sahip insanlar arasında yapıldı.
Bunlar arasında dikkat çekenlerden bir kısmını derledik.
Araştırmaya göre katılımcıların yüzde 21,2’i cinciye gittiğini, yüzde 78,8’i ise cinciye gitmediğini ifade etti.
Şirin’in tezinde cincilere gidenlerle ilgili bilgiler de verildi
Gidenlerin yüzde 41.3’ü fayda görmediğini söyledi
Araştırmaya katılanlar arasında cinciye gittiğini söyleyenlerin yüzde 41,3’ü faydasını görmediğini belirtti.
Yüzde 32,6’sı ise cinciye gitmenin faydasını gördüğünü ifade ederken, yüzde 26,1 gibi önemli bir kısım da kararsız olduğunu ifade etti.
Cinciye gitme nedenlerinde hastalıklar ilk sırada
Araştırmaya katılanlardan cinciye gittiğini belirtenlerin cevaplarına göre gitme sebeplerine ilişkin seçenekler arasında en çok tercih edilen üçü şöyle:
Cinciye gidenlerin yüzde16,2’si hastalıktan kurtulmak,
Yüzde 15,4’ü psikolojik olarak rahatlamak,
Yüzde12,3’ü de cinlerden kurtulmak için seçeneğini üçüncü sırada gösterdi.
Kadınlar daha çok cinciye gidiyor
Araştırmada cinciye gittiğini söyleyen yüzde 21,2’lik kesimin yüzde13,8’ünü kadınlar oluştururken, geri kalan yüzde 7,4’lük bölümü erkekler oluşturdu.
Cinciye gitmediğini söyleyen yüzde 78,8’lik kesimin yüzde 45,6’sı erkeklerden, yüzde 33,2’si ise kadınlardan oluştu.
Yani bu bulgulara göre kadınların erkeklere nazaran daha fazla cinciye gittikleri anlaşılmakta.
Gençler cinciye gidenlerde ilk sırada
Şirin, araştırmasında cinciye gidiyorum diyen yüzde 21,2’lik kesimdeki yaş gruplarını da inceledi.
Buna göre ilk sırada yüzde 8,3 ile 21- 30 yaş aralığında olan deneklerin olduğu görülmekte.
Yine yüzde 5,5 ile 31- 40 yaş aralığı ikinci sırada gelirken, 41- 60 ve 17- 20 yaş aralığı yüzde 3,7 ile üçüncü sırayı paylaşmakta.
Buna göre cinciye gitme açısından genç yetişkinlik ve yetişkinlik çağındaki bireylerin diğerlerine göre daha fazla olduğu belirlendi.
Deneklerin yarısından çoğu bazı ayetleri okuyarak tedavi olacağını düşünüyor
Araştırmaya katılanların yüzde 53,1’i cinlerle ilişkilendirdikleri bir problem olduğunda insanların Kur’an’dan bazı ayetler okuyarak kendini tedavi edebileceğini düşünürken, yüzde 28,2’si böyle bir durumda bir hekime gidilmesi gerektiğini, yüzde14,8’i de (31 kişi) böyle bir durumda bir cinciye gidilmesi gerektiğini düşünmekte.
Cinlerle alakalı sorun yaşayanların yüzde 14,8’i cinciye gitmek gerektiğini düşünüyor
Türkiye’de cin inancı güçlü, deneklerin yüzde 88’i inandığını söyledi
Tezdeki bilgilerden bir kısmı böyle. Araştırmanın sahibi Doç. Dr. Turgay Şirin’e de sorularımızı yanıtladı.
Türkiye’de cin inancı ne kadar güçlü?
Deneklerin yüzde 88’i cinlere inandığını ifade etmiştir. Katılımcılar değişik eğitim, kültür ve sosyal çevrelerden deneklerden oluşuyordu. Ülkemizde cinlere inanç konusu yüksek düzeyde. Çünkü din inancı özellikle İslam dini içerisinde önemli bir yer tutuyor. Kur’an-ı Kerim’de cin suresi var.
“Şeytan çıkarma ile cin çıkarma arasında benzerlikler var”
Katoliklerdeki şeytan çıkarma ile Türkiye’deki cin çıkarma arasında ne farklar var?
Kültürler geride benzer özellikler gösteriyor bu cincilik konusunda. Her toplumun kendi gelenekleri var geçmişten gelen. Daha sonra değişik dinlerle temas edince eski geleneklerle yeni dini inanç sentezlenebiliyor. Bu durum dünyada da bizde de böyle. Yani ülkemizdeki cinlerle ilgili yapılan bu karşılaştığımız uygulamaların pek çoğunun Orta Asya’da şaman kültürüyle ilişkili olduğunu görebiliyoruz.
“Deneklerin yüzde 14,8’i cinlerle alakalı sorun halince ‘cinciye giderim’ dedi”
Cinci diye tabir edilen insanlara başvurulması yaygın görülen bir durum mudur?
Araştırmada 14,8 oranında kişi cinlerle alakalı bir problem olduğunca cincilere gideceklerini söyledi. Ancak araştırmayı 2006’da yapmıştık. Günümüzde bilgilendirme ve enformasyonun artmasıyla bu oranın azaldığını ümit ediyorum.
“Sanayide çalışan kaynakçı cincilik yapıyordu”
Cinciler, genellikle din insanları mı yoksa farklı mesleklerden mi?
Cincilere din adamı demek çok doğru değil. Nitekim, yaptığımız araştırmada, araştırmaya katılanların cincilerin birer din adamı olup olmadıkları yönündeki kanaatini sormuştuk. Bu soruda düşük ortalama çıkmıştı. Yani araştırmaya katılanların cincileri birer din adamı olarak görmediklerini görmüştük. Zaten onlara gidenler cincinin, bir din adamı olması gerekmediğini düşünüyorlar. Örneğin bir haberde cinci olarak tabir edilen kişi sanayide çalışan kaynakçıydı.
“Hz. Muhammed döneminde de sonrasında da cinci hoca modelimiz yok”
Peki neden “cinci hoca” tabiri çok kullanılır?
Öncelikle cincilerle din adamlarının ayrıştırılması gerekiyor. Çünkü gerçekten dini eğitim almış biri bu yollara başvurmaz. İslam inancı içerisinde bu gibi durumlar net olarak tarif edilmiştir. Hz. Muhammed’in (s.a.v) hayatı bizim için örnektir. Onun hayatında haşa sopayla cin çıkardığı veya muska yaptığına dair bir uygulamaya rastlamadım. Her zaman olduğu gibi Allah’a sığınarak ve ondan yardım isteyerek tedavi olmaya çalışmıştır pek çok konuda. Kendisine büyü yapıldığı anlatılır tefsirlerde. Orada da Hazreti Muhammed (s.a.v) Kuran-ı Kerim’de Felak ve Nas Surelerini okuyarak ve Allah’a sığınarak bu işten kurtulmuştur. Dolayısıyla bizim hem peygamber efendimiz döneminde hem sonrasında böyle bir cinci hoca modelimiz yoktur.
Medyumların hepsi cinci olmamakla birlikte bazı cinciler kendilerini medyum olarak tanıtıyor
“Cincilerin bazıları kendisini medyum, spiritüel uzman diye tanıtıyor”
Cinciler kendilerini günümüzde nasıl tanımlıyorlar?
Cumhuriyet kanunları içerisinde cincilik yasaklanmıştır. O yüzden doğrudan cinci diyemiyorlar. İçlerinden bazıları günümüzde medyum veya ne bileyim spiritüel uzman gibi isimler kullanıyorlar veya spiritüel danışman gibi farklı isimler de kullanabiliyorlar. Ve bu kişilerin, benim araştırma yaptığım dönem olan 2006’da bile bayağı bayağı web siteleri olduğuna hatta alışveriş merkezlerinde yerler açtıklarına şahit olmuştum. Danışmanlık adı altında çalışıyorlardı ve elit kesim başta olmak üzere pek çok kesimden müşterileri vardı bu insanların. Yani burada şunu açıklayayım medyumların hepsi cincidir demiyorum. Ama bazı cinciler kendisini danışman, medyum, spiritüel koç gibi isimler kullanarak tanıtabiliyorlar.
Disosiyatif kimlik bozukluğunda hasta birkaç kişiliği birden taşıdığına inanıyor
“Cin çıkarma adı altında çoklu kişilik tedavisinin psikiyatri gelişmeden el yordamı metodunu uyguluyorlar”
Cincilere başvuran insanlar genellikle psikolojik olarak sıkıntılı insanlar mı? Cin çıkaranlar aslında ne yapıyorlar?
Başvuranlar arasında psikolojik sıkıntısı olan insanlar çok. Örneğin tıp biliminde disosiyatif kimlik bozukluğu, eski adıyla çoklu kişilik bozukluğu dediğimiz bir rahatsızlık vardır. 1800’lü yılların başına kadar birçok ruhsal bozukluk gibi çoklu kişilik bozukluğu, kötü ruhlardan ve şeytandan etkilenme durumu olarak kabul edilirken, 19. yüzyılın başlarında ilk olarak dissosiyatif kimlik bozukluğu tanımlaması yapılmıştır.
Çoklu kişilik bozukluğu olarak da adlandırılan disosiyatif kişilik bozukluğu, bireyin kendi kimliğinin dışında başka kişi ya da kişilerin de var olduğunu iddia etmesiyle karakterize edilen bir ruhsal bozukluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Başka bir ifadeyle kişinin içinde başka bir bireyin daha var olduğunu hissetmesidir. Kişinin hissettiği bu farklı birey bazen birden fazla kişi de olabilir. Bu kişiler, gerçekte kendisine ait olan duygu, düşünce veya algılarının, sanki içinde yer alan başka bir kişiye aitmiş gibi hissetmektedirler.
Kısaca bu durum farklı kişilik yapılarının bir arada yaşadığı bir kişilik bozukluğu olarak tanımlanabilir. Ki bu ikinci kişiliklere biz alter kişilikler diyoruz. Mesela yedi tane, sekiz taneye kadar olan görmüştüm. Örneğin kişinin içinde iki tane erkek kişilik varsa bir tane kadın kişilik olabiliyor. İçlerinden biri lider kişilik oluyor. Bazı tetikleyiciler o kişiliklerin ortaya çıkmasına sebep olabiliyor. Hatta bazen ses tonlarının dahi değiştiğini görebiliyoruz. Mesela bir alt kişiliği çok mülayimken, diğer alt kişiliği çok saldırgan, diğeri çok agresif, diğeri çok zeki, diğeri vesaire. Dışa dönük diğeri içi kapanık olabiliyor.
İşte bu tür rahatsızlıkların artık günümüzde bilimsel sebepleri ve çözümleriyle ilgili pek çok ilerleme var. Tedavi yöntemleri var. Psikoterapi yöntemleri var. Bu terapi yöntemlerinde de o lider kişilikle konuşup diğer kişiliklere veda ettiriliyor mesela danışan. Onlarla vedalaşıyor vesaire. Böyle terapi uygulamaları var.
Aslında buna benziyor cin çıkarmak da. Yani bunun eski versiyonu gibi düşünebilirsiniz. Yani kişi oraya gittiğinde ‘Şimdi ben sendeki cinle konuşacağım’ diyor. Aslında belki de o alter kişilik (kişinin içinde başka kişilik var sanması) ortaya çıkıyor. Onu seçip ‘Buradan çık, bedenden çık, buradan git, işte kovuyorum’ gibi telkinlerde bulunuyor.
Aslında bir nevi biz bunun bugün daha temiz, daha bilimsel, daha güzel halini yaptığımız tedaviyi cinciler eski metotta, el yordamıyla psikiyatri ve psikoloji gelişmeden önce geliştirilmiş bir uygulamayla yapıyorlar şahsi kanaatimce.
“İyi edeyim derken daha kötü sonuçlara da sebep olabiliyorlar”
Ters teptiği durumlar oluyor mu?
Araştırmalar bize şunu gösteriyor ki daha kötü sonuçlara da sebep olabiliyorlar. Çünkü özellikle mesela bu musallat çıkarma meselelerinde bugün psikiyatri ve modern klinik psikolojinin verilerinin dikkate alınması gerekiyor. Psikolojik etkileri olabiliyor. Ama bu ters etki de yapabilir. Kişideki kimlik bozukluğunu daha ileriye götürebilir. Mesela o şizofrenideki hezeyanları daha ileriye taşıyabilir. İşte bu durumlarda cincinin sorumluluğu olmadığı için “Cin dirençli çıktı. İşte kovdum ama gitmedi. Benim gücüm yetmedi” diyerek işin içinden çıkabiliyor.
Kendisine başvuran bir kadını taciz ettiği öne sürülen cinci Burhan D., hakkında “dini inanç ve duygularının istismarı suretiyle dolandırıcılık” ve “Tekke ve Zaviyelerle Türbeleri Seddine ve Türbedarlıklar ile Birtakım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun’a muhalefet” suçlarından 2 yıldan 7 yıl 3 aya kadar hapis cezası istenmişti / Fotoğraf: Twitter
“Cincilere gidip dolandırılan çok”
Cincilere gidip de dolandırılan, tacize uğrayan çok oluyor mu?
Karşılaştım evet. Yani saha araştırmalarında da buna çok denk geldim. Burada iki türlü durum oluşuyor. Birincisi bazı cinciler para istemiyorlar. Para istemiyorsa o doğru kişidir anlayışı var. Ancak mağdur olan çok kişi oluyor.
“Cincilerin kendisinde de psikolojik bir problem olabilir”
Genel olarak cincilerin rolleri olumlu mu olumsuz mu?
Araştırmada tıbbi bir bozukluk olduğunu anladıklarında hekime yönlendirdiklerine dair iyi örnekler duyduğum oldu. Ama genel itibariyle çok nadir. Çoğunlukla bu iş suiistimal etmeye çok açık bir alan olduğu için cincilerde kendisini özel yetenekleri var zanneden bir psikolojik rahatsızlık semptomlarından birisi olabiliyor. Mesela belki kendisinde de bir problem olabilir. Problem noktasında fayda yerine zarar verebiliyor. Tıbbi bir eğitimi olmadığı için karşındaki kişinin tıbbi veya psikiyatrik bir problemi var mı anlayamayacağı için tedavi etmeye kalkıyor. Bu da pek çok yeni rahatsızlığa neden olabiliyor. Yani intihara teşviğe kadar götürebilecek telkinler oluşturabilir. Çok dikkatli olunması gerekir.
“Cinciye değil doktora gidin. Danışacaksanız da Diyanet’e ve manevi danışmanlara başvurun”
Peki bu tür kişilere gidenlere ne önerirsiniz?
Öncelikle bir rahatsızlıkları varsa doktorlara ve psikiyatristlere gitmeliler. Ayrıca dediğim gibi gerçek bir din adamı bunu yapmaz. Danışacakları bir konu varsa Diyanet İşleri Başkanlığımızın bünyesinde çalışan din uzmanlarına başvurmaları lazım. Günümüzde ayrıca manevi danışmanlık ve rehberlik sahası var. Ben de çalıştığım üniversitede manevi danışmanlık ve rehberlik ana bilim dalı başkanı olarak görev yapıyorum. Artık ülkemizde böyle modern bir bilimsel alan var. 2019 yılında ekim ayında manevi danışmanlıkla ilgili bir meslek standardı da yayınlandı. Dolayısıyla ihtiyaç duyan insanlar bu alanda çalışan eğitimli insanlara başvurarak “cinci” olarak adlandırılan insanlara giderek daha da mağdur olmaktan korunabilirler.
© The Independentturkish
İlk yorum yapan siz olun