İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Antik çağın incisi Denizli

Çağlar boyunca en görkemli medeniyetlere sahne olan Denizli’deki Hierapolis ve Laodikya antik kentlerini mutlaka hafta sonu gezi rotanıza ekleyin…

Buram buram tarih kokan Anadolu toprakları her dönem zengin uygarlıklara ev sahipliği yapmış ve içinde barındırdığı kültürünü nesilden nesile aktararak günümüze ulaştırmayı başarmıştır. Ege’nin bereketli toprakları üzerinde kurulu Denizli kenti, günümüzde olduğu gibi çağlar boyunca her zaman önemini korumuş ve bu topraklar üzerinde yaşayan uygarlıklar için cazibe merkezi olmayı başarmıştır. Antik kentler zengini Ege’de Denizli’ye ayrı bir parantez açmak gerekir.

GEZİ ROTANIZA EKLEYİN
Mevsimlerden kış… Evde tembellik yapacağınıza hafta sonları mini keşif rotaları oluşturmanın tam zamanı bence. En kısa sürede Denizli’deki Hierapolis ve Laodikya antik kentlerini mutlaka hafta sonu gezi rotanıza eklemenizi öneririm. Muhteşem güzellikleriyle ‘Hierapolis’ ve ‘Laodikya’ antik kentleri sizi bekliyor olacak. Gezerken büyük bir keyif alacağınız antik kentler hakkında gelin şimdi size tanıtıcı ön bilgiler verelim.

AMAZON KRALİÇESİ HİERAPOLİS
Denizli kent merkezine yaklaşık 18 km uzaklıktaki Hierapolis antik kentinin arkeoloji literatüründe “Holy City” yani ‘Kutsal Kent’ olarak adlandırılması tesadüf değildir. Bu isim büyük bir olasılıkla antik kentte bulunan birçok tapınak ve diğer dinsel yapının varlığından kaynaklanmaktadır. Kentin hangi eski coğrafi bölgede yer aldığı tartışılır. Hierapolis kenti, coğrafi konumu ile kendisini çevreleyen çeşitli tarihi bölgeler arasında yer almaktadır. Antik coğrafyacı ‘Strabon’ ve ‘Ptolemaios’ verdikleri bilgilerde, ‘Karia’ bölgesine sınır olan ‘Laodikeia’ ve ‘Tripolis’ kentlerine yakınlığı ile ‘Hierapolis’in bir ‘Frigya’ kenti olduğunu ileri sürerler. Antik kaynaklarda, kentin ‘Hellenistik’ dönem öncesi adı ile ilgili bir bilgi bulunmamaktadır. Hierapolis olarak adlandırılmadan önce kentte bir yaşamın var olduğunu ‘Ana Tanrıça’ kültünden dolayı biliyoruz. Kentin kuruluşu hakkında bilgiler ise son derece kısıtlıdır. Bergama Kralı II. Eumenes tarafından MÖ. II. yy. başlarında kurulduğu ve Bergama’nın efsanevi kurucusu Telephosun karısı Amazonlar kraliçesi Hieradan dolayı, Hierapolis adını aldığı bilinmektedir.

MEDENİYET YIKAN DEPREMLER
Tarihi kaynaklara göre Hierapolis, Roma İmparatoru Neron dönemindeki (MS. 60) büyük depreme kadar, Hellenistik kentleşme ilkelerine bağlı kalarak özgün dokusunu sürdürmüştür. Deprem kuşağı üzerinde bulunan kent, Neron dönemi depreminden büyük zarar görmüş ve tamamen yenilenmiştir. Üst üste yaşadığı bu depremlerden sonra kent, tüm Hellenistik niteliğini kaybetmiş, tipik bir Roma kenti görünümünü almıştır. Hierapolis Roma döneminden sonra Bizans döneminde de çok önemli bir merkez olmuştur. Bu önem, MS. IV. yüzyıldan itibaren Hıristiyanlık merkezi olması (metropolis), MS. 80 yıllarında, Hz. İsa’nın havarilerinden olan, Aziz Philip’in burada öldürülmesinden kaynaklanmaktadır. Hierapolis, XII. yüzyıl sonlarına doğru Türklerin eline geçmiştir

GÜZELLER GÜZELİ LAODİKYA
Denizli’ye 6 km uzaklıktadır. Laodikeia antik kenti, coğrafi bakımdan çok uygun bir noktada ve Lykos ırmağının güneyinde kurulmuştur. Kentin adı antik kaynaklarda daha çok “Lykos’un kıyısındaki Laodikeia” şeklinde geçmektedir. Diğer antik kaynaklara göre ise, kent MÖ. 261-263 yılları arasında II. Antiokhos tarafından kurulmuş ve kente Antiokhos’un karısı Laodike’nin adı verilmiştir. Laodikeia, MÖ. I. yüzyılda Anadolu’nun en önemli ve ünlü kentlerinden biridir. Kentteki büyük sanat eserleri bu döneme aittir. Romalılar da Laodikeia’ya özel bir önem vermişler ve Kıbyra (Gölhisar-Horzum) Conventus’unun merkezi yapmışlardır.

7 KİLİSEDEN BİRİ BURADA
İmparator Caracalla zamanında Laodikeia’da bir seri kaliteli sikke basılmıştır. Laodikeia halkının da katkılarıyla kentte çok sayıda anıtsal yapı yapılmıştır. Küçük Asia’nın 7 ünlü kilisesinden birinin bu kentte bulunması, Hıristiyanlığın burada ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. MS. 60 yılında meydana gelen çok büyük bir deprem kenti yerle bir etmiştir.

PAMUKKALE TRAVERTENLERİ
PAMUKKALE travertenleri antik kentler kadar ünlüdür. Dahası çağlar önce kurulup sonrada yıkılan antik kentlere tanıklık etmiştir. Gezi rotanıza eklemekte büyük yarar var. Travertenler aslında çok yönlü, çeşitli nedenlere ve ortamlara bağlı, kimyasal reaksiyonlar sonucu çökelme ile oluşan bir kayalardır. Pamukkale termal kaynağını meydana getiren jeolojik olaylar geniş bir bölgeyi etkilemiştir. Bu bölgede sıcaklıkları 35-100 C arasında değişen 17 sıcak su alanı bulunmaktadır. Pamukkale termal kaynağı antik dönemlerden beri kullanılmaktadır. Zaman içinde sertleşmekte ve traverten olmaktadır. Ancak ziyaretçiler tarafından katkatlar üzerinde gezilmesi ve oynanması, henüz yumuşacık haldeki kalsiyum karbonatların ezilmesine, dağılmasına neden olmaktadır. Travertenlere termal su kontrollü olarak belirli bir program çerçevesinde verilmektedir.

EN ÖNEMLİ YAPILARI
Büyük Tiyatro: Antik kentin kuzeydoğu tarafında, Grek tiyatrosu tipinde araziye uygun olarak Roma inşa tarzında yapılmıştır. Scene’si tamamen yıkılmış olup, cavea ve orkestrası oldukça sağlam durumdadır. Yaklaşık 20.000 kişiliktir.

Küçük Tiyatro: Büyük tiyatronun 300 metre kadar kuzeybatısında yer almaktadır. Grek tiyatrosu tipinde araziye uygun olarak, Roma tarzında inşa edilmiştir. Scene’si tamamen yıkılmış olup, cavea ve orkestrasında da bozulmalar mevcuttur. Yaklaşık 15.000 kişi alabilecek büyüklüktedir. Stadyum ve Gimnazyum: MS. 79 yıllarında yapılan stadyumun uzunluğu 350 metre, genişliği 60 metredir. Amfiteatr şeklinde yapılmış olan yapının, 24 oturma basamak sırası bulunmaktadır. Büyük bölümü tahrip olmuştur. MS. II. YY. ‘da yapılan gimnazyum Proconsul Gargilius Antioius tarafından inşa ettirilerek imparator Hadrianus ve eşi Sabina’ya ithaf edildiğine dair yazıt bulunmuştur.

Anıtsal Çeşme: Kentin ana caddesi ile ara caddesi köşesinde yer almaktadır. Roma dönemi yapısıdır. İki cepheli olarak yapılmış havuz ve nişleri vardır. Bizans zamanında onarım görmüştür. Büyük Kilise: Sütunlu caddenin güneyinde caddeye bitişik olarak inşa edilmiştir. Sadece taşıyıcı bölümlerinden bir kısmı ayakta kalmıştır. Ana giriş batısındadır.

YÖRESEL YEMEKLERİ
DENİZLİ’NİN yöresel yemekleri çok meşhurdur. Antik kentleri gezdikten sonra zengin yöresel mutfağının tadına bakabilecek alternatif yemek mekanları mevcut. Çaput Aşı, Biber Tatarı, Kuzu Kebabı, Mısır Gömbesi, Yen Böreği ve Süller Pidesi gibi yemekleri tatmanızı mutlaka tavsiye ederiz. Keşkek yemeden sakın dönmeyin.



ULAŞIM
Denizli, İzmir’e yaklaşık 224 km’dir. Özel aracınızla 1 buçuk 2 saatte keyifli bir yolculuk sonunda ulaşabilirsiniz. Sık aralıklarla otobüs ve tren seferleri mevcuttur. Çevredeki illerden de Denizli’ye ulaşım son derece kolaydır. Zengin konaklama seçenekleri pansiyonlardan, butik ve yıldızlı otellere kadar geniş bir yelpazededir.

NADİR UYSAL

https://www.yeniasir.com.tr/cumartesi/2022/01/15/antik-cagin-incisi-denizli

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın