HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Garo Paylan, Millî Eğitim Bakanlığı ve YÖK’ün bütçesinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Boğaziçi Üniversitesi’ne polis müdahalesi sırasında çekilmiş fotoğrafları gösterdi. Paylan, “Boğaziçi Üniversitesi’nin kapısında yüzlerce polisle mi özgür bireyler yetiştireceksiniz?” diye sordu.
HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Garo Paylan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Milli Eğitim Bakanlığı’nın ve YÖK’ün 2022 yılı bütçesi üzerindeki görüşmelerde; Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer ve YÖK Başkanı Erol Özvar’ın sunumlarını “Hayal kırıklığı” olarak nitelendirdi.
Paylan, Özer’in sunumu için; “Siz sunumuzu yaparken dışarıdan biri gelseydi eğitim bakanı mısınız, ekonomi bakanı mısınız şaşırırdı. Çünkü siz kalkınmadan, iş gücünden, sanayiden bahsettiniz. Eğitimden, anaokulundan daha çok onlardan bahsettiniz. Yani iş gücünü etkin bir şekilde sermayenin hizmetine sunmaktan bahsettiniz” dedi.
Paylan, “YÖK Başkanım, siz de büyük bir hayat kırıklığısınız maalesef. Ne diyorsunuz, ‘Piyasanın umduğu kişileri yetiştirmek üzere bir anlayıştan’ bahsediyorsunuz. Üniversite ‘piyasa’ der mi ya. Özgür bireyler yetiştirmekten bahseder bir üniversite, ama siz YÖK’sünüz. YÖK’ün böyle bir şeyden anlaması mümkün değil ki” dedi.
Paylan, okullarda eksikliklerin olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Okullarda çocuklardan A4 istiyorlar. Temizlik parası topluyorlar çocuklardan. Bu anlamda okulların ihtiyacını karşılamış değilsiniz. Yoksul durumda olan ailelerden ciddi anlamda para talep ediliyor. Bu şikayetlerden binlercesi bize ulaşıyor Sayın Bakanım.”
Fırsat eşitliğine de değinen Paylan, şunları söyledi:
“Eğitim fırsat eşitliğinden bahsediyorsunuz. Eminim köy okullarına gitmişsinizdir. Fırsat eşitliğinden nasıl bahsediyorsunuz? İstanbul’da lüks kolejlerde yaşayan 10, 15 bin dolarla çocuklarını okutanlarla Diyarbakır’ın köylerinde okuyan çocukların eşit olduğundan bahsedebilir misiniz? Biz bilimsel, nitelikli, anadilinde ve tamamen ücret eğitimi savunuyoruz. Tamamen fırsat eşitliğini savunuyoruz. Sayın Bakan sizde lafta kalan bir vizyon var ama özde yok.”
Boğaziçi Üniversitesi önünde çok sayıda polisin bulunduğu bir fotoğrafı gösteren Paylan, şunları söyledi:
“Elinizdeki bütçe ile ne yaptığınıza bakalım. ‘Özgür bireyler yetiştireceğim’ diyorsunuz. Boğaziçi Üniversitesi’nin kapısında yüzlerce polisle mi özgür bireyler yetiştireceksiniz? Boğaziçi’nin kapısına kelepçe takarak mı özgür bireyler yetiştireceksiniz? Lise öğrencileri bir tweet atıyor diye gece yatağından alınıyor, farkında mısınız? Boğaziçi’ne kayyum atayarak mı özgür bireyler yetiştireceksiniz? Böyle mi özgür bireyler yetiştireceksiniz? Özgür bireyler böyle yetiştirilmez. Özgür bireyler, demokrasi bilinci olan bireyler olarak yetiştirilir.
Analitik düşüncenin önemi yok. Niye, sanayiye ucuz iş gücü yetiştireceksiniz. Eleştirel düşünce ile ilgili tek bir cümle yok. İstemiyorsunuz çünkü. Cumhurbaşkanı ne diyorsa ona biat etmesini istiyorsunuz. Tekçilik dayatıyorsunuz. Eleştirel düşünce istemiyorsunuz. Çünkü eleştirel düşünen insanlar, tekçiliği dayatan insanlara itiraz ederler.”
Bakan Özer’e seslenen Paylan, şöyle konuştu:
“Toplumsal barış var mı bütçenizde ya burada geçiyor mu? ‘Demokrasi memokrasi’ diyorsunuz, Türkiye olarak çok kimlikli olduğumuzun farkında mısınız? Türkiye’miz kendi kuyruğunu kovalayan bir kedi gibi etrafında dönüyor, sürekli kendi etrafında dönüyor, terörist var hain var, o var öteki. Ne var? Toplumsal talepler var. Çok kimlikliyiz, çok kültürlü yüz, çok inançlıyız, çok mezhepliyiz, çok dilliyiz, sizin bunların farkında olduğunuza dair tek cümle var mı ya? Ben ‘Çok kimlikli olduğumuzun farkındayız’ diyen, ‘Türk’üz, Kürt’üz, Ermeni’yiz, Süryani’yiz, Alevi’yiz, Hristiyan’ız, Musevi’yiz’ diyen tek bir cümleniz var mı? Bunu anlayan, bunu çocuklara anlatabilecek tek bir cümleniz var mı?”
Paylan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ben Türkçe konuşuyorum değil mi? Ama ben hayata Ermenice başladım biliyor musunuz? İlk okula gittiğimde de Ermenice eğitim aldım. Nasıl aldım? Ana dili temelli çok dilli eğitim veren bir Ermeni okuluna gittim. Öğretmenim Ermenice konuşuyordu ve şu anda Ermenice de konuşabiliyorum, Türkçeyi de konuşabiliyorum. Diller kafamda barış içinde yaşadığı için İngilizceyi de konuşabiliyorum, İspanyolcayı da konuşabiliyorum, çok dilli olmayı öğrendim ve Kürtçeyi de öğreniyorum şu an. Kürtçe de konuşmaya çalışıyorum elimden geldiğince. Çok dilli olmak ulusal dili öğrenmeye mani değilmiş demek ki öyle değil mi? Peki, bana sağlanan bu hak neden Kürt’e sağlanmıyor, neden Laz’a sağlanmıyor, neden Bekaroğlu’nun (CHP Milletvekili Mehmet Bekaroğlu) çocuğunun, torununun Lazca öğrenmesi için imkân verilmiyor?”
İlk yorum yapan siz olun