İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Terzi Karabet Dertliyanoğlu

Anjel Ömürbek Ordu’da yaşayan Ermeni ailelerden bize kalan birkaç kişiden biri. Anjel Teyze’nin babası Avadis Ohanyan, annesi Maryan Hanım. Avadis Bey ve Maryan Hanım 1915 olaylarında anne ve babalarını kaybediyor. İki yetim çocuk farklı ailelerde büyüyüp daha sonra evlenip hayata tutunmaya çalışıyorlar. Kızları Anjel Hanım’ı  Zaferi Milli Mahallesi’nde yaşadığı baba evinde ziyaret etmek, aile albümüne Anjel Teyze’yle beraber bakmak, fotoğraflarda gördüğüm kişilerin hikayelerini ondan dinlemek istedim. Aile albümüne bakarken kardeşlerini, teyzesini, babasının yakın arkadaşlarını, komşularının fotoğraflarını gördüğünde bazen sustu, daldı gitti gözleri. Aklından  geçenleri hissettiklerini anlamlandırmak zor değil ama bunu ifade etmek, bazı tabuları yıkmak hala çok zor.

Terzi dükkanında boynunda mezurası çalışanlarıyla fotoğraf çektirmiş genç bir adamın resmini gördüm. Anjel Teyze’ye kim olduğunu sorduğumda “dayım” dedi ve sustu. Fotoğrafın arkasında “Karabet” ismi yazılıydı, bir süre sonra soyisminin “Dertliyanoğlu” olduğunu söyledi. Evden çıktığımda taş avluda, şimdi depo gibi kullanılan alanda eski bir dikiş makinesi gördüm. Bu dikiş makinesi Karabet Bey’in terzi dükkanında çektirdiği resimdeki dikiş makinelerinden birisiydi. O andan sonra Karabet Dertliyanoğlu’nun yıllardır bir fotoğraf albümde unutulmuş hikayesi ortaya çıktı.

Karabet Dertliyanoğlu 1916 doğumlu. Babası Artin Dertliyanoğlu Annesi Marta Hanım. Kardeşi Yervant Dertlinyanoğlu. Karabet Bey Ordu’da kardeşi Yervant Bey ile birlikte Emekveren Caddesi No:22’de terzi dükkanını açıyor. Karabet Bey kısa zamanda iyi bir terzi olarak ismini Ordu’da duyuruyor. Polis, itfaiye ve belediye görevlililerinin elbiselerini yapmaya başlıyor. Karabet Bey’in oğlu Ararat Arzan Dertliyanoğlu o günleri şöyle anlatıyor; “Ben o zaman çocuktum, babam eski otobüslerle Ordu’nun ilçeleri Perşembe, Fatsa ve Ünye’ye de gider bazen beni de götürürdü yanında. Oradaki polis, itfaiye ve belediye görevlilerinin ölçülerini alır akşam dönerdik, onları da babam dikerdi. Yıllar sonra ben Ordu Lisesi’ne başladığımda babam dikmişti takım elbisemi. Hatırladığım kadarıyla o dönem takım elbiseyle okula giden bir kaç çocuktan biriydim. Ordu Lisesi’nde Fizik ve Kimya öğretmenleri Laboratuvarda çalışırken üstleri kirlenmesin diye takım elbisenin üzerine beyaz önlük giyerdi, babam dikerdi o önlükleri de. “  

Karabet Bey ve ailesinin oturuduğu ev, eski Ordu Valisi Bekir Baran zamanında yıkılan 1852 tarihli Ermeni Kilisesi’nin bulunduğu Zaferimilli Mahallesi’nde. 1950’lerin sonuna doğru Karabet Bey’in eşi Araksi Hanım’ın annesi vefat ediyor. Bir süre sonra Araksi Hanım’ın Kardeşleri Zivart Bahçeoğlu ve Arsevir Kahyaoğlu İstanbul’a yerleşiyor.

Araksi Hanım, eşi ve çocuklarıyla Zaferimilli Mahallesi Uğurveren Sokak’taki aile evine taşınıyor. Bu evde Dertliyanoğlu ailesiyle yaşayan bir kişi daha var, çocukların “Melik Keri” (Dayı) dediği, Ordu’nun tanınan ve sevilen kuru kahvecisi Melik Kaya Arzan.

Dertliyanoğlu ailesinin Uğurveren Sokak’taki evini görmek istedim. 1915 Olayları sonrası dönüp evlerine sahip çıkabilenler dışında Emval-i Metruke ile el koyulan evlerin bir kısmı muhacirlere dağıtılırken kalan yerler Ordu’nun ileri gelen aileleri arasında adeta kapanın elinde kalmış. Bu ailelerin kimler olduğu, bu evlerde daha önce kimlerin yaşadığı biliniyor. Bu evlerin hikayesini sorgulamadan oturan yeni ev sahiplerine, değişen yüzlere rağmen Ermeni mahallesinin ruhunu girdiğiniz an hissedersiniz. Dertliyanoğlu ailesinin evinin önüne geldiğimde bahçe kapısından içeriye hemen giremedim. Aile albümünde gördüğüm bir fotoğraftan yola çıktığım bu yolculuğun bende bırakacağı izleri hissediyordum artık.

Bir süre sonra bahçe kapısından içeri girdim. Bahçede oturdum, duvarlarına dokundum, kimin diktiğini bilmediğim ağaçları sevdim. Sevmek için kimliğe gerek yok.

Karabet Dertliyanoğlu’nun çocukları bu evde büyümüş. Silvart, Ararat Arzan ve Ardaşen Dertliyanoğlu. Aile, 1968 yılında Karabet Derliyanoğlu’un kanser olduğunu öğreniyor. Oğlu Ararat Arzan Dertliyanoğlu o günleri anlatıyor; 

“Babam kanser olduğu zaman kanserin ne tedavisi var ne de ilacı, bir sene çok acı çekti, yatağını yukarıdan misafir odasına indirdik. Doktor Dikran Toraman o kadar iyi doktordur ki babamla ilgilenirdi. Daha sonra verilen morfinler de etkisini yitirdi ve babamı kaybettik. Sizin bana yolladığınız babamın Ordu’daki cenaze fotoğrafından haberim yoktu, çok mutlu oldum. Cenazede çekilen fotoğrafta annem, ben ve kardeşlerim, babamın arkadaşları ve yakınlarımız var.

Karabet Bey’in vefatından yıllar sonra çocuklar İstanbul’a üniversite okumaya gidiyor.  Araksi (Kahyaoğlu) Hanım, 1994 yılında Melik Arzan Kaya da vefat edince Ordu’da yalnız kalıyor. Ararat Bey aynı yıl İstanbul’da yıllardır dayısının ve teyzesinin oturduğu apartmanda annesine bir daire alıyor. Araksi Hanım İstanbul’a gelirken Ordu’da yaşananları Ararat Bey anlatıyor; 

“Annem Ordu’da herkes tarafından sevilen kalbi çok temiz bir hanımdı. Araksi Hanım Teyze diye sorarsan herkes bilir. Annem otobüsle İstanbul’a gelirken otogarda 40-50 kişi birikince “Bu hangi aile, oğlunu askere mi yolluyor? Tüm mahalle burada.” denildiğinde demişler ki “Araksi Hanım Teyze İstanbul’a gidiyor.”

O kadar seviyorlardı ki taksilerle Perşembe’ye kadar otobüsün yanında gitmişler. Ordu’ya gelip o komşularımızı çocuklarını ziyaret etmek istiyorum. Annem kimseyi ayırmazdı, içimizde Türk, Ermeni diye bir ayrım yoktu, kimse de bizi ayırmazdı.”

Ararat Bey ve ablası Silvart Hanım Almanya’da yaşıyor. Araksi Hanım hayatta iken çocukları her sene 6 ay Almanya’ya getiriyorlar annelerini. Ararat Bey konuşurken annesine olan sevgisini ve özlemini sesi titreyerek anlattı.

Anjel Ömürbek’in aile albümünde gördüğüm  Karabet Dertliyanoğlu’na ait bir fotoğraftan yola çıktığım bu yolculuğun hikayesidir yukarıda yazılanlar.   

Dertliyanoğlu ailesinin içinde harika detaylar barındıran aile hikayesini eksiksiz yazmanın imkansız olduğunu biliyorum. Ordu’da doğmuş yaşamış, bu şehre silinemeyecek izler bırakan Dertliyanoğlu ailesi gibi nice güzel insanın isimlerini yaşatmak bu hikayeleri gelecek kuşaklara aktarmak için çabalıyorum.

Ordu’da kurumların ve araştırmacıların bu konulara yönelik yanıltıcı ve korkak tavırlarının düzelmesini bekleyecek yaşı çoktan geçtim. Bu yazıyı yazarken Anjel Teyze’nin rahatsızlanıp bir kaç gündür hastanede yattığını öğrendim, şimdi yazıyı Agos gazetesine yollayıp Anjel Teyze’yi ziyaret etmek için hastaneye gideceğim.  

Hayat ne tuhaf !

Kaynak Linki = https://www.orduolay.com/haber/terzi-karabet-dertliyanoglu-62813

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın