İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Cağaloğlu’ndan bir Sami Kohen geçti

***Metinde yer alan görüşler yazar(lar)ına ait olup, HyeTert’in görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.***
AKKAN SUVER

Marmara Grubu Vakfı Genel Başkanı Kohen’i tanıdığımda yıl 1970’ti.

Milliyet Gazetesi’nin bir başka önemli Dış Politika Yazarı Ali Başarel bizi tanıştırmıştı.

Ali Başarel, onun da benim de ağabeyiydi.

Sami Kohen, dış politika konusunda, iddialı ve kabul görür bir gazeteci olarak yaşadı.

Elli yılı aşan dostluğumuzda, birçok etkinlikte beraber olduk.

Marmara Grubu Vakfı’nın pek çok toplantısını ve sayısız Avrasya Ekonomi Zirvesi’ni birlikte paylaştık.

Konulara derin ve stratejik bir yaklaşımı vardı. Olayları analiz ederken pek az entelektüelde bulunan bir değer ve kavrama anlayışıyla yaklaşırdı. Ama her şeyin ötesinde müspet bir telakki anlayışına sahipti. Batının kabul ettiği ve yazılarına değer verdiği Sami Kohen ile Marmara Grubu Vakfı adına yaptığımız yurt dışı gezilerde, sakin duruşu ve konuşması ile doğru düşüncelerini muhataplarına tasdik ettirmesi her zaman dikkatimi çekmişti.

Paris’ te Fransa Senatosu’ndayız. Ermeni lobisine rağmen Senato’da toplantı yapma izni aldığımızda, Sami Kohen’le koridorda bir Fransız parlamenter yolumuzu kesti. Bizi yakamıza taktığımız misafir kartından tanıyan parlamenter, kim olduğumuzu bilmeden: “Türklerin toplantısına mı geldiniz? Yoksa sizler de mi Türk’sünüz?” dedi. Sami Kohen, benim cevap vermemi beklemeden: “Evet” dedi. Fransız parlamenter bu cevap üzerine küçümseyen bir tavırla: “Ermenileri kestiniz. Şovenistliğinizi, barbarlığınızı burada da mı göstereceksiniz?” deyince Sami Kohen “Genç adam ben Türk’üm hem de Yahudi Türk. Ben hürriyetin merkezi Fransa Parlamentosu’nda olduğumu sanıyordum. Yanlışlıkla Ermenistan Parlamentosunda mıyım, yoksa Siz Fransız değil de Ermenistan Milletvekili misiniz?” deyince, parlamenterin yanımızdan bir uzaklaşması vardı ki, görülmeğe değerdi.

Türklük konusunda hem iddialı hem sevdalı hem de akılcıydı.

Romanya Strateji Merkezi ile Marmara Grubu Vakfı olarak Kadir Has Üniversitesi’nde Karadeniz konusunda bir çalıştay gerçekleştiriyorduk. Romen arkadaşlarımız Rusya’nın Karadeniz’deki varlığından endişe duyduklarını ortaya koyan konuşmalar yapıyorlardı. Sami Kohen, Karadeniz’in bir barış denizi olduğunu, buranın Montrö ile tarafımızdan askeri güçlerin gösteri alanı olmasına imkân vermediğimizi, dolayısıyla bu denizde herhangi bir tehdit unsurunun oluşmadığını ve oluşmayacağını zarif bir biçimde anlatmıştı.

Hasılı Sami Kohen bilinenden, görünenden pek etkilenmezdi. Türkiye’nin sahip olduğu değerleri, batılılara itina ile anlatan ve kabul ettiren Sami Kohen, ülkemiz Türkiye için pek çok hizmet ifa etti.

Dışişleri Bakanlığı’mız bundan dolayı kendisini madalya ile onurlandırdı.

Son günlerinde gözlerinden şikayetçiydi.

Pırıl pırıl olan hafızası ve her zamanki mütevaziliğiyle “Yeteri kadar gördük Akkan Bey” diyebiliyordu.

Türk basını bir dış politika uzmanını, Türk milleti sadık bir yurttaşını, dostları ise samimi bir arkadaşlarını kaybetti.

Değerli Eşi’nin ve Ailesi efradının haklı acısını paylaşıyor kendisine kabir rahatlığı diliyorum.


Milliyet Gazetesi

Yorumlar kapatıldı.