İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Sistematik şiddet çağında bir geçmiş hesaplaşması

Eşref Yıldırım’ın ARTweeks kapsamında sergilenen üretimleri, Yesayan’ın katledilen Ermeniler’in yetim kalan çocukları için bir yetimhane kurma göreviyle bulunduğu 3 ayın tanıklığının aktarımı…

Cennet Sepetçi

Gerek seçtiği alıntının işaret ettikleri ve alıntının seçildiği kitabın aktardıkları gerekse portrelerinde
seçtiği isimlerle sanatçı izleyiciyi bir geçmiş hesaplaşmasına sürüklüyor. Hem de tasvirini yaptığı
ve aktardığı şiddet bir asır sonra hala her gün şekil değiştirip evlerimize konuk olurken.

1909 yılının Nisan’ı…

1895’ten bu yana devam eden Ermeni halkına yönelik saldırıların ve katliamın Giligya’da arşa çıktığı, sansürün her şeyi yok ettiği, o günlere dair şimdi bilinen ne var ne yoksa yalnızca günün tanıklarının aktarımlarına dayandığı, 25 bin kadar Ermeni’nin ölümü ve yüzlerce çocuğun yetim kalması ile sonuçlanan günler.

Zabel Yesayan’ın ‘Yıkıntılar Arasında’ isimli kitabı, Yesayan’ın bahsi geçen günlerin ardından bir heyet ile birlikte, katledilen Ermeniler’in yetim kalan çocuklarını toplayıp bir yetimhane kurmak görevi ile bölgede bulunduğu 3 ayın tanıklığı. Eşref Yıldırım’ın ARTweeks kapsamında sergilenen 2014 yılına ait üretimleri ise bu tanıklığın aktarımı.

Sistematik olarak görünmez kılınmaya çalışılanların hikâyesini ortaya koymaya ve görünür kılmaya, halı altına süpürüleni ortalığa saçmaya çalışanlardan Eşref Yıldırım.

.

Yıldırım’ın eserleri Zabel Yesayan, Suat Derviş, Nezihe Muhiddin, Vildan Uzel gibi düşünsel ve sistematik şiddet mağduru, resmi tarihten neredeyse ‘silinmiş’ isimleri yeniden üreterek gün yüzüne çıkarmanın yanı sıra, üçüncü sayfa haberlerinde kaybolan ismini, hikâyesini hiçbir zaman hatırlayamadığımız ‘sıradan’ ölüleri, Roboski katliamı veyahut Silopi’deki gibi evlerimizin içine kadar giren savaşları konu ediyor. Sanatçının eserlerini göz önünde bulundurduğumuzda en uygun tanımlamayı ‘Devletin şiddetine maruz kalan ama maruz kaldığı şiddete eşdeğer bir ifade gücüne sahip olmayanların temsili’ cümlesiyle Ahmet Ergenç yapıyor.

Gazete kağıtları, portrelerinde sıkça kullandığı malzemelerden biri. Ulaşılabilir ve düşük maliyetli olmasının yanı sıra bizzat malzemenin kendisinin temsilinin de yani gazete dediğimiz şeyin kendi içinde barındırdığı tüm kavramların da malzeme seçiminde önemli olduğundan bahsediyor Yıldırım. Tarihe not düşmek, zaman kavramı, eskimek, her gün yeniden yeniden basılıyor olmak…

Kapı açılışını 8 Eylül’de yapan, 19 Eylül’e kadar 7 ayrı mekanda birçok galerinin katılımıyla devam edecek olan ARTweeks@Akaretler Edition 5 kapsamında, Zilberman Galeri’ye ayrılmış alanda 3 eseri sergileniyor sanatçının.

Suat Derviş ile Zabel Yesayan’a ait portreler ve Yesayan’ın ‘Yıkıntılar Arasında’ kitabından bir alıntıyı işlediği bir dokuma.

ARTweeks’de sergilenen Yesayan alıntısı hem Yıldırım’ın sanatsal üretiminin konularını geneller nitelikte hem de ‘Yenilgi Günlüğü’ isimli kişisel sergisinde Turgut Uyar şiirlerini işleyerek başlayıp kendi kişisel günlüğünü tuttuğu dokumalardan oluşan günlüğün devamı niteliğinde; “Geçmişi unutmak yaldızlı bir yalan!”

https://www.gazeteduvar.com.tr/sistematik-siddet-caginda-bir-gecmis-hesaplasmasi-haber-1535162

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın