İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Vandal, sahtekar ve gaddar Ermeniler, tehlikeli oyun oynuyorlar

***HyeTert, bu kaynağın ve/veya içeriğin yanlış ve/veya yanıltıcı bilgiler ve/veya soykırım inkarcılığı, ırkçılık, ayrımcılık ya da nefret suçu içerdiği/yaydığı kanısındadır. Metni paylaşmadan önce bu uyarıları göz önüne alarak, içeriği ve/veya kaynağı güvenilir kaynaklardan kontrol ediniz.***

Eflatun Neimetzade

Azerbaycan’ın Şanlı Silahlı Kuvvetleri, Başkomutan, Sayın, İlham Aliyev’in bizzat cesur, olağanüstü yeteneği, başarılı siyaseti sayesinde otuz yıl vandal düşman esaretinde kalan ezeli topraklarımızı geri ala bilmiştir. Düşman himayesinde talan olunmuş topraklarımızın geri alınması hadisesi sadece Azerbaycan’da değil, bütün Türk dünyasında bir ilktir. Çünkü biz Türkler tarih boyunca topraklarımızı yitirmişizdir: ta Sümerlerden başlayarak her elli, yüz yıllarda Türklerin toprakları yadelli düşmanlar tarafından aralıklarla işgal olunmuştur.

Ulu dedemiz Oğuz Kağan döneminde Avrupa falan yoktu: Japonya’ya kıyılarından ta, Meksika sahillerine dek Kuzey ve Güney toprakları Türkistan Devleti olarak eski haritalarda yer alıyordur. Sümerlerden başlayan ezeli Türk tarihimiz öten asrın XII-XIV yy. boyunca yer kıtasının dörtte üçü hemen hemen Türk toprakları olarak eski haritalarda görmekteyiz. Sonra mini-mini Batılı beyaz haydutlar ortaya çıkmaya başlıyor, Türklere ve Müslümanlara karşı kıyamlara kalkıyorlar.

 Örneğin, XII. YY.’da Kiyev-Rus Prensi, Knyaz İgor, çöl insanları-Konçak ile birlikte Kuzey ve Güney Türk topraklarını işgal ediyorlar. Yani bu günkü Rusya’nın Kuzeyinden başlayan savaş Kafkazlarda son buluyor. Yakuta’dan başlayan işgal, Kiyev Prensliği de dahil Güney Türküstan ve Orta Asya topraklarını Ruslar işkal ediyorlar. Yakuta Türkleri zamanla Ruslaştırılır ve Ruslaşma Orta Asya ve Kafkazın Güneylerine dek yayılıyor.

Bu gün Rusya dahilinde yaşayan Türkler Rus olarak tanınıyorlar. Kazan Tatarları, Don Nehri kıyılarındaki Türkler de Ruslaştırılmışlar. Topraklarını da Ruslar ellerinden almışlar. Batı’da Amerika, İngiltere, Almanya ve Fransa, Kuzey ve Doğu’da Rusya-bütün ezeli Türk topraklarını almışlar. İşte bu pencereden baktığımızda Cumhurbaşkanımız, Sayın, İlham Aliyev Türk dünyasının çağdaş Oğuz Kağanı olarak yeni tarih yazmıştır. İlk Türk lideri olarak ezeli Azerbaycan topraklarımızı geri almıştır. Böylece Azerbaycan tarihinde Şah İsmayıl Hatai’den sonra, Silahlı Kuvvetlerin Baş Komutanı, Sayın, İlham Aliyev ezeli Azerbaycan Türk topraklarını kısa zaman diliminde vandal, hain ve katı düşmandan geri ala bilmiştir. Azerbaycan tarihinde bu zaferin özel ahamiyeti olduğunu yeni kuşak nesil idrak etmeli ve bu şanlı zafer hakkında kitaplar, şiirler ve dramlar yazılmalıdır. Örneğin, Cafer Cabbarlı’nın “1905-ci ilde” piyesini hatırlayalım. İşte o dramın da temelinde Garabağ hadiseleri duruyordur.

VANDALLAR TOPRAKLARIMIZA MİNALAR DÖŞEDİLER

Dünyadaki tüm savaşlara karşıyım. Fakat gaddar Ermenistan Ordusu ezeli topraklarımızı 30 yıl işkal ettiler. Topraklarımızdan gittiklerinde ise vandalca, haince, hakiki Türk düşmanı olduklarını tüm dünyaya gösterdiler. Bütün evler ya sökülmüştür, ya yakılmıştır, ya da patlatılmıştır. Evlerin sağlam tahtalarını, keresteleri, evlerdeki su, gaz boruları Yerevana taşımışlar. Bahçelerdeki meyve ağacların tümünü kesmiş, yok etmişler, yararlı topraklara minalar bastırmışlar. Haberlerde bir Ermeni Albayın Yerevandan anlattıkları: “İki Tır dolu minaları tekbaşıma topraklara ben bastırmışımdır”. Adamın yüzünde sevinç ve coşku vardı. Adam bir caniydi, sadistti. Otuz yıl kira, su, gaz parası vermeden evlerimizde oturdular ve gittiklerinde ise her şeyi dağıttılar, yaktılar, yok ettiler. Tüm döşek, yorganları, giyimleri de, ellerine düşen mebelleri, masaları, sandalyeleri bile götürdüler. Demek ki, Ermeni ile sulh olmaz. Çünkü onursuzla sulh olmaz demiş ceddimiz…

Daha vahim olanları anlatmak isterim. Her bireyin azizleri-anneleri, dedeleri, aile yakınları vardır. Er ya geç her bireyin ahiret günü, dünyadan ahirete gitme günü yaklaşır. Aile, akrabalar azizlerini son yolçuluğuna uğurluyorlar ve güzel de baş taşı yapıyorlar. Dün televizyonda Cebrayıl, Füzuli ve Ağdam reyonu Gabristanlığını ekranlarda gösterdiler. Tüm mezarlardaki baş taşları tek-tek dağıtılmış, kırmışlar: mezarları açmışlar ve ölülerin kemiklerini dışarıya fırlatmışlar… Bu bir insanlık ayıbı, bunu yapanlar insan olamazlar: vahşi canavarlar, çakallar, başka söz bulamıyorum… Alman nasistleri bile bunu II. Dünya Savaşında yapmamışlar. Dünyanın çeşitli ülkelerinden gelmiş basın delegasyonu üyeleri mezarları gözleriyle gördüler. Bu trajik olayları gözleriyle gördüler, şaşırıp mat kaldılar. Bunu yapanları lanetlediler… “Bu bir insanlık ayıbı… Bu nasıl yapılıyor? Evet, Ermeniler-hainler, acımasızlar, ikiyüzlüler, iyiliği anlayamazlar, ayrıca sadistler, vandallar, insanlık düşmanılar – bu kadar.

Sovyetler zamanında, yani 1921 yılından 1990 yılına dek Azerbaycan Cumhuriyeti olarak Ermenistan’a ve Gürcistan’a bedava gaz, elektrik vermişiz. Gürcistan devlet adamları bu hayırseverliği defalarca ekranlardan söylediler ve devamlı teşekkür ediyorlar. Ama Ermenistan bir defa olsun bunu dile getiren olmadı. Neden derseniz? Çünkü nankörler, ikiyüzlüler ve hainler. Ünlü Rus şairi Aleksander Puşkin Ermeniler için şöyle diyor: “Sen hainsin, sen ikiyüzlüsün, sen yalancısın, çünkü sen Ermenisin!”

1980 yılında çalıştığım Moskova Bolşoy Operasından ben, Yemen Cumhuriyetine, merkez şehir Aden’de Milli Devlet Tiyatrosu’nu yaratmak için gönderildim. Orada Enstitü kurdum ve genç yeteneklerin sınavlarını yaptım. Yemen Kültür Bakanı, Reşit Tabet her söylediğimi hemen icra ediyordu. Orada çalışan pek çok Sovyet müzisyenleri de vardı ve Grubun sorumlusu yalancı, ikiyüzlü bir Ermeni idi. Adı-Ter-Petrosyan’dı. Hiçbir Yüksek eğitimi olmayan amatör-dansör Ermeni Ter-Petrosyan, sadece istihbaratçı gibi bizleri sebepsiz Sefirliğe ihbar ediyordu. Bir gün Sefir Fedotov beni makamına davet etti ve uzunca konuştuk: benim Bolşoy Operasından gönderildiğimi biliyordu ve hayranlıkla “Milli Tiyatro’nun açılışını heyecanla bekliyoruz”, dedi. Benden Ter-Petrosyan’ı sordu. Tanımam, dedim. “Yüksek eğitimi olmayan birinin burada ne işi vardır, – sordum. Sefir de cevapında bana: “İşte bu eğitimsiz şahıs Bolşoy Operasından gönderilen sizin gibi kıymetli uzmanı  bana devamlı ihbar ediyor. Kremlinde torpili vardır diye geri gönderemiyorum bu rezil adamı…” Sefire şöyle dedim:

ONURSUZLA SULH OLMAZ DEMİŞ CEDDİMİZ…

-Ben Milli Teatrı kurduktan sonra hemen çekip buradan gideceğim, Sayın, Fedotov. Gençleri eğitiyorum, onlara ders veriyorum, elbette ki stresli çalışıyorum, bu ülkede Tiyatro yoktur, ilk defa sınavla 40 genç almışım sınıflara ve onlarla temrinler, provalar yapıyorum. Bana teşekkür yerine bir de ihbar ediliyorum? Yüksek eğitimi olmayan bir yeteneksizin, buraya nasıl geldiğini merak ediyorum, Sayın Fedotov. -Sefir güldü ve şöyle dedi?

-Sizi araştırdık, Eflatun Bey, sizi iyi tanırım, Hocam. Siz Bolşoy Operasından gönderilmiş iyi bir uzmansınız ve güzel de çalışıyorsunuz. Ne sıkıntınız olsa lütfen bizzat bana gelin… Sizinle elemanlarım yakından ilgilenecekler. Ter-Petrosyan ise yalakanın teki ve güvenilmez biridir…”  İşte size Ermeni insanının kirli yüzü, Ermeni ikiyüzlülüğü örneği…

Ekranda Ağdam, Fuzulu, Cedbrayıl, Laçin ve Şuşa’nın dağıtılmaz evleri, mezarlarını görüyorum. Kültür Sarayları, Devlet Tiyatrosu, talan olunmuş dağıtılmış mezarlar: kazılmış mezarlara bakarken insanın içi yanıyor… Dinsizler bunu nasıl yapmışlar ilahi? Bunu yapan insan olamaz, olsa-olsa narsist ve vahşi canavarlar… İyi hatırlıyorum, II. Dünya Savaşında Stalingrad kenti yerle yeksan olunmuştur.  Moskova’da Sanat Merkezinde belgesel film izlemiştim. Stalingrad kentinde bir tane sağlam ev kalmamıştır, kent harabe olmuş, binalar, evler patlatılmış ve tuğlalar sokaklara dağıtılmış, tam bir harabe kenti idi… İşte vandal Ermeniler de azad olunmuş yedi reyonda, köy ve kasabalarda sağlam bir bina bile bırakmamışlar. Kapılar, pencereler çıkarılmış ve götürmüşler, binalar patlatılmış, yırtık duvarlar, taş yığını harabe olunmuş kentin kanıtlarıdır.

VAHŞİCE, HÜNHARCA, SADİSTCE DAĞITILMIŞ KÖY VE KASABALAR…

Cumhurbaşkanı, Sayın İlham Aliyev ve eşi, Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Sayın, Mehriban Aliyeva Vatan Savaşında azad olunmuş harabe yapılmış kentleri, köyleri tek-tek birlikte dolaşıyorlar. Ekranlardan izliyoruz: vahşice, hunharca, acımasızca, sadistçe dağıtılmış köy ve kasabaları, yolları görmekteyiz. Baş Kumandan, Sayın, İlham Aliyev ve Hanımı, gittikleri reyon ve kasabalarda yeni inşa edilen binaların, Okulların, Kültür Merkezlerin temelini atıyor ve gereken talimatları veriyorlar. En kısa zaman diliminde yeni elektrik istasyonları dikilmiş ve istifadeye verilmiştir. Yeni Havayolları mekanlarının temeli atılıyor: yeni yolların inşaatı devam hızla devam ediyor. Dağıtılmış Camilerin ivedilikle inşaatı bitmektedir. Ayrıca tarlalarda, ekin sahnelerinde mina temizleme çalışmaları hızla devam etmektedir.

Devletimiz, bütün bakanlıkları, idare ve müesseseleri seferber etmiştir: en kısa zamanda inşaat çalışmaları bitecektir. Yeni Elektrik İstasyonları faaliyete başladı bile. Önemli olanı yedi reyonun köy ve ilçeleri elektrikle temin olunmuştur. Bu büyük bir başarıdır. Bölgenin kalkınması, evlerin yeniden inşası bizzat Cumhurbaşkanı, Sayın İlham Aliyev’in kontrolünde ve denetimi altındadır. Baş Kumandan, asgari giyiminde aralıksız işkalden azad edilmiş yedi reyonu sırayla ziyaret ediyor, binaların ve yeni müesseselerin temel atma törenine katılıyor. Ve her gelişinde, Haydar Aliyev Fondu’nun Başkanı, Vitse-Prezident, Sayın Mehriban Aliyeva da yanında il ve ilçelerde berpa işlerini denetliyorlar ve gereken talimatları veriyorlar…

Evet, vandal, nasist Ermenilerin harabeye çevirdikleri İl ve İlçelerimiz adeta yeniden inşa ediliyor: dağıtılmış Mescit ve Kiliselerde berpa işleri hızla devam etmektedir. Devletimiz tüm gücüyle başta dünyanın nadir Medeniyet Merkezlerinden sayılan Şuşa’nın ve öteki altı İllerimiz, köy ve kasabalar tümüyle yeniden hızla inşa ediliyor. Dağıtılmış mezarların da berpa çalışmalarına hız verilmiştir.  Devletin tüm maddi ve teknik imkanları Şanlı Ordumuzun azad ettiği yedi Reyonun İl ve İlçelerine seferber olunmuştur.

Garabağın bu zengin ve verimli topraklarının ve evlerin hakiki sahipleri olan kaçkın ve göçkünler, en kısa zamanda uzun ayrılıktan sonra kendi sıcak yuvalarına yeniden taşınacaklar. İvedilikle inşa olunan evlerin ve toprakların hakiki sahipleri dede yurduna kıza zamanda dönecekler. Onların sıcak nefesi bölgede abu-havayı değişecektir ve bereketli topraklarımız yeniden canlanacak ve devletimizin gücünü, gudretini, azametini zirvelere taşıyacaktır…

Devamı vardır…

Kaynak: Vandal, sahtekar ve gaddar Ermeniler, tehlikeli oyun oynuyorlar – Eflatun Neimetzade

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın