İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Erdal Kılıç’ın “Batı Ermenicesi Öğrenim Metodu” kitabı hakkında…

“Bir dilin iki insanı bir araya getirmesi, gönüller arası bir köprü kurması, alfabe ile başlayan iletişimin dostluğa dönüşmesi ve sürdürülmesi, sadece dilin konuşulması ve insana dair güzel olan şeylerin paylaşılması…”

Bu hafta eğitimci akademisyen Erdal Kılıç ile “Batı Ermenicesi Öğrenim Metodu” kitabını konuştuk…

Erdal Bey, “Batı Ermenicesi Öğrenim Metodu” isimli hazırlamış olduğunuz kitabınızdan dolayı öncelikle sizi tebrik etmek istiyorum. Ermenice dili konusuna ve hazırlamış olduğunuz kitabın hikâyesine geçmeden önce kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

Şahin Bey, tebrikleriniz ve röportaj davetiniz için ben de size teşekkür ederek başlamak istiyorum. Elbette kısaca kendimi takdim edeyim. Aslen Sinoplu’yum. 1972 yılında İstanbul’da doğdum. Tahsil hayatımın tüm aşamalarını İstanbul’da tamamladım. Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü mezunuyum. 1997-2015 tarihleri arasında Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı birçok okulda hem tarih öğretmeni olarak hem de idareci olarak görev yaptım. Bu süreçte doktora eğitimimi tamamlayıp öğretim üyesi olarak üniversiteye geçtim. Eğitim ve öğretime dair her konu, her daim ilgimi ve heyecanımı zinde tutmaktadır.

Erdal Bey, Ermenice ile tanışmanız, Ermenice öğrenmeye başlamanız nasıl oldu?

2010 senesinin Eylül ayında İstanbul’un Beyoğlu ilçesine bağlı azınlık okullarından Özel Getronagan Ermeni Lisesi’ne müdür başyardımcısı olarak görevlendirilmiş olmam benim için hem mesleki hem de akademik anlamda önemli bir dönüm noktası olmuştur. Daha öncesinde de azınlık okullarından Özel Zapyon Rum Okulu, Levon Vartuhyan Ermeni Okulu, Merkez Rum Lisesi ve Arnavutköy Rum İlkokulu’na görevlendirilmiş idim. Daha öncesinde Rum ve Ermeni Cemaatlerinin Klasik Dönem Eğitim Çalışmaları” konulu bir çalışma içerisinde bulunmuş olmam da bu kurumlara karşı olan heyecanımı daha bir artırmıştır. Aslında Ermeniceyle ilk tanışıklığım Levon Vartuhyan Ermeni Okulu’nda olmuştur. Orada ilk olarak beni alfabe ile tanıştıran sayın Rita Yelegen Gedikoğlu hocamı da burada zikretmek isterim.  Ancak Getronagan Ermeni Okulu’nun emektar, duayen öğretmenlerinden biri olan ve yeri hiçbir zaman doldurulamayacak olan kıymetli hocam Diğin Şoğer Çaparyan ile başlayan Ermenice maceramız o gün bugündür sistematik bir şekilde devam etmektedir. Şoğer Çaparyan hocam uzun yıllar birçok okulda hem Ermenice öğretmenliği hem de Fransızca öğretmenliği yapmış çok tecrübeli bir öğretmendir. Emekli olmasına rağmen eğitimden uzaklaşmamış ve bugüne değin bilgi, birikim ve tecrübesini Ermenice öğrenmek isteyen ve kendisine müracaat eden, başta etrafındaki öğretmenler olmak üzere herkese aktarmaya devam etmiş, ömrünü adeta öğretmenliğe vakfetmiş nâdide bir insandır. Getronagan’da dikkatimi ilk çeken fotoğraflardan biri, belki de en cazip olanı, hocamın etrafında Ermenice öğrenmeye çalışan öğretmenlerden oluşan bir ders halkasının varlığı olmuştur. Öğrenme heyecanımın tetiklediği, içimden gelen bir ses, bu halkada benim de olmam gerektiğini söyledi. Bir müddet izledim. Benim bu isteğim hocamın da dikkatini çekmiş olacak ki, bir gün bana “istersen sen de gelebilirsin, öğrenebilirsin” dedi. Ancak ben hemen karar vermedim, kendisinden bir ay kadar mühlet istedim. Çünkü Ermenice gibi zor bir lisânı öğrenmeye karar vermek ciddi bir mesele idi benim için…  Kararımı verdiğimde 24 Kasım Öğretmenler Günü’ydü; hocama Ermenice öğrenmek istediğimi, kabul ederse o halkaya dahil olmak istediğimi söyledim… O gün bugündür, hocamın davetine müteşekkir olarak, kesintisiz ve yoğun bir şekilde yürüttüğümüz çalışmalarımızla kendisinin lütufkâr emeklerine layık bir öğrencisi olmaya gayret ediyorum.

Niçin bu lisânla bu kadar ilgilendiniz, hatta bir kitap yazacak kadar?

Çok güzel ve yerinde bir soru. Elbette ki dil öğrenmek önemli ve ciddi bir uğraşı. Ben bu bilinçle bu lisanı öğrenmeye başladım. Esasında yukarıda da belirttiğim gibi bir ara bekledim. Ne kadar ciddi olduğum konusunda kendime süre tanıdım… Aslında bilinçlenme ve bu lisanın önemi, ilerleyen süreçte daha bir anlaşılır oldu benim için. Zira, Batı Ermenicesi ile yazılmış olan üzerinde yaşadığımız bu güzel coğrafyaya ait tıp, tarih, coğrafya, edebiyat, müzik, tiyatro, mimari, sanat ve kültür bağlamında okunmayı ve anlaşılmayı bekleyen onlarca kıymetli eser vardı, ki bu ve benzeri eserlerin inceleme ve araştırma yapılmak suretiyle günümüz Türkçesine kazandırılması bilimsel ve kültürel zenginliğimiz açısından da büyük bir değer taşımaktadır. Bu manadaki bilinçlenme de dil ile olan bağımı daha bir güçlendirdi. Ancak tüm bu bilinçlenmenin yanı sıra yazısı, seslendirilmesi hiç de alışık olduğumuz bir alfabe olmamasına, bilakis oldukça zor olmasına rağmen hocamın yaklaşımı, dil öğretmedeki engin tecrübesi, sabrı ve şefkatli yaklaşımı karşılaştığım tüm zorlukları geçmeme yardımcı olmuştur. Elbette ki içinde bulunduğum Getronagan Ermeni Okulu’nun kültürel birikimi ve akademik başarısının ve sağlamış olduğu huzur ortamının da bu konuda ne kadar önemli olduğunu belirtmek isterim. Hatta bu vesile ile Getronagan Ermeni Lisesi müdürü Sayın Silva Margoz Kuyumcuyan’a hem doktora sürecinde. hem de Ermenice öğrenme çalışmalarım esnasında göstermiş oldukları anlayış ve sağlamış oldukları akademik destekten dolayı hassaten şükranlarımı sunmak isterim… Okulda görev süremin devam ettiği dört yıl boyunca hafta içi hocamın okula gelmediği Cuma günleri hariç diğer günler düzenli olarak hocamın derslerine katıldım. Üniversiteye öğretim üyesi olarak geçmiş olsam da hocamla bağımı koparmadan dil çalışmalarımı sürdürdüm. Hatta yaşanılan bu pandemi döneminde de telefon aracılığıyla kendisinden istifade etmeye çalıştım. Elbette ki insan gayretinin mürüvvetini de görmek istiyor. Benim gibi bu lisanı öğrenmek isteyenlere faydalı olmak, bir katkı sağlamak, farkındalık yaratmak maksadıyla Ermenice ders notlarımı kitap olarak da yayınlamaya karar verdim. Bu süreçte yine Şoğer hocam katkılarını eksiksiz bir şekilde sunmuş ve kitabın tashihini de bizzat kendisi yapmak suretiyle desteğini göstermiştir. Bir Türk olarak Ermenice kitap yayınlamak bir iddia olmaktan öte güzel bir hatıraya dikkat çekmektir. Ermenice gibi zor bir dili hevesle öğrenmek isteyen insanlara örnek olabilmektir. Ancak en manidar olanı da Hocam Şoğer Çaparyan’ın güzel hatırasını, emeğini, ismini yaşatmak ve kendisine kitâbî olarak da miktarı kafi nispetinde teşekkür edebilmektir. İşte bu benim için tarifi imkânsız bir gurur kaynağıdır.

Erdal Bey biraz da Batı Ermenicesi Öğrenim Metodu kitabının içeriğinden bahsetmek gerekirse kısaca nasıl özetlersiniz?

Batı Ermenicesi Öğrenim Metodu kitabı kısaca hocam Madam Şoğer Çaparyan ile yapmış olduğumuz ders başlıklarından oluşmakta olup, konular Madam Çaparyan’ın metodolojisi göz önünde bulundurularak kitaplaştırılmıştır. Dört bölüm halinde hazırlanan kitabın birinci bölümünde dilbilgisi kuralları örneklendirilmek suretiyle verilmeye çalışılmıştır. İkinci bölümde ise günlük hayatta maruz kalınabilecek daha güncel konu başlıkları tercih edilerek örneklendirilmiştir. Üçüncü bölümde diğer konu başlıkları altında hem kelime dağarcığı, hem de cümle kurulumlarının zenginleştirilmesi hedeflenmiştir. Dördüncü bölümde ise Ermenice dilinde düzenli-düzensiz olarak en çok karşılaşılan 55 adet fiilin tüm zamanlarda çekimlerinin gösterildiği tablolar üzerinden bu fiillerin öğretilmesi amaçlanmıştır. Kitabı farklı kılan en belirgin özelliklerinden biri de yazı karakteri farklı ve zor göründüğü için kitapta kullanılan tüm Ermenice kelimelerin ve cümlelerin hemen yanında parantez içerisinde latin harfleriyle okunuşlarının da yazılmış olmasıdır. Bu sayede Ermenice alfabenin sağlıklı bir şekilde öğrenilmesi, Ermenice kelime ve cümlelerin okunuşlarına yönelik aşinalığın artırılması ve kalıcı olması amaçlanmıştır. Kitabın diğer bir amacı da hem akademik düzeyde yazılmış olan metin okumalarında hem de günlük konuşmalarda bu lisanı öğrenmek isteyenlere katkı sağlamak ve yardımcı olabilmektir. Bu manada günlük hayatta karşılaşılması muhtemel neredeyse tüm konular göz önünde bulundurulmak suretiyle tespit edilen konu başlıkları, kelime ve o kelimelerin kullanıldığı cümlelerle zenginleştirilmeye çalışılmıştır.

Erdal Bey başka Ermenice çalışmalarınız da var mı? Ya da olacak mı?

Şahin Bey, teşekkür ederim. Elbette var, kısmetse daha da olacak inşallah. Bu konuda ilk önce “Batı Ermenicesi Öğrenim Metodu” isimli kitabımı, çevirisini yaparak “Learning Method for Western Armenian” ismiyle İngilizceye de kazandırmak istedim. Bu kitabım da yayınlandı.   Bunun yanında, müzikolog arkadaşlarım Doç. Dr. Sami Dural ve Öğr. Gör. Semih Özdemir ile birlikte yaklaşık iki yıldır üzerinde çalıştığımız, 1834-1881 tarihleri arasında yaşamış olan ünlü Ermeni muganni ve müzik araştırmacısı Yeğia M. Dındesyan’nın Տարերք Երաժշտութեան. “Darerk Yerajışdutyan” [Müziğin Unsurları] isimli çalışmasının açıklamalı çevirisini tıpkı basımıyla birlikte çok yakında ilim dünyasına kazandıracağız ve duyuracağız. Bu konuda bahsi geçen hocalarımla birlikte tarifi imkânsız bir heyecan içerisindeyiz. Çünkü bu eserin, Türk müziğinin yazılması hususunda toplum içerisinde büyük bir teveccühle yoğun bir biçimde kullanılmış olan Hamparsum müzik yazısının, Türk müziği perdelerini temsil ederken beraberinde getirdiği perde niteliğine dair belirsizlikleri ortadan kaldıracak bir yaklaşım içermesi sebebiyle, Türk müziği araştırmacılarının temel başvuru kaynaklarından biri olacağına hiç şüphemiz bulunmamaktadır. Türk müziğinin dayandırıldığı ses sisteminin niceliksel bir biçimde anlatıldığı kaynaklara yepyeni bir bakış açısı sunuyor olması vesileyle, Türk müziğini odağına alan birçok müzikolojik çalışmaya da büyük katkı sağlayacağını düşünmekteyiz. Yukarıda da bahsettiğim üzere bu lisanla yazılmış olan gerek akademi camiasına gerekse de ilim dünyasına kazandırılmayı bekleyen onlarca nadide eser bulunmaktadır. Benim de dahil olduğum, bu lisana vâkıf olan araştırmacı kişilerin sayıları gün be gün artmaktadır. Bu vesileyle, birçok araştırmacı yapacakları çalışmalarıyla kültürel zenginliğimize katkı sağlayacaklardır.  Ayrıca Doğu ve Batı Ermenicesi arasındaki farkların konu edinildiği bir makale çalışması, yine Doğu ve Batı Ermenicesine dair mukayeseli bir lügâtçe, dilbilgisi çalışmaları ve Ermenice metin çevirileri de önümüzdeki süreçte ilim dünyasına kazandırmayı arzu ettiğim projeler arasında bulunmaktadır. Ayrıca Türk musiki üzerine de çalışmalarım devam etmekte olup, Mecmûa-yı Letâif Fî Sandukati’l-Meârif (Transkripsiyon-Değerlendirme) başlığıyla hazırlamış olduğum doktora çalışmamı da yakın bir tarihte kitaplaştırmayı planlamaktayım.

Erdal Bey son olarak söylemek istediğiniz şeyler var mı?

Şahin Bey, bana bu imkânı sunduğunuz için çok teşekkür ederim. Alicenap bir davranış… Bir dilin iki insanı bir araya getirmesi, gönüller arası bir köprü kurması, alfabe ile başlayan iletişimin dostluğa dönüşmesi ve sürdürülmesi, sadece dilin konuşulması ve insana dair güzel olan şeylerin paylaşılması… Kısaca vesilenizle bu mânidar hikâyenin daha geniş kitlelere ulaştırılacak olması ve haber edilmesi, mutluluğumu daha da artıracak, gurur kaynağım olacaktır. Çok teşekkür ederim, sağlık ve afiyet dilerim.

https://www.gercekgundem.com/yazarlar/sahin-aybek/3560/erdal-kilicin-bati-ermenicesi-ogrenim-metodu-kitabi-hakkinda

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın