Orkestrada olduğu gibi eğitim kurumunda da her bir üye eşsizdir. Yönetici ortak eserin hizmetindedir.
Okul müdürümüz Monsieur Alexandre Abellan’ın görevini önümüzdeki ders yılının başlangıcından itibaren Madame Hermine Ridé’ye devretmesiyle beraber Sainte Pulchérie Lisesi’nin tarihinde yeni bir sayfa açılıyor. Yeni müdürümüzü tanımak ve görev devrinin nasıl gerçekleştiğini keşfetmek için Monsieur Abellan ve Madame Ridé ile bir röportaj yaptık.
Monsieur Abellan, sizden sonra müdür görevini üstlenecek Madame Ridé ile nasıl tanıştınız?
A.A.: Yaklaşık on beş senedir tanışıyoruz. Notre Dame de Sion’un Fransızca Tiyatro Festivali’nde karşılaştık. Ortak tutkumuz olan tiyatro ve tiyatronun pedagojide kullanımı sayesinde yakınlaştık. Madame Hermine Ridé’nin iyi yürekliliği ve ötekileri dinlemeye yatkınlığı beni etkiledi. Kendisi, öğrencilerin niteliklerini ve yeteneklerini fark eden bir öğretmen.
Ardından, Sainte Pulchérie Lisesi’nde müdür olarak görevimi sürdürürken, göçmen çocukların eğitimine destek projesine birlikte emek verdik. Böylece adanmış, cesur, zorluklarla karşılaştığında sağlam duran ve projenin başarısı için azimli kişiliğini keşfettim. Bir okul müdürünün sahip olması gereken tüm nitelikleri taşıyordu. Bir süre sonra Saint Joseph Lisesi’ne Müdür Yardımcısı olarak atandı. Üstelik karizması sayesinde, sözünü dinletebilen ve kolay ikna eden bir kişidir. Okulumuzu onun ellerine emanet ederken içim rahat. Sœur’lerin geleneğini korumaya özen gösterip, Sainte Pulchérie’nin yabancı liseler ve Fransız liseleri arasında kimliğini perçinleyecektir.
Görev devrinizin organizasyonu nasıl gerçekleşti?
A.A.: Kurucu vakfımızın tercihi zaten bir süre önce yapılmıştı. Notre Dame de Sion’a gideceğim henüz tam olarak belli olmadan önce, Madame Ridé’nin benden sonra müdür olabileceği düşünülüyordu. 2020 Kasım ayından itibaren düzenli olarak toplantılar yaptık, hassas ve önemli konular üzerinde birlikte çalıştık. İşe alımlar, önümüzdeki ders yılının organizasyonu ve pedagojik konular hakkında birlikte kararlar aldık. İkinci dönem boyunca Madame Ridé okulumuzun çeşitli ekipleriyle tanıştı ve başta İdari Kurul olmak üzere birçok toplantıya katıldı. Kendisi, okul kültürümüze, okulumuzun ruhuna, işleyişine alıştı ve okulumuzun temel meselelerini kavradı. Programlı bir geçiş düzenlemeyi başardık. Dolayısıyla görev devri sakince gerçekleşiyor.
H.R.: Evet, görev devri sakince ve emin adımlarla gerçekleşiyor. Monsieur Abellan sayesinde, farklı ekipler ve kişilerle bağlantıda olarak, Kurum Projesi’ne, okulun ruhuna kademeli olarak aşina oldum. Göreve geldiğim anda kurumun değerlerini en iyi şekilde temsil etme hedefiyle, tüm toplantılara tezahür eden ortak değerler, bu güzel lisenin birliğini sağlayan ortak vizyonunu yavaş yavaş benimsememi sağladı. Kişi olarak bizleri aşan geniş aktarım zincirinin mirasını edindiğim bir geçiş ve görev devri dönemi yaşadım. Bu dönem, benim için, okulun her bir üyesine, öğrencilerimize ve hatta toplumsal faydanın hizmetinde çalıştığı bir kuruma, bir misyona hizmet etmeye başlamak anlamına geliyordu.
Monsieur Abellan, yeni görevleriniz neler? Türkiye’de kalıyor musunuz?
A.A.: Ben Türkiye’den ayrılmak istemiyorum. Sainte Pulchérie Lisesi’ndeki görevimin sonuna gelirken, Notre Dame de Sion Lisesi’nin bana sunduğu fırsatı değerlendirdim. NDS çok güzel bir kurum ve sanatsal projesi de beni cezbediyor. Biz işbirliğimize elbette devam edeceğiz. Saint Joseph, Notre Dame de Sion, Sainte Pulchérie ve tüm Fransız Liseleri olarak hepimiz; frankofoninin ve frankofon kültürün hizmetindeyiz, aynı hümanist değerleri paylaşıyoruz ve savunuyoruz.
Madame Ridé, uzun süredir Türkiye’de yaşıyorsunuz. Bu ülkeye nasıl geldiniz?
H.R.: Türkiye’ye 2005’te, işbirliği projeleri kapsamında geldim. Aracı olan dernek, çalışacağım ülkenin tercihini bana bırakmamıştı. Bu seçim, sahanın ihtiyaçlarına karşılık verebilecek becerilere dayalı kriterlere dayanıyordu; çünkü amaç gidilen ülkedeki kişilere hizmet etmekti. İki yıl boyunca Notre Dame de Sion Lisesi’nde yarı zamanlı öğretmenlik yaparken, aynı zamanda yarı zamanlı olarak sosyal ve insani yardım projelerinde çalıştım. Bu deneyim sayesinde Türkiye’yi birbirinden çok farklı; ancak yine de çelişmeyen açılardan keşfettim: tüm bu farklı “alanlarda”, farklılıklarımıza rağmen, paylaştığımız ortak insanlık temelinde hareket ediyorduk. Bir bakıma aslında Türkiye’yi ben seçmedim, Türkiye beni seçti diyebilirim; çünkü 16 yıldır hala buradayım. Herkese adeta kucak açan bu ülkede, kişisel açıdan ve insanlarla kurduğum ilişkiler sayesinde geliştim; hem köklerimi sağlamlaştırdım, hem de bunun ötesinde yeni ufuklara açıldım.
Mesleki deneyimlerinizden söz edebilir misiniz?
H.R.: İşbirliği kapsamındaki işler iki yıl sürdü. Ardından Fransızca öğretmeni olarak Notre Dame de Sion Lisesi’nde çalışmaya devam ettim. Ancak bu, sosyal ve insani yardım çalışmalarımın sonu değildi; çünkü bizim okullarımız kim olursa olsun ötekine yardım dinamiğini sürdürmeyi sağlıyor. Monsieur Abellan’ın da dediği gibi; tiyatro, sosyal yardımlaşma kulüpleri ve okullarımız arasında süregelen işbirlikler, kardeşlik ve karşılaşmalar; her an yaşayıp yaşattığımız bu örnekler arasında sayılabilir.
Zaman geçtikçe, mesleki açıdan ilerleme ihtiyacını hissettim. Saint Joseph Lisesi, ekiplerine katılmamı önerip bana eğitim topluluğu, öğrenciler ve veliler nezdinde daha çok sorumluluk verdi. Bu yeni deneyim sayesinde işbirliği ağlarının önemini fark ettim. Hiçbir insanın yalnız “bir ada” olmadığına, hiçbir şeyin yalnız ve kendi içine kapalı olarak inşa edilemeyeceğine inanıyorum. Her şey, paylaşım ve diyalog ile mümkündür. Tüm deneyimlerim, sürekli sorgulama yoluyla, okullarımızın eylemlerini anlamlandırarak kucak açtığımız öğrencilerimizin iyiliği için çalışma dinamiğini sağladı.
Sizce Fransız liselerinin özgünlüğü nedir?
H.R.: Fransız liseleri, her gün kültürler arasılığı yaşama olanağı tanıyan karşılaşma alanlarıdır. Kurucularımızın başlangıçtaki amacı tüm öğrencilerin kaliteli bir eğitim görmesiydi. Bugün de tüm Fransız liselerinin güttükleri amaç budur. Gençlere, kişilik gelişimlerinde ve geleceklerini kurarken eşlik etmek, yüksek beklentili bir meydan okumadır: daha sorumlu, daha adil ve barış dolu bir dünya inşa etmek için ötekilere açık ortak bir kültürü öğretmek, dinlemenin ve diyaloğun gerekliliğini kavratmak, okullarımızın esas kaygısıdır.
23 yıldır Fransızca öğretmenisiniz, yani kayda değer bir öğretim deneyiminiz var. Bu, kuşkusuz Sainte Pulchérie Lisesi için bir şans…
H.R.: Ben de bunu umuyorum. Çocukluğumdan beri hep öğretmen olmak istedim. Bugün de mesleğimi hala neşe ve inançla icra ediyorum. Mesleğimi adanmışlıkla yapıyorum ve yaşıyorum, sadece öğretmen olarak değil; eğitimci olarak da sorumlu olduğum erişkin gençlerin deneyimlerini paylaşıyorum. Bu meslek, insanı sürekli kendini sorgulamaya, araştırmaya, eşlik ettiğimiz gençlerin hayatına anlam katmaya davet ediyor. İnanıyorum ki, mesleğimizin merkezinde; gençlere ve onların kimliklerini kazanmalarına yardım eden kişilere, özen göstermek var.
Sizce iyi bir yönetici nasıl olmalıdır?
A.A.: Bu soruya yanıt vermek oldukça zor… Bence bir grubun yönetimini emanet ettiğiniz kişi, soğukkanlı olmalı ve mütevazı kalmalıdır. İyi bir yönetici; tüm durumlarda şeffaf ve samimi iletişim kurmalıdır, tercihlerinin arkasında durmalı ve başarısızlık halinde hatalarını kabullenmelidir. Meşruiyeti ve inanılırlığı bunlara bağlıdır.
H.R.: Evet, Monsieur Abellan’a katılıyorum. Aklıma gelen metafor; orkestra şefi gibi olmak, başkasının bestelediği bir eserin vücut bulmasını sağlamak, esere ruhunu vermek. Orkestra şefi, genel tınıyı belirler; birbirlerine bağlı, birlikte kendi notalarını icra eden her yorumcuya veya müzisyen grubuna, bir bütün olarak rehberlik eder. Orkestra şefi; tınıyı, tempoyu belirler, birlik ve uyum sağlamak için itkiyi verir, nüansları katar, hataları düzeltir. Böylesi bir uyuma izleyiciler, duyarsız kalamaz ve etkilenirler. Orkestrada olduğu gibi eğitim kurumunda da her bir üye eşsizdir. Yönetici ortak eserin hizmetindedir. Genellikle sahnenin ortasında bulunur, ancak en az gördüğümüz kişidir; çünkü yarattığı müziği icra eden de o değildir, müziğin hitap ettiği kişi de o değildir. İşbirliği yaptığı kişiler aracılığıyla izleyici için güzelliği ortaya çıkarır ve sunar. Varlığı ve dikkatli işbirliği bu güzelliğe katkıda bulunur.
Eğitim vizyonunuzda ortak noktalar nelerdir?
A.A.: Bize emanet edilen her bireyin, her gencin, en çok zorluk çekenlerin bile ortaya çıkarılmayı bekleyen bir güzelliği olduğu fikrini paylaşıyoruz. Öğrenciye bakışımız onu dönüştürür, şekillendirir; bu yüzden eğitimcinin çok temel bir rolü ve büyük sorumluluğu vardır. Tiyatro çalışmalarımız sayesinde, Madame Ridé ve ben, gençlere farklı bir şekilde bakmayı öğrendik.
Madame Ridé, sizce Sainte Pulchérie Lisesi’nin avantajları nelerdir?
H.R.: Lisenin birçok avantajı var. Çok yetkin ve coşkulu ekiplerle tanıştım. Bu kurum, geleneği modernlikle buluşturmayı çok iyi başarıyor. Filles de la Charité vakfının projesindeki kökleri, bugünün ihtiyaçları doğrultusunda yeni bir ivme buluyor ve bunlar geçmişle çelişmiyor. Kurum Projesi hem okulun kimliğini temsil ediyor, hem de evrensel değerlerin taşıyıcısı: temel değerlerimiz güzellik, iyi yüreklilik, yaratıcılık, disiplin ve angajman. Ayrıca, gençlerin ihtiyaçlarına ve gerçekliğine dayalı pedagoji iradesi, sadece “akademik” anlamda değil; aynı zamanda geleceğe atılmak için gerekli olan kişilik gelişimini de merkeze alan değerlerimiz – otonomi, sorumluluk, yurttaşlık, yaratıcılık – bence misyonumuzu tanımlıyor. İnanıyorum ki, verilen eğitim; öğrencilerin yakından takibi, insan ölçekli okulumuzun yenilikçi ve öne çıkan projeleri, her öğrenciyi, kendi özlemlerine yaklaştırarak onlara eşlik ediyor. Bu kurum, öğrencinin iyiliği için, eğitimde vazgeçilmez olan velilerle olumlu iletişime inanıyor. Ortak ve paylaşılan sorumluluğumuz; hem velileri hem de eğitim topluluğunun tüm üyelerini, gençlerimizin içindeki cevheri, en iyiyi gerçekleştirmeleri ve mesleki hayata en iyi şekilde hazırlanmaları için donatmaktır.
Sainte Pulchérie’nin geleceği için sizce en önemli meseleler nelerdir?
H.R.: Meselelerimiz ve hedeflerimiz sadece karşımıza çıkan şeylerden oluşmaz, bunları bizler yaratırız. Üstelik, bence, taşıdığımız ve kurumumuzun tüm aktörleri ile paylaştığımız mirasın sürekliliğini sağlamak gerekiyor. Sainte Pulchérie Lisesi’nde kucak açtığımız gençlerin, nerede olursa olsunlar, edindikleri değerlerin aktarıcısı olmaya devam etmeleri için geleceğin tohumlarını geçmişe yaslanarak ekmemiz gerekiyor. Böylece gençler, kültürler, geçmiş ve gelecek arasında köprüler kuracaklar; şimdi ve burada yaşayacakları karşılaşmalarda, denge eşiği olarak bugünü değerlendirecekler.
İlk yorum yapan siz olun