İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Melodilerden destek köprüsü

Boğaziçi Caz Korosu, İkizdere’deki talana karşı yayımladıkları şarkıyla tekrar gündemde. Koronun kurucu şefi Masis Aram Gözbek, bu süreçten insana ve doğaya değer vererek, umudu kaybetmeyerek çıkılacağını söylüyor.

Cihangir KÖROĞLU

Boğaziçi Caz Korosu 10 yıllık hikâyesine, gerek dünyada gerek ülkemizde sayısız başarı sığdırdı. Ancak koroyu hafızalarımıza kazıyan önemli unsurlardan biri de toplumsal olaylara sessiz kalmadan, akıllıca gösterdikleri refleksler oldu.

Son olarak İkizdere’de yapılan doğa talanına karşı yayımladıkları şarkı ile tekrar gündeme geldiler.

Boğaziçi Caz Korosu’nun şefi ve kurucusu Masis Aram Gözbek ile, geçmişe ve günümüze dair konuştuk.

► Boğaziçi Caz Korosu denilince aklıma, çok geniş bir yelpazeye sahip uluslararası başarıları olan, toplumsal olaylara da ses veren bir topluluk geliyor. Bu 10 yıllık serüveni bize anlatır mısınız?
Hikâye Boğaziçi Üniversitesi Müzik Kulübü’ne dayanıyor. 2005’te matematik bölümüne girdim, aynı zamanda da caz korosuna katıldım. 2 yıl sonra, şefimiz yurtdışına gidince koroyu bana devretti. Bu 4 yılda çok çalıştık, yurtiçi ve yurt dışında çok başarı elde ettik. 2011’de üniversiteyle yollarımızı ayırmak durumunda kaldık. Bizim asıl tanınmamız sponsor ararken ‘metro videomuzla’ oldu, koro müziği halkla buluştu. Avusturya’da iki dünya şampiyonluğu kazandık. Türkiye’yi yıllarca başarıyla temsil ettik ama hep ciddi borçlarla. 2013’te Gezi başladığında biz Fransa’da turnedeydik, döner dönmez parkta buluştuk. Bir arkadaşımızın yazdığı sözlerle ‘Kızılcıklar Oldu Mu?’ türküsünü coşkuyla söyledik. Gece yarısı da ‘Çapulcu Musun Vay Vay’ı çadırımızın önünde ilk kez denedik. Sabahında bir baktık herkes bizi konuşuyor. 2014’te Boğaziçi Gençlik Korosu, 2016’da ise MAGMA’yı kurduk. Şu an 7 aktif topluluğumuzda her yaştan bine yakın amatör koro şarkıcısı bulunuyor. ‘Kültürlerin Sesi’ gibi Anadolu için çok değerli bir projeyi ve KOROHANE adını verdiğimiz önemli bir girişimi başlattık. Milyonlarca takipçisi olan, sözünü söylemekten çekinmeyen, halkın içinden kocaman bir aile olduk. Aynı zamanda, en üst düzey platformlardan davet alan ve katıldığı her yarışmadan büyük ödüllerle dönen bir topluluk. Türlü imkansızlıklara rağmen bunları başarmanın gururunu yaşıyoruz.

► Her şeyin aynılaştırılmaya çalışıldığı bir dönemde çok sesli, çok dilli bir müzik yapmaya çalışıyorsunuz. Memleketteki olumsuzluklar dışında böyle bir şeyi yapmak bile başlı başına özel emek istiyor. Bunu nasıl başarıyorsunuz?
İşin lokomotifi, bu grubun lideri yani en başta benden gelen çok güçlü bir motivasyon bu. Bunun temeli de insanları sevmek. Hayatı tutkuyla yaşayan biriyim. Bunu da etrafıma saçmaya gayret ediyorum. Güzel işlere vesile olduğunu görmek de moral kaynağı oluyor. Benden başlayan bir kıvılcım var belki ama bizim çok sağlam da bir ekibimiz var. Amatör ruhla ve son derece profesyonelce çalışıyoruz. Ana motivasyonumuz sevgi. Sevmeden bu zorluklara asla katlanılmaz. Biz burada farklılıklarımızı birer dezavantaj olarak değil aksine birer zenginlik olarak görüyoruz. Ve o farklı renklerin bir araya gelip oluşturduğu harmandan keyif alıyoruz. Çok sesli müzik temelde bunu gösteriyor bize. Anadolu gibiyiz aslında. Biz aynılaşmanın tam karşısındayız, renklerimizi seviyoruz.

BU TOPRAKLARI BESLEMEK ÖNEMLİ

► Boğaziçi Caz Korosu bir gelenek yarattı diyebilir miyiz?

Evet, bir ekol artık. Ciddiyeti, kalitesi, hep en yükseği hedeflemesi ve sonuçlarını almasıyla. Bunların yanı sıra içtenliği, gerçekliği ve toplumsal duyarlılığıyla da. Bu topraklarda yetişmiş, buradan beslenmiş biri olarak bu toprakları beslemek önemli bence. Aldıkça vereceksin ki, bizden sonrakiler de beslenebilsin. Diğer türlü sürdürülebilir olmaz. Ayrıca sözünü akıllıca söyleyen, mesajını güçlü şekilde verebilen bir topluluğuz. Bunun dezavantajları da var, ‘hani nerdesiniz, yok mu bir şarkı?’ gibi tepkiler geliyor. Koroda en önem verdiğimiz şey eğitim, gelenek de böyle oluyor. Sadece müzik değil, hayata ve insana dair çok şey öğreniyoruz. Sokakta ‘koro’ deyince akla biz geliyorsak, bu da ekol olmanın bir göstergesi.

► İkizdere’deki talana sessiz kalmadınız ve sözleri Tarkan’a ait bir şarkı yayımladınız. Bu konu üzerine neler söylemek istersiniz?
O şarkıyı 2019’da Kazdağları için paylaşmıştık. Aslında çok ciddi bir yarışma hazırlığındaydık o dönem, ama iyi ki bunu da yapmışız. Bizim paylaşımlarımızın en güçlü yanı insanlara umut aşılıyor olması. Umut olabilmek, ilham verebilmek bugün çok daha önemli. Gençlerin sesinden bunun duyulması da ayrı bir motivasyon toplum için. İyiye, güzele, doğruya tutunmaya devam etmek lazım. İyi niyet eninde sonunda kazanacak.

► Pandeminin de etkisiyle proje üretmek iyice zorlaştı. Planlarınız nelerdir?
Dünyada ve Türkiye’de koroların kan kaybettiği, hatta çalışmalarını durdurduğu bir zamanda biz en büyük korist sayımıza ulaştık. Bunu da bu sürece çok hızlı uyum sağlayarak başardık. Bu büyük olumsuzluğun içinden olumlu bir süreç yarattık. Dijitalin imkanlarını sonuna kadar kullanmaya çalıştık. Her hafta tüm korolarımızla rutin provaların haricinde, müzik teorisi çalışmaları, toplu ve bireysel ses çalışmalarımızı yapıyoruz. Salı öğleleri Korist Kafe’de buluşup sohbet ediyoruz, Cuma akşamları KOVAN buluşmalarımızda farklı konularda sunumlar yapıyoruz. Çarşamba akşamları KOROHANE’de önemli konuklar ağırlıyoruz, söyleşi ve atölyeler gerçekleştiriyoruz. Sanal koro videoları hazırlıyoruz, festival ve yarışmalara katılıyoruz. En son, 2021 Avrupa Video Ödülünü kazandık ve çok önemli bir uluslararası yarışmada da Türkiye’ye 2.’lik ödülünü getirdik. Pandemi koşulları ağır, insana değer vermek gerekiyor. Sadece toplum olarak değil, bu bir devlet politikası olmak zorunda. Kalıcı çözümler üretilmesi gerekiyor. Sanatın önemini her geçen gün daha da anlıyoruz. Devlet politikalarında sanata ve sanatçıya daha fazla destek verildiğini görmek istiyoruz.

https://www.birgun.net/haber/melodilerden-destek-koprusu-343749

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın