İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermeni gailesi (3)

***HyeTert, bu kaynağın ve/veya içeriğin yanlış ve/veya yanıltıcı bilgiler ve/veya soykırım inkarcılığı, ırkçılık, ayrımcılık ya da nefret suçu içerdiği/yaydığı kanısındadır. Metni paylaşmadan önce bu uyarıları göz önüne alarak, içeriği ve/veya kaynağı güvenilir kaynaklardan kontrol ediniz.***
Özdemir İnce

Gaston Gaillard’ın itirazı (*)

“Tarihimizle yüzleşelim!” türünden bilmişliklere kalkışan Türk yazarlara kesinlikle güvenmem; bu öneriyi yapan yabancı ise kuşku ile bakarım. Avrupa Birliği ileri gelenleri, ikinci Cumhuriyetçiler, Kıbrıs, Ermeni ve Kürt sorunları konusunda ulusal çıkarları korumaya çalışanlara kızanlar, Türkiye’nin mutlaka tarihiyle yüzleşmesini önerir. Önermek bir yana “Eller yukarı, teslim ol!” çağrısı yaparlar.

Bu önerinin anlamı şudur: Kıbrıs konusunda Yunan ve Rum iddialarını; soykırım konusunda resmi Ermeni iddialarını; Kürt sorununda ise PKK’nin iddialarını kabul edin. Bu iş bitsin.

Ermeni sorununu, Ermeni iddialarının bir yeminli neferine emanet etmiş olan bir gazete de “20. yüzyıl yüzleşme çağı” bölümünde Almanya, Güney Afrika, İngiltere, Kanada, Danimarka, Hollanda ve Belçika’nın zarar verdiği uluslardan özür dilediğini yazıyor. Bunlardan Almanya, Yahudi soykırımı yaparken suçüstü yakalandığı, kurbanlarıyla hatıra fotoğrafı çektirdiği için özür dilemekten başka çaresi yoktu. Öbür özür dilemelere gelince içerik olarak soykırım sayfasında yer almıyorlar. “Tarihimizle yüzleşelim” ağızlarıyla “Ermeni soykırımını kabul edelim”e yapılan işaret, bence, beşinci kol çalışması olarak değerlendirilmelidir.

***

Yukarda adını andığım kitabın (**) son bölümünün ilk kısmında Türk-Ermeni sorunu ele alınmaktadır. Gelin tarihimizle yüzleşelim! Tête de Turc ekibi tarafından hazırlanan dosyadan aktarıyorum:

“Türkiye’yi derinden rahatsız eden ve Doğu sorununu daha karmaşıklaştıran Ermeni sorunu, aslında, Rusya’nın gizli emellerinden ve Rusya’nın Ermenileri koruma adına Türklerin işine karışmasından kaynaklanmaktadır. Bu sorun, ortaya konduğundan itibaren yol açtığı güçlüklerin de gösterdiği gibi Slavlar ile Türklerin çatışmasının kendini gösterdiği çeşitli yüzlerden biridir. Rusya’nın sürekli olarak ya Anadolu ya da Trakya, hatta her ikisi üzerinden ulaşmaya çalıştığı Akdeniz kıyıları arasında engel oluşturan Türklerle çatışmasının evresidir.”

“Fakat komitelerden (Taşnak ve Hınçak komiteleri.Öİ) her biri kendi faaliyetini sürdürür ve taşra illerindeki şubelerine Rusların ilerlediğini, Osmanlı birliklerinin geri çekilişini kolaylaştırmak için ne gerekiyorsa yapmalarını; birliklerin malzeme sağlamaları engellenmelerini; Osmanlı birlikleri ilerlediği takdirde Ermeni askerlerinin birliklerinden ayrılarak çeteler oluşturmalarını ve Ruslara katılmalarını bildirirler.”

“Komiteler, hezimetle biten bir savaştan çıkar çıkmaz bir başkasına giren Osmanlı hükümetinin durumundan faydalanmaktadırlar. Bu bağlamda Zeytun’da, Maraş ve Kayseri sancaklarında, özellikle Van, Bitlis, Talori, Muş ve Erzurum’da ayaklanmalar çıkardılar. Erzurum ve Doğubeyazıt’ta, seferberlik emriyle birlikte Ermenilerin çoğu Rus tarafına geçer ve orada silahla donatıldıktan sonra Türklere karşı savaşa gönderilirler. Erzincan’da da Ermenilerin dörtte üçü Rusya’ya geçerek Rus saflarına katılır.”

“Bu koşullarda, nüfusun bu iki kesimi arasında ardı arkası kesilmeyen çatışmaların yükselmesi ve her iki tarafın da 1895-1896 olayları ve Türk-Rus savaşı sonrasında, Adana olayları sırasında, Balkan Savaşı esnasında ve nihayet I. Dünya Savaşı boyunca birbirlerine karşı misillemede bulunması anlaşılır bir olgudur. Fakat Türkler tarafından öldürülen Ermeni sayısının 800 bini aştığının iddia edilmesi ve Ermeniler tarafından katledilen Türklerden hiç söz edilmemesi kabul edilemez.”

***

Gaston Gaillard bir Osmanlı-Rus+Ermeni Savaşı’dan söz etmektedir. Soykırımın Birleşmiş Milletler tanımına göre Ermeniler, Osmanlı birliklerine karşı silahlı mücadele verdikleri için (Yahudiler gibi silahsız olmadıkları için) soykırım iddiaları utanmaz bir yalandan başka bir şey değildir. Zaten İngiltere Başbakanı Lord Curzon da “Kabul etmek gerekir ki bazılarının zannettiği gibi Ermeniler de ‘masum küçük kuzular gibi’ davranmadı. Gerçekten bir dizi vahşi saldırıda bulundular ve kan döktüler” (17 Şubat 1919) diyerek bu gerçeği mühürleyip imzalamaktadır.

Gaston Gaillard ayrıca 19 Mart 1919 tarihli Times’ın Ermenilerin yaptığı vahşetin öyküsüne yer verdiğini yazmaktadır. Yazmaktadır ama Taner Akçam ve benzerlerine göre ya kötü tarihçidir (!) ya da Osmanlı sultanından bahşiş almıştır (!)…

(*) Hürriyet Gazetesi, 10.04.2005

(**) Gaston Gaillard, Türkler ve Avrupa, Kanon Yayınları, 2021


Cumhuriyet Gazetesi

Yorumlar kapatıldı.