İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

İşte Ermeni çetelerinin Müslümanlara yaptığı soykırıma şahit olanların anlattıkları!

***HyeTert, bu kaynağın ve/veya içeriğin yanlış ve/veya yanıltıcı bilgiler ve/veya soykırım inkarcılığı, ırkçılık, ayrımcılık ya da nefret suçu içerdiği/yaydığı kanısındadır. Metni paylaşmadan önce bu uyarıları göz önüne alarak, içeriği ve/veya kaynağı güvenilir kaynaklardan kontrol ediniz.***
FATMA DAMLA KAYAYERLİ

ABD Başkanı Joe Biden’ın sözde ‘Ermeni Soykırımı’ ifadesinin kullanması sonrasında gözler Osmanlı arşivlerine çevrildi. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı’nın “Ermeniler Tarafından Yapılan Katliam Belgeleri I-II” isimli kitaplarda, 1914 ile 1920 arasında Ermeni çetelerinin Osmanlı coğrafyasında Müslümanlara yaptıkları soykırım belgeleriyle anlatılırken, kitapta yer alan Osmanlı belgelerine göre 518 bin 105 Türk, Ermenilerce soykırıma maruz bırakıldı. Ermeni çetelerinin Osmanlı coğrafyasında yaptığı soykırıma şahit olanların tanıklıklarına da kitapta yer verildi. İşte Ermeni çetelerinin Osmanlı coğrafyasında Müslümanlara yaptığı soykırım vahşetine şahit olanların anlattıkları:

ABD Başkanı Joe Biden’ın sözde ‘Ermeni Soykırımı’ ifadesini kullanarak ecdada iftira atması sonrasında Türkiye topyekûn bu ifadeyi kınayarak tepkisini ortaya koydu. Osmanlı arşivleri de hem ABD Başkanı Joe Biden’in ifadelerini hem de Batılı kimi ülkelerin iftiralarını belgelerle çürütüyor.

T.C Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı’nın “Ermeniler Tarafından Yapılan Katliam Belgeleri I” ve “Ermeniler Tarafından Yapılan Katliam Belgeleri II” isimli kitaplarda, 1914 ile 1920 arasında Ermeni çetelerinin Osmanlı coğrafyasında Müslümanlara yaptıkları soykırım ve katliamlar belgeleriyle anlatılıyor.

ERMENİ ÇETELERİNİN TÜRKLERE YAPTIĞI SOYKIRIM BELGELERDE YER ALIYOR!

Kars’tan Van’a, Bitlis’ten Trabzon’a, Erzurum’dan Adana’ya kadar birçok Osmanlı şehrinde Müslümanların Ermeni çeteleri tarafından nasıl soykırıma uğratıldığı olay anını yaşayan tanıklar tarafından Osmanlı’nın emniyet güçlerine verdikleri ifadelerde yer alıyor. Ayrıca Ermeni çetelerinin yaptıkları “Bab-ı Ali Dâhiliye Nezareti Emniyyet-i Umumiyye Müdiriyeti”ne gönderilen telgraflar da durumu belgeliyor. Osmanlı arşivinin taranarak hazırlandığı kitapta birçok belge de yer alıyor.

518 BİN 105 TÜRK ERMENİLERCE SOYKIRIMA MARUZ BIRAKILDI

Osmanlı arşivlerindeki kayıtlı bilgilere göre hazırlanan her iki kitapta yer alan bilgilerde bir de cetvel bulunuyor. “Kitapta yer alan belgelerde geçen ve Ermeniler tarafından Türklere uygulanan soykırıma ait cetvel” başlıklı cetvellerde, Osmanlı coğrafyasında 1914-1919 arası 363 bin 141 Türk soykırıma maruz bırakıldığı ifade edilirken, 1919-2021 arasında 154 bin 964 Türk, Ermeniler tarafından soykırıma uğratıldığı belirtiliyor.

Toplamda 518 bin 105 Müslümanın Ermeni çeteleri tarafından soykırıma uğratıldığı Osmanlı arşivlerinden ortaya çıkıyor. Ancak soykırıma maruz bırakılan toplam rakamın kitapta yer alan belgelere göre hesaplanan rakam olduğunun altını çizmek gerekiyor. Bu sayının daha fazla olabileceği değerlendiriliyor.

İŞTE ERMENİ ÇETELERİNİN OSMANLI COĞRAFYASI’NDA MÜSLÜMANLARA YAPTIĞI SOYKIRIMA ŞAHİT OLANLARIN ANLATTIKLARI:

Rusların kışkırtması sonrası Ermeni çeteleri yüzyıllarca birlikte yaşadıkları Müslümanların köylerine, mahallelerine, şehirlerine saldırılar gerçekleştirerek, sivil halka soykırım uyguladı. Ermeniler Ruslarla da işbirliği içindeydiler hatta Ermeni çeteleri kışkırtılarak Osmanlı’nın bölünmesi için bu çeteler devreye konuldu.

Osmanlı arşivindeki belgelerin yer aldığı kitaplarda, Ermeni çetelerinin yaptığı soykırıma tanıklık eden birçok tanık bulunuyor.

İşte Osmanlı’da Ermeni çetelerinin Müslümanlara yaptığı soykırıma şahit olanlardan bazılarının anlattıkları:

TANIK 1: “ERMENİ ÇETELERİ YAYLIM ATEŞİ AÇIP, KAÇAN KADINLARI ATLARLA EZDİLER, SÜNGÜLERLE BEBEKLERİ ÖLDÜRDÜLER”

Bab-ı Ali Dâhiliye Nezareti Emniyyet-i Umumiyye Müdiriyeti’ne Bitlis Vilayetinde bulunan ve yaşananları anlatan Yasin Efendi bin Hacı Mehmed Efendi, Ruslarla Ermeni çetelerinin yaptıklarına şahit olduğunu belirtiyordu. Yasin Efendi bin Hacı Mehmed Efendi, Bitlis istilasında ahalinin kaçmakta olduğunu, arkalarından ateşler açıldığını, büyük küçük, çoluk çocuk süvarilerin atlarının ayağı altında ezildiğini, binlerce masum kadın ve kızların kanlarının yerlere aktığını ve bebeklerin süngülendiğini ifade ediyordu.

Yasin Efendi bin Hacı Mehmed Efendi, vahşet anları için şu ifadeleri kullanıyordu: “Arkamızdan düşmanın Kazak süvarisiyle Ermeni çeteleri ve önümüzde piyadesi kaçmakta olan ahali-i İslamiyyeyi tevkif ederek ateşinin te’siratı altında büyük küçük, çoluk çocuk cümlesini katl ve süvarilerinin atları ayağı altında ezdiriyordu. Binlerce ma’sum kadın ve kızların kanlarını yerlere akıttırarak ve Kazak atlılarının süngüleri ucuyla bir takım sabilerin (henüz süt emen bebek) ah u eninleri semaları titretiyordu. Bu manzara-i feci’ayı görenlerin ciğerleri parçalanıyordu.”

TANIK 2: “HANELERİ ATEŞE VERDİLER, FERYATLARI YANKILANDI, KAFA KESTİLER, KADINLARA TECAVÜZ ETTİLER”

Van’ın Abbasağa mahallesinde Edremidli Serif’in zevcesi

Firdevs’in Bab-ı Ali Dâhiliye Nezareti Emniyyet-i Umumiyye Müdiriyeti’ne verdiği ifadede Ermeni çetelerinin soykırımını gözler önüne seriliyordu.

Edremidli Serif’in zevcesi Firdevs, Ermeni çetelerinin haneleri yaktıklarını, hanelerden alevler ve ateşler yükseldiğini, insanların feryadının gökyüzünü inlettiğini belirterek, kendi mahallerine sıra geldiğinde, Mehmed Ali Efendi’nin kapısına Ermeni çetelerinin dayandığını, Mehmed Ali Efendi pencereden mendil salladığını ama kapıyı kurşun sıkarak açtıklarını, değerli eşyaları aldıktan sonra Mehmet Ali Efendi’nin kafasını kestiklerini anlatıyordu.

Edremidli Serif’in zevcesi Firdevs’in soykırım vahşetini şöyle aktarıyordu: “Mehmed Ali Efendi’ye hitaben ‘Katib paralarını getir!’ dediler. Katib ses çıkarmadı. İkinci bir haykırmaları üzerine yukarı çıktı. Büyük bir musam’a içinde lirasını, sonra da mahzen katta bir tulum guğum Mecidiyesini getirip verdi. Muma-ileyhin derhal kafasını kestiler. Tumanının içerisine bıraktılar. Seksen yaşında ihtiyare hemşiresini de aynı surette boğazladılar. Zevcesi Ayise Hanım’a fi’l-i seni’, zina yaptılar. Turlu işkence ile bunu da öldürdüler. Benim zevcim Serif’i tepesinden kurşunla yere serdiler. On altı yaşında oğlum Ahmed bu gun evveline beri aç idi. Ekmek için sinirlenir dururdu, va-esefa ma’sumu da gözümün önünde ayaklarını ve ellerini tuttular. Hayvan gibi boğazladılar. ‘Saçlarımı yoldum. Beni de kesiniz, asınız’ diye ayaklarına sarıldım ise de ‘Sıra size de gelir veyahud sizi öldürmeyeceğiz’ Yapacağımızı Cevdet Paşa’ya gidiniz söyleyiniz’ dediler”

FİRDESV HANIM: “ERMENİ ÇETELERİ, HAMİLE KADININ KARNINI KESEREK ÇIKARDIKLARI BEBEĞİN KAFASINI KESTİLER”

Edremidli Serif’in zevcesi Firdevs’in soykırım vahşetini anlattığı satırlarda hamile bir kadına Ermeni çetelerinin neler yaptığının ayrıntısı da bulunuyor.

Firdevs Hanım, kasabın et doğraması gibi Müslümanları Ermeni çetelerinin doğradığını belirterek, “Komşulardan hamile bir kadına hitaben de, ‘Aram Pasa kebab istiyor’ diyerek kadının karnını kama ile yardılar. Çocuğu çıkardılar, onun da kafasını kestiler, kamanın ucuna taktılar. Hayli ahenk yaptılar. Orada kalan birkaç kadınla bizi önlerine kattılar. Girdikleri hane derununda buldukları insanları feci’ bir suretde ve sa’atlerle işkenceden sonra öldürdüler. Oradan Hatuniye mahallesine gittik. Tahminen on beş-on altı yaşlarında erkek bir çocuğu yakaladılar, çırılçıplak ettiler. Bidayeten çocuğun zekerini kestiler. Ondan sonra doğradılar. Rast getirdikleri erkek çocuklara aman vermeyerek öldürdüler” diyordu.

“HAYVAN BOĞAZLAR GİBİ BOĞAZLADILAR, KADININ KARNINA ŞİŞ SOKARAK ÇOCUĞUYLA BİRLİKTE ÖLDÜRDÜLER”

Firdevs Hanım, daha sonra yaşadıklarını şöyle anlatıyordu: “Amerika mü’essesesine giderken yolda yanı sonra [sıra] üç yasında bir çocuk, on beş yaşlarında bir oğluyla bir kadın, yol üstünde sarılmış duruyorlardı. Erkek çocuğu yere uzattılar. Hayvan biçimi ve fakat pek tedrici bir surette boğazladılar. Saçlarını yolar kadıncığa da aynı mahalde ırzına geçtiler. Sonra da kadının karnına şiş sokarak çocuğuyla birlikte öldürdüler. Bizi mü’esseseye götürdüler. Orada birkaç gün aç kaldıktan sonra birer somun verdiler. On gün sonra Ruslar da geldiler. Bir miktar yahni verdiler. Bunlar da ne kadar dilber nisvan var ise hep seçtiler, götürdüler. Mü’essesede ırzına tasallut edilmeyen kadın, kız kalmadı”

“ON SEKİZ YAŞLARINDA VE MEHMED İSMİNDE BİR ERKEK ÇOCUĞU KASABLARIN ET DOĞRAMALARI GİBİ DOĞRADILAR”

Firdevs Hanım, soykırımda yaşananların devamını şu şekilde aktarıyordu: “Götürdükleri nisvanın içinde Mollakasımlı Feyzi Ağa’nın iki gelini, bir de kızı ve Ayanslı İbrahim Ağa’nın kızı da dahil bulunuyordular. Mü’essesenin bahçelerinde bir de İsmail, biri Hakkı isimlerinde iki erkek çocuklarını da öldürdüler diyerek Gollu karyeli İsmail Ağa’nın on beş yaşlarında kerimesi Zeliha’nın ırzına icra edilen tecavuz-i kesire altında hayatına hatime verdiler. Amerika’nın gerek içinde ve gerek haricinde mektebli ahali var idi. Az zaman içinde mahvoldular. Bizi oradan dağıttılar. Bir kısmı harabelere, bir kısmı ihrak olunan hanelerin harabesine ve Hacı Ziya Bey’in

hanesine gönderdiler. Oralarda yapılmadık fenalık bırakmadılar. Bu hanelerde çoğunu da öldürdüler. Bizim asker Van’a geldi. Tekrar avdet ettiklerini haber alamadığımızdan Ruslar geldiler, yine kaçamadık. Bu def’a kalanlara evvelkinden ziyade fenalık yaptılar. On sekiz yaşlarında ve Mehmed isminde bir erkek çocuğu kasabların et doğramaları misillü doğradılar.

“TÜRBELERİ KAZIP İÇLERİNE PİSLİK KOYDULAR”

Firdevs Hanım, sadece canlılara değil, daha önce vefat etmiş Müslümanların mezarlarından bile Ermeni çetelerinin rahatsızlık duyduğunu, kabristanlara da saldırıldığını belirtiyordu: ” ‘Cevdet Pasa’ya kebab yapacağız’ dediler. Kabristanın birçok mahallerini kazdılar, tabutla medfun olanları dışarı çıkardılar, ziyaretgâhları kazdılar, içerilerine pislik doldurdular. Abbasağa cami’-i serifi dâhilinde medfun olan kabirlerini açtılar. İçlerine keza cifeler doldurdular.”

TANIK 3: “ROVELVERLE ÇOCUKLARI ÖLDÜRDÜLER,

Van’dan esaretten kurtarılan Van’ın Norsın mahalleli Kadik oğlu Hüseyin Efendi’nin zevcesi Zeliha Hanım’ın Osmanlı emniyetine verdiği ifadesinde anlattıkları vahşeti gözler önüne seriyordu.

Zeliha Hanım, Samram mahallesine bir hanede bulundukları sırada gece Ermenilerin geldiğini, sabah saatlerinde dışarı çıkanların akıbetinin bilinmediğini, saklanan 30 kişiyi bahçeye çıkardıklarını, on yaşlarındaki Bilal isminde bir çocukla ve ismini bilmediği üç çocuğun gözlerinin önünde rovelverle öldürdüklerini ayrıntılı bir şekilde anlatıyordu.

“BİZİ ÇIRILPIKLAK BIRAKTILAR”

Zeliha Hanım, sonrasında geriye kalanları oradan Amerika mü’essesesine götürdüklerini, oraya götürürken soyduklarını, neleri varsa aldıklarını, çırılçıplak bırakıldıklarını söyledikten sonra mü’essesede tahminen sekiz bin nüfus Müslim ahali gördüğünü söylüyordu.

SEKİZ BİN KİŞİDEN 150 KİŞİ KALDI: “YEMEMİZ İÇİN YAHNİ VERDİLER, YİYENLERDEN KANLI SULAR AKARAK İKİ AY ZARFINDA TELEF OLDULAR”

Zeliha Hanım sözlerine şöyle devam ediyordu: “Bir aralık birer somun ve bir aralık da yahni verdiler. Fakat bunları yiyenlerden kanlı sular akarak iki ay zarfında telef oldular. Yüz elli kadar kalanların mu’ahharan Hacı Ziya Bey’in hanesine götürdüler. Bizim asker geldi, bizi kurtardılar”

İŞTE O VAHŞETİ ANLATAN TELGRAF:

“ERMENİ ÇETELERİ, MÜSLÜMANLARIN CESETLERİNİ PARÇALAYARAK ATEŞTE PİŞİRİP SAĞ OLANLARIN ÖNÜNE ATARAK YEMELERİNİ İSTEDİLER”

*Bab-ı Ali Dahiliye Nezareti Emniyyet-i Umumiyye Müdiriyeti

Diyarbekir Vilayeti’nin fi 21 Mayıs sene [1]332 tarihli

telgrafnamesi suretidir:

“Mültecilerden Karakilise’nin Girekol karyesi Muhtarı Nezir bin Esad ve Poti

karyeli Mehmed bin Hacı Ağa, Varto kazasının Veliköy karyesinden Van’da

bulunan Mehmed bin Bay Mirza’nın, Dirik kazası Mahkeme Re’isi Abdülmecid,

Müstantık Kemal, Jandarma Kumandanı Mülazım Sabri ve Polis Me’muru Mustafa efendiler ma’rifetleriyle ma’a’t-tahlif alınan ifadelerinden istilaya ma’ruz ve İslamlarla meskun kura ve kasabatda Rusların Ermeni çeteleriyle birlikte genç kadın ve kızlara tahammül-güdaz işkencelerle alenen fi’l-i seni’ icra ve beğendiklerini alıp sevkettikleri ve kaçıp kurtulabilen binlerce ihtiyar ve çocukları, diri diri hanelere doldurularak ihrak ve cami’ ve türbeleri harab ve tahkir ve bir takım İslamların cesetlerini parçalayarak ateşte pişirip sağ olanların önüne atarak ekletmelerini (yemek) icbarla telezzüz ve daha kaleme alınması mümkin olmayan enva’-i fecayi’ vahseti irtikab etdiklerini görüp işitdiğini mübeyyin ifade-i mazbutaları irsal kılındığı Dirik Ka’im-i makamlığı’ndan is’ar kılınmağla evrakların vürudunda derhal takdim kılınacağı ma’ruzdur.”


Sabah Gazetesi

Yorumlar kapatıldı.