İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Olaylar Ve Görüşler : Ermeni Meselesi ve Türk Diasporası

ABD Başkanı Joe Biden tarafından 1915 olaylarının soykırım olarak adlandırılması öncelikle diaspora politikasının iflasını simgeliyor. ABD başkanları uzun yıllar boyunca, Türkiye Cumhuriyeti’nin diplomatik tepkisini hesaplayarak ve jeopolitik, stratejik çıkarları doğrultusunda hareket ederek bu ifadeyi kullanmaktan çekiniyordu.

Kimi analistlerce dikkat çekilen müttefiklerin farklı çıkarları ve değişken politikalarının sonucu olarak ABD bugün Türkiye’yi gözden çıkarmış vaziyette. Bu durum, FETÖ elebaşı ve darbeci Fetullah Gülen’in Pensilvanya eyaletinde yaşamını sürdürmesi, ABD’nin Kuzey Irak ve Suriye’de terörist unsurlarına yardım etmesi ve Patriotların yanı sıra F-35’leri vermemesi üzerinden de anlaşılıyor.

KARARDA DİASPORA ETKİSİ

Lakin, soykırım adlandırmasının kararı arkasında, müttefiklik boyutundan ziyade bir de diaspora boyutu var. Ermeni diasporası, yıllar boyunca etkin lobi çalışmaları ve sivil toplum kuruluşları üzerinde kurduğu etkinlik, nihayetinde meclis ve ABD başkanının dahi karşı karşıya kaldığı baskı sonucunda istediği sonucu elde etti. Diaspora politikasının ne denli önemli olduğu ve bunun vizyonlu bir şekilde yürütüldüğü sürece ülkeye getirebileceği faydaları, Ermeni diasporasından çok net bir şekilde anlıyoruz.

Bugün Türk diasporası, dünyanın her bir tarafına yayılmış durumda. Almanya ve Hollanda başta olmak üzere, Avrupa toplumlarında yer edinmiş büyük bir azınlık grubunu oluşturuyor. Buna rağmen hiçbir etklinlik gösteremeyen Türk diasporası, bu toplumlarda genel algıya yön veremiyor, medyada yeterince ses bulamıyor ve STK’lerde yeterince yer almıyor.

Bu bir nebze Avrupa toplumlarındaki dışlayıcı ve ırkçı tavırlardan kaynaklansa bile, Türkiye Cumhuriyeti’nin diaspora politikasıyla da yakından bağlantılı. Dolayısıyla haklı olduğu konularda doğruları anlatamayan ve Türkiye’nin çıkarlarını gözetemeyen bir diaspora ile yüzleşme vakti geldi.

Türkiye geçtiğimiz yıllarda diaspora politikasına ve gönül coğrafyası olarak tanımladığı coğrafyaya çok büyük yatırımlar yaptı. Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı çok önemli çalışmalara imza attı. İzlenilen politika, Türk diasporasının yüzünü ve ilgisini Türkiye’ye çevirmek olarak tanımlanabilir. Bu politika yurtdışında yaşayan Türk asıllı gençlerin Türkçeyi daha iyi konuşabilmesi, Türk tarihini daha iyi bilmesi ve Türkiye ile bağını güçlendirmesini sağladı.

NELER YAPILABİLİR?

Fakat önemli bir handikap da getirdi. Diaspora toplumunun yani bugün çoğu gurbetçi ailenin, çocuk yetiştirdiği, doğup büyüdüğü ve yaşadığı coğrafyalarda, kamusal alandan uzaklaşması ile sonuçlandı. Avrupa toplumlarındaki STK’lerde aktif olmayan gurbetçiler kendi kabuğuna çekilen ve Türkiye’ye yönelen bireyler olarak yetişti. Toplumda çok iyi yerlere gelenlerin bile politik konularda ilgi alanı yaşadığı toplumun yerel demokrasisiyle değil, daha çok Türkiye’nin politikalarıyla ilişkili bir hale geldi.

Toplumsal algıyı değiştirmek için Türkiye’nin diaspora politikasının gözden geçirilmesi gerekiyor. Zira bir toplumdaki algıyı değiştirmek asla tepkisel çırpınışlarla mümkün değildir. Yurtdışında entelektüel varlık gösterebilme ve gündemi berlirleyebilme kapasiteniz öncelikle doğru zamanda, doğru kişilerce ve doğru politikaların sayesinde gelişen etkinlik çereçevesinde belirlenir. Bu kısa sürede olacak bir iş değildir ve sadece uzun vadeli stratejiler ile gelişebilir.

Ve bunu başarabilmek için diaspora toplumlarında, akademik olsun siyasi olsun, daha yüksek pozisyonlarda Türk asıllıların sayılarının artması gerekiyor. Bunu başarabilme kudretinin hem Türk diasporasında hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet aklı ve diplomatik birikiminde var olduğuna inanıyorum.

Türkiye ile olan bağı güçlendirmek yerine, diasporanın yerel demokrasiye katkı sağlaması, medya ve STK’lerde görev alması ve yaşadığı toplumdan uzaklaşmamasını sağlayacak yatırımların daha faydalı olacağını öngörmekteyim. Gıpta ile bakmamız gereken Ermeni diasporasını bugün Türk diasporası ile karşılaştırdığımızda ne tür bir politika izlenilmesi gerektiğini daha iyi anlıyoruz.

TEPKİSELLİKLE OLMAZ

Tek tepkisi konsolosluklar önünde Mehter Marşı çalıp Türk bayrağı sallayacak olan bir diaspora, ne kısa vadeli ne de uzun vadeli pozitif değişiklikler getirebilir. Akademik bursların, medya ve sosyal bilimlere yönlendirmelerin, desteklenen STK’leri daha çok Avrupa toplumuna entegre etmenin ve ayrışmayı önleyici çabaların uzun vadede daha iyi sonuçlar vereceğini görmek, çok zor olmasa gerek.

Tepkisel hareket eden bir diasporanın yerine kendi etkisini ve vizyonunu üretebilen bir diaspora ancak bu şekilde geliştirilebilir.

NURİ KURNAZ

TARİHÇİ


Cumhuriyet Gazetesi

Yorumlar kapatıldı.