İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Biden’ın Ermeni Soykırımı’nı tanımasını Türkiye neden itidalli karşıladı?

***Metinde yer alan görüşler yazar(lar)ına ait olup, HyeTert’in görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.***
ABD Başkanı Joe Biden’ın Cumartesi günü Ermeni Soykırımı’nı tanımasına Türkiye’nin tepkisinin hızlı ve sert olacağı düşünülüyordu. Ancak şaşırtıcı bir şekilde Ankara itidalle karşılık verdi.

Biden, Cumartesi günü Ermeni Soykırımı’nın 106. Yıldönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada, kırk yıl içinde 1915’teki olayları “soykırım” olarak tanımlayan ilk ABD başkanı oldu.

Biden açıklamasında, “Her yıl bu gün, Osmanlı dönemindeki Ermeni soykırımı sırasında ölenleri hatırlıyoruz ve böyle bir vahşetin tekerrürünü önlemek için taahhütte bulunuyoruz” dedi.

Tam bir yıl önce Biden, Soykırımı tanımayı insan hakları odaklı dış politikasının bir parçası yapacağına söz verdi. 1915’teki Ermeni katliamını bir soykırım olarak kabul ederek, daha önce benzer sözler veren seleflerinin aksine Ermeni-Amerikan seçmenlerine verdiği sözü yerine getirmiş oldu.

Türkiye yıllardır Washington’u Ermeni Soykırımı’nın tanınmaması, aksi takdirde sözde “stratejik ortaklıklarına” zarar gelebileceği konusunda uyarıda bulunuyordu.

Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Biden’in açıklamasından önce, herhangi bir tanımanın ilişkileri zedeleyeceği konusunda uyardı ve Biden’in açıklamasından sonra da bunu “popülist” olarak nitelendirdi.

Çavuşoğlu Twitter hesabından “Tarihimiz hakkında kimseden ders alacak değiliz. Siyasi fırsatçılık barış ve adalete karşı en büyük ihanettir” paylaşımını yaptı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dış ilişkiler konusundaki en yetkili yardımcısı İbrahim Kalın, Türkiye’nin 1915 vahşetlerini araştırmak için ortak bir tarih komisyonu kurma çağrılarını görmezden gelen Biden’in “sorumsuz ve ilkesiz” bir tutum takınmasından yakındı.

Türkiye’nin Ermeni Soykırımı’nı tanımanın Wahington ile ilişkilere onarılamaz bir şekilde zarar vereceğine dair on yıllardır yaptığı uyarılar göz önüne alındığında, bu açıklamaların hiçbiri beklendiği kadar hiddetli değildi. Devlete yakın Türk gazetelerinin Erdoğan yanlısı sadık köşe yazarları genel olarak sessiz kaldı.

Resmi Türk açıklamaları, Türkiye’yi karaladıkları ve Amerikalı politikacıları manipüle ettikleri gerekçesiyle “Ermeni lobisine” yönelik olağan suçlamalarına odaklandı. Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) lideri Devlet Bahçeli de dahil Erdoğan’ın ateşli müttefikleri bile Biden’in açıklamasını “skandal” olarak nitelendirdiler ve soykırım suçlamalarını reddettiler.

Geçen yılki diplomatik değişimin parçası olarak Washington’a atanan Türkiye Büyükelçisi Hasan Murat Mercan da doğrudan yorum yapmadı. Cumartesi günü büyükelçinin Twitter paylaşımı eski büyükelçi Namık Tan’ın kınaması da dahil olmak üzere Biden’in açıklamasına karşı çıkan diğer ifadelerin yeniden paylaşımları ile doluydu.

Mercan’ı geri çağırma tehdidinde bulunulmadı, ancak ABD’nin Ankara Büyükelçisi David Satterfield Pazar günü dışişleri bakanlığına çağrıldı. Resmi Anadolu Ajansı, yetkililerin Satterfield’e Biden’ın kararının “onarılamaz bir yara” açtığını vurguladıklarını bildirdi.

Sessizliğiyle belki de en şaşırtıcı olanı Erdoğan’dı.

Tumturaklı söylemi ve kendisine karşı gelenlerin gözü kara bir şekilde eleştirmesiyle tanınan bir lider olan Erdoğan, Biden’ın tercihi konusunda herhangi bir yorumda bulunmadı.

Bunun yerine cumhurbaşkanlığı, soykırım ifadesini kullanmadan, soykırıma uğrayan kurbanların soyundan gelenler için “taziye” ifadesini işaret ederek, sadece İstanbul’daki Ermeni Patrikhanesine verdiği mesajın altını çizdi.

Erdoğan’ın şimdiye kadarki sessizliği şaşırtıcı ama hükümeti ve çeşitli müttefiklerinin ölçülü sözleri bu durumu açıklayabilir.

Washington D.C’de Ortadoğu Demokrasi Projesi (POMED) program koordinatörü Merve Tahiroğlu, Türkiye’den beklenenden daha az öfkeli bir tepki gelmesini Biden yönetiminin başkanın açıklamasını dikkatli bir şekilde sunmasına bağlıyor.

Biden’in açıklamasından sonra düzenlenen bir panelde Tahiroğlu, “Türk hükümeti suçlanmamaya dikkat edilerek açıklama gerçekten çok iyi ifade edilmişti” dedi. Tahiroğlu, açıklamada Ermeni Soykırımı kabul edilirken suçu otoritelere odaklamak ve geçmişte tutmak için 1915’te Osmanlı yetkililerine atıfta bulunulduğuna özellikle dikkat çekiyor.

Türkiye, bir asır önce 1,5 milyon Ermeni’nin öldüğünü kabul ediyor, ancak bunu bir soykırım olarak nitelendirmeyi reddediyor. Yetkililer ve veya resmi ağızları, Birinci Dünya Savaşı sırasında Müslüman Türklerin ölümlerini gündeme getirerek veya soykırımın Osmanlı yetkilileri tarafından kasıtlı olarak yapıldığına dair geniş akademik fikir birliğine itiraz ederek konuyu saptırıyor.

Türkiye, soykırımı tanımamalarını sürdürmeleri için on yıllardır ABD başkanlarının kollarını etkili bir şekilde bükerek, seçim kampanyalarındaki vaatlerinin yerine getirmemelerini sağladı. Biden’in yardımcısı olduğu Başkan Barack Obama, Ankara’ya saygı göstererek Soykırımı kabul etme vaadini bozarak birçok Amerikalı Ermeni’yi hayal kırıklığına uğrattı.

Görev süresi boyunca Erdoğan’a yakın olan eski Başkan Donald Trump ise ABD’nin tanımama politikasına son vereceğine asla söz vermedi. Onun yönetimi Türkiye’yi rencide etmemek için Aralık 2019’da, Ermeni Soykırımını resmi bir politika olarak kabul eden iki partili bir kararı onaylamayı reddetti.

Buna rağmen son yıllarda Türkiye’nin yıldızı Washington’da, Erdoğan’ın agresif ABD karşıtı söylemi ve Amerikan çıkarlarını doğrudan baltalaması nedeniyle dramatik bir düşüş yaşadı. Başkan Trump’ın Türkiye’ye sağladığı koruma ve bir zamanlar çok etkin olan lobi mekanizmasının zayıflaması, Ankara’nın Soykırım’ın tanınmasını engellemek için sahip olduğu vasıtaların sayısını azalttı. Biden’ın Kasım’da seçilmesinden bu yana, Erdoğan Biden ile gerginliği azaltmaya hevesliydi, ancak açıklamadan sadece bir gün öncesine kadar bir telefon görüşmesi dahi gerçekleşmedi.

New York merkezli Dış İlişkiler Konseyi’nden Türkiye uzmanı Dr. Steven Cook, aynı panelde Biden yönetimindeki rüzgârların Ankara’ın aleyhine esmeye başladığını belirtti. Özellikle, Kongre’de Türkiye ile ilgili yıllar içinde biriken hayal kırıklıklarının, herhangi bir tanıma kararını veto etmeme eğilimine katkıda bulunduğuna dikkat çekti.

Cook, “Türkiye, Ermeni Soykırımı’nı tanınmaması için on yıldır hiçbir neden üretemedi” dedi.

ABD’nin tanıma konusunda iki kez düşünmesine neden olan önceki Türkiye ile kritik bir ortaklığı baltalayacağı yönündeki argümanların öncekinden daha az ağırlık taşıdığını da sözlerine ekliyor.

Cook, “ABD’yi kritik anlarda zayıflatma şekli olan Türklerin dış politikasını yürütme biçimi kimseye bunu yapmamak için bir neden yaratmadı” ifadelerini de kullanıyor.

Ciddi ekonomik zorluklarla ve düşük onay oranlarıyla karşı karşıya kalan Erdoğan, ABD’ye aşırı tepki vermeyi göze alamayabilir Türk lirasının değeri, 2018’den beri ikili ilişkilerdeki dalgalanmalara duyarlılığını koruyor ve Erdoğan, burada gerginliklerin üstünü örtmeye istekli olabilir.

Biden yönetimi, başkanın ABD’nin dünya çapında insan hakları savunuculuğunu yeniden canlandırma arzusunu yerine getirmeye çalıştığı gibi aynı zamanda hak istismarcılarıyla hassas diplomasi yürütmeye de odaklandı.

Biden, ABD’nin Ermeni Soykırımı’nı tanımamasını sona erdirdikten bir gün önce, Erdoğan ile ilk telefon görüşmesini yaptı.

Aktarılan bilgilere göre Biden, Erdoğan’a planlarını önceden haber verdi, ancak bu planlardan ve hatta görüşmenin detaylarından ne Türk ne de Amerikan açıklamalarında bahsedilmedi.

Bu, Biden’ın ABD’nin insan hakları eylemleri hakkında ilk kez haber vermesi değil. Washington Post köşe yazarı Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesine karışan Suudi yetkililere yaptırım uygulamadan önce Biden, Suudi Arabistan Kralı Selman’a planları konusunda önceden uyarıda bulundu. Biden’in müteakip hamlesine Suudiler kınama ile cevap verdi, ancak bu ortaklıklarını baltalayacak ciddi bir eylem değildi.

Tahiroğlu, Erdoğan’a hem ön uyarı hem de Haziran ayında planlanan NATO zirvesinin oturum aralarında görüşme sözü vererek, Biden’in Türk mevkidaşına saygı duyduğunu ve ilişkilerin hala iyileşebileceğine dair bir sinyal verdiğini ileri sürüyor.

“Önemli olan, görüşmenin Haziran ayında yapılacağını söylemesidir, bu da Ankara’ya bağları geliştirmeye yardımcı olmak için hala biraz zaman olduğu mesajıdır. Umarım Türk tarafı bu mesajı anlar ve önümüzdeki ay içinde ilişkileri geliştirmek için davranışları veya politikaları değiştirmek amacıyla kullanır” dedi.

© Ahval Türkçe

Bu makale yazarın görüşlerini yansıtır. Ahval’in yayın politikası ve editoryal bakış açısı ile her zaman uyumlu olmak zorunda değildir.


Ahval News

Yorumlar kapatıldı.