İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Silkinme zamanı

Yetvart Danzikyan

Şimdi önümüzde yeni bir güzergâh açılıyor. Vakıfların yönetim kurulu seçimi yapmaları için bir engel yok. Ancak tabii, soru şu: Kimi vakıflar artık harekete geçecek mi, yoksa yine Ankara’dan bir sinyal mi bekleyecekler?

Ankara 7. İdare Mahkemesi hayli kritik bir karar verdi. Azınlık toplumları vakıflarının yönetim kurulu seçimlerini düzenleyen yönetmelik, 2013 yılında iptal edilmiş, ancak yerine yeni bir yönetmelik yayımlanmamıştı. Bu yüzden Ermeni, Rum, Yahudi, Süryani vakıfları yönetim kurulu seçimi yapamıyordu. Gerçi bir görüşe göre, yenisi yayımlanmadığından eski sisteme göre seçim yapılabilirdi ama hiçbir vakıf bu yola gitmedi. Bir yandan yeni yönetmelik teklifleri hükümete iletildi, bir yandan da yeni yönetmelik beklendi.

Ancak aradan geçen sekiz yılda yeni yönetmelik çıkmadı. Bu, hiç şüphesiz, seçme ve seçilme hakkının gaspı anlamına geliyordu. Hükümet bir süre “Azınlık vakıfları yeni yönetmelik için kendi aralarında anlaşamıyor, o yüzden yayımlamıyoruz” dedi ama bu mazeret de bir süre sonra geçerliliğini kaybetti. Üstelik 2019 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü yeni bir yönetmelik yayımladı ve vakıfların atama yoluyla yeni yönetim kurulu üyesi seçebileceğini bildirdi. Seçimsizliğin kalıcı hâle gelmesi anlamına gelen bu yeni genelgeye de ne yazık ki kurumsal bir itiraz olmadı. Hatta bazı vakıflar bu genelgeye dayanarak hayli tartışmalı atamalar yaptı.

Şimdi Ankara 7. İdare Mahkemesi, iki avukat, yani Sebuh Aslangil ve Setrak Davuthan’ın, müvekkilleri adına yaptığı iptal başvurusunu karara bağladı. Bu çok önemli bir karar. Mahkeme seçim yönetmeliğini iptal eden genelgeyi hükümsüz kıldı. Buna bağlı olarak 2019 yılında yayımlanan, kısaca ‘Atama Genelgesi’ diyebileceğimiz genelgeyi de hükümsüz kıldı.

Hukuk, böyle durumlarda son yönetmeliğin geçerli olacağını söylüyor bize. Yani 2013 yılında yürürlükte hangi yönetmelik varsa, ona göre seçim yapılabilir. Hiç şüphesiz, o yönetmelik de sorunsuz değildi. Zaten o yüzden, yani hükümet nezdinde yapılan girişimlerle iptal edildi. Ancak yenisinin yıllarca gelmemesi daha büyük ve içinden çıkılmaz bir sorun yarattı.

İdare yani hükümet neden yeni bir genelge yayımlamadı, bilinmez. Ortalıkta dolaşan rivayetlerden biri, Ermeni toplumundan, hükümet ile arası iyi olan bazı vakıf yöneticilerinin, şu ya da bu nedenle yeni yönetmeliğin hazırlanmasına engel olduğu, bu yönde kulis yaptığı yönündeydi. Gerçek durum bu muydu, bilemiyoruz. Ancak böyle olsa bile sorumluluk hükümetin, yani idarenindir. Sebep ne olursa olsun, yeni yönetmeliğin yayımlanmayışı hükümete sorulur.

İki avukat ve onların vekilleri, duruma bakıp en iyisinin yargıya başvurmak olacağına kanaat getirdiler. Bence önemli bir iş yapıldı ve böylece, seçme ve seçilme hakkı gibi kritik bir konuda yargıya başvurmanın sonuç verebileceği görüldü.

Ermeni toplumundan yönetici konumunda olan ve idareyle sık sık temasta bulunan kesim böyle yollara başvurmaktan çekinir, sorunları temaslarla, kapalı toplantılarla, Ankara ziyaretleriyle çözmeye çalışır. Ancak bu bilhassa beş-altı yıldır sonuç vermiyor. Bunu görüyoruz. Son olarak patrik seçimlerinde bunu gördük. Türkiye Ermeni toplumunun teamüllerine ters bir patrik seçimi yönetmeliği yayımlandı ve buna itiraz edilmedi. Böylece doğal adayların çoğuna kapalı bir patrik seçimi yapıldı.

Şimdi önümüzde yeni bir güzergâh açılıyor. Vakıfların yönetim kurulu seçimi yapmaları için bir engel yok. Ancak tabii, soru şu: Kimi vakıflar artık harekete geçecek mi, yoksa yine Ankara’dan bir sinyal mi bekleyecekler? Bu ikinci ihtimal hiç de gözardı edilecek gibi değil, çünkü bu şekilde davranmaya alışmış yöneticilerimiz olduğu sır değil.

Beri yandan, hukukun önümüze açtığı yoldan ilerlenip seçim yapılırsa seçmenler nasıl belirlenecek diye bir soru da var. Patrik seçimleri için oluşturulan seçmen listesi büyük ölçüde güncel. Ancak Ermeni nüfusunun kalmadığı semtlerde seçimin nasıl yapılacağı büyük önem taşıyor. Kendilerini seçtirecek listelerle seçime giden yönetimler gördük yakın tarihte. Umalım ki bu vakıflar, kamuoyunda oluşacak bir konsensüse göre seçim esaslarını belirler ve adrese teslim seçmen listeleri oluşmaz.

Bunun için toplumun da artık ağırlığını koyması şart gibi görünüyor. Özetle, silkinmenin zamanıdır.


Agos

Yorumlar kapatıldı.